12 YIL ÖNCEKİ YAZI
(12 yıl önce Kardelen'de "ACIYORUM" olarakyayınlanmış yazımı; her şeyinayan beyan görüldüğü bugünlerde,yeniden cemiyetin değerlendirmesine sunuyorum)
Dinler arası diyalog mu?
Allah'ım aklımızı ve imanımızı koru!..
Din, mutlak imanı, kendisinin dışında doğru olmasını imkânsız görmeyi gerektirir. Din, budur! Nitekim “Sizin için din olarak, İslâm dininden razı oldum!” deniyor âyette... İlk insan ve Peygamber’den beri Yüce Allah'ın gönderdiği din tektir. Müslüman böyle inanır. Ortada bir tane HAK var, bir sürü hak olduğunu iddia eden komedyen... Öyleyse İslâm, (Müslüman değil; fertlerin alâkaları ayrı) neyle diyalog yapacak? İlk insan ve Peygamber’den beri Yüce Allah'ın gönderdiği kitapların sonuncusu Kur’ân-ı Kerîm'de, “Sizin dininiz size, bizimki bize” dememiz emredilmiyor mu?.. Diğer dinlere ‘doğru olma ihtimalindeki inanışlar’ gözü ile mi bakıyoruz ki, o dinlerle “diyalog” kuralım...
Şu olur:
Kendisinin TEK DOĞRU olduğunu iddia eden inanışların, (dinlerin) en iyi bilen mensupları bir araya gelir MÜNAZARA yaparlar. Bunda da sadece dinlerin ESASLARI konuşulur; günün aktüel meseleleri değil. Yani kendi dinlerini en iyi bilenlerin şahsında dinler yarışır. Bunun adı da DİYALOG değil MÜNAZARAdır. Tarih, İslâm âlimlerinin bu MÜNAZARALARda, bâtılları kendi tezatları içinde nasıl çaresiz bıraktığını, acze düşürdüğünü, mat ettiğini kaydeder (Meselâ İmam-ı Âzam’ın, bugün cahil bırakılmış halkın bile hafızasında duran söyledikleri).
Dinler arası diyalog diyenler, o büyük imamlar seviyesinde midir; günün aktüel meselelerini, çocukların çelik çomak oynamalarından bahsetmeleri gibi, diğer dinlerin ileri gelenleri ile konuşmayı marifet zanneden zavallılar mıdır?
Adı bile doğru konmamış, yani doğru bir plâtforma oturtulmamış “PLÂTFORM”dan bir yığın boş lâftan başka ne beklenir?(Kardelen 41; Nisan/Haziran 2004)
Bu haber toplam 2018 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.