BAŞKAN KAZICI BASIN MASASI'NDA
Mücahid ERDAL: Belediye başkanlarını ağırlamaya devam ediyoruz. Halk röportajları gerçekleştirdik, yayınladık ve röportajların ardından gazetemize Youtube'dan mesaj geldi izlenme oranlarında yüksek bir artış olduğuna dair. Gölpazarı halkı memleket meselelerine kafa yoruyor, takip ediyor, izliyor. Bu durumdan bizler de çok memnun olduk. Bugün konuğumuz Gölpazarı belediye başkanı Vedat Kazıcı. Kendilerine Gölpazarı meseleleriyle, röportajlarla ilgili sorular soracağız. Mehmet Erdem ve Sedat Bayam'ın da soruları olacak. Öncelikle hoş geldiniz sayın başkanım.
Vedat KAZICI: Hoş bulduk. Ben de sizlere ve Sakarya Gazetenize bize bu fırsatı sağladığı için özellikle teşekkür ediyorum. Bizim için de sesimizi duyurma anlamında bir fırsat. Gözden ırak olan gönülden de ırak olur zaman zaman böyle çağırırsanız hem sıkıntılarımızı hem de çalışmalarımızı paylaşırız. Hemşerilerimizi de böylece bilgilendirmiş oluruz.
Mücahid ERDAL: Sedat Bayam sizin sorunuzla başlayalım buyrun…
Sedat BAYAM: 15 Temmuz kalkışmasından sonra bir ruh meselesi var. Yenikapı ruhu. Siz çalışmalarınızı yaparken siyasi anlamda bakanlıklar, iller bankası, diğer kamu kurumları ve milletvekilleri için yani özetle muhalif belediyelerimiz için böyle bir birliktelik Yenikapı ruhu var mıdır?
'YENİ KAPI RUHUYLA KARŞILAŞAMIYORUZ!'
Vedat KAZICI: Tabi tüm belediyeler adına konuşmam mümkün değil ancak ben yaşanan birkaç olaydan bu ruhun bize pek de yaklaşmadığını gördüm. Tabi öyle olmasını istiyoruz biz de netice de diğer belediye başkanı arkadaşlarımız gibi yaşayan herkese aynı hizmeti veriyoruz. Bizim şu vatandaş bize oy vermedi deyip ona su vermeme hizmet götürmeme imkanımız var mı? Herkese eşit hizmet götürüyoruz, kapısının önüne kadar hizmet götürüyoruz. Bizler de vatandaşlarımıza hizmet götürmek adına kapıları çaldığımızda ne yazık ki o Yenikapı ruhuyla karşılaşamıyoruz başka bir ruhla karşılaşıyoruz. Küçük bir örnek vermek istiyorum çok alındığım ve üzüldüğüm bir olaydı. Sağlık Bakanlığı Bilecik’e 1100- 1200 adet bisiklet gönderdi. Şunu da söyleyeyim kimseyi sorumlu tutmuyorum ve kimse muhatabı o alınsın lütfen. Biz de bir belediye başkanıyız, CHP’li olmamız neyi değiştirir? Bu ayrım zaten vatandaşın düşüncesine ve demokrasiye saygısızlık etmek olur. Herhangi bir davetiye gelmedi. Bakıyoruz arkadaşlar 100 tane ilçesine götürüyor diğer arkadaş 150 tane almış ilçesine götürüyor. Bizi de geçtim daha küçük beldelere Yenipazar’a, İnhisar’a da 20 tane verselerdi. Oralarda yaşayanlar Bilecikli değil mi? O beldelerde yaşayan hiç fakir çocuk yok mu? Ben merak ediyorum bu bisikletler gönderilirken sağlık bakanlığı Ak Partili belediyelere verin mi dedi acaba. Törenlere diğer belediyeleri çağırmayın mı dedi. Yenikapı ruhu olsa bizi de kucaklarlardı. Bir tane de muhalefet olsun. Üzüldük mü evet açık ve net söylüyorum ki üzüldük. Bunun teslim edilme şekli de sizler araştırmışsınızdır. Diğer arkadaşlar da söyleyeyim gerçeği söylemek durumundayım kimse alınmasın kırılmasın. Bunlar kaymakamlıklara mı gönderildi, hastane müdürlerine mi gönderildi? Hayır. Belediye başkanlarına verildi onlarda götürdü orada dağıttı. Bizlere de verilebilirdi. Derdik bizlerde bakın ne güzel bizleri de ayırmadılar. Bir olay daha anlatmak istiyorum. Konuyla ilgili röportajdan sonra ilgili arkadaşlar konuyla ilgili açıklamaları yaparlar, yanlış bir açıklama söylüyorsak da biz yanlış söylemişiz, ilgili makamlardan özür dileriz deriz böyle bir ermede sahibiz.
'CHP'Lİ BELEDİYELER HARİÇ Mİ DENİLİYOR?'
İŞKUR’a proje yapıyoruz ve son yıllarda projelerimiz geri çevriliyor. Bilecik Belediyesi yapmış desteklemişsiniz, Bozüyük belediyesi yapmış desteklemişsiniz, Yenipazar yapmış desteklemişsiniz peki Gölpazarı belediyesinin projelerinin geri dönmesinin mantığı nedir? Aynı kurum, aynı proje ve aynı taleplerde bulunuyoruz. İŞKUR’un amacı zaten belli bir nebze işsizliği azaltmak, gelir sağlamak insanlara. Biz de 3 proje hazırladık 2016’da. Bize maalesef yok Ankara’dan geliyor denildi. Ankara İŞKUR il müdürlüğüne Bilecik’e 1500 tane işçi kapsayan proje finanse edeceksiniz ama Cumhuriyet Halk Partili belediyeler hariç mi deniliyor? Bu söylenebilir mi bir bakan böyle bir şey söyler mi? Ben inanmıyorum. Bunlar il merkezinde planlanıyor. Kimse bilmiyorum, görmedim, alakamız yok demesin. Çalışacaklar, belediyeler oturuluyor, planlanıyor. Müdür beyin önüne konuyor sonra müdür bey de bizim telefonlarımız da eziliyor büzülüyor. Allah aşkına 2 bisikleti reva görmediniz, 1 projesini kabul etmediğiniz belediye. Yenikapı ruhu deniliyor da bu ruh bizlere demek ki uzaktan bakıyor.
'ÖTEKİLEŞTİRİLDİĞİMİZİ HİSSEDİYORUZ'
Bırakın siyaseti bir kenara ama insan artık ötekileştirildiğimizi hissediyoruz. Bunlar hiç hoş durumlar değil. Ben bir örnek daha vermek istiyorum bunlar bizim için önemli fırsatını bulmuşken açıklama yapmak istiyorum. Bizler kendi göbek bağımızı kendimiz kesiyoruz diye, ses çıkarmıyoruz diye birilerinin de kenardan köşeden çıkıp işlerini biz yapıyoruz demesine ve böyle bir algı yaratılması doğru değil. Şimdi bundan sonra yapmayabilir, bize kırılabilir ama kırılacak bir şey yok. Bildiğiniz gibi geçen ay Sayın kültür ve turizm bakanımız müsteşarını ilimize gönderdi. Sayın Valimiz de sağ olsun çağırdı bizleri dedi ki “Sayın bakanımız Bilecik ilçelerinde birer tarihi projeler yapılsın, Osmanlı dönemine ait eserler, projeler konusundan hazırlık yapılsın bizler de destek verelim” dedi. Bizler de yapmak istiyorduk, arkamızda ki resimde de taşının göreceksiniz onun ve etrafının açık arkeoloji parkı yapılması birde 1415 yılında yapılmış hamamın etrafında ki eski binaların kaldırılarak külliyenin ortaya çıkarılmasını istedik. İlçenin en önemli değeri bu. Bizlerde bunları hazırladık geldik ama açıkça söyleyeyim ben bunların taca gideceğini zaten biliyordum. 2. dönemdir belediye başkanlığı yapıyorum ve daha öncede zaten yaşadım böyle şeyler. Valimiz çok iyi niyetli ve sağ olsun onun bilgilerinden çok yararlanıyoruz bu işlere oldukça vakıf bunu da buradan söylemek isterim. Bizler toplandık ve projelerimizi sunduk. Bende sundum vakıfların ve belediyenin de orada mülkiyeti var çözeriz dendi. 10 gün sonra soruyorum belediye başkanı arkadaşlarıma ben 100 bin lira aldım diğer arkadaş diyor ben 300 bin lira aldım. Neler yapıyorsunuz? Yol, kaldırım yapıyoruz. Bana gelen yazıyı okuyorum Kültür bakanlığı mülkiyeti kendine ait olmayan veya kendisine tahsis edilmemiş yerlere harcama yapamaz saygılarımızla. Ya ben soruyorum ki versinler onlara; 300 bin, 150 bin vatandaşlara da hayırlı olsun daha fazlası gelsin en güzel şekilde yararlanacaklarından başkanların kullanacaklarında da eminim. Şimdi peki siz aldığınız parayla yol yapıyorsunuz o yolun mülkiyetini kültür bakanlığına verdiniz mi? Hayır. Peki bana gelince neden olmuyor. Bu külliye Osmanlı külliyesi, CHP’li Vedat Kazıcı’ nın külliyesi değil ki. Bu örneklerden size onlarca sayabilirim. Bir örnek daha vermek istiyorum. Türkiye’nin her yerinde; köyde, kentte. Spor tesisi yaptığınız da hele bizim gibi resmi bir kurum belediye yapıyorsa Spor Toto Teşkilat müdürlüğü kapısına tabelasını asmak kaydıyla en az 40 bin lira, 100 bin lira bazen 300 bin, bazen 1 milyon bazen de tesisin tamamını sağlayacak şekilde hibe veriyor. Bu memlekette yapılan tüm işlere para aktarmıştır. Ben size bana gelen cevabı söyleyeyim “Ödeneğimiz yok.” Şimdi anladınız mı Yenikapı ruhunu? Teşekkür ederim..
Mehmet ERDEM: Başkanım hoş geldiniz. Benim en sevdiğim ilçelerindendir Gölpazarı. Has Anadolu insanıdır Gölpazarı halkı ben hep böyle düşünürüm. Bir de ben şehirlere hep insan gibi bakarım. Büyürler, gelişirler. Bizlere de sorarlardı büyüyünce ne olacaksın diye. Başkanım 2. Dönem belediye bakanısınız ustalaştınız. Gölpazarı ne olacak büyünce? Tarım mı? Sanayi mi? Projeleriniz, planlarınız neler?
'TARIM TEK BAŞINA BİZİ DOYURMUYOR!'
Vedat KAZICI: Türk halkı çocuğunun doktor olmasını ister böyle bir sıkıntımız vardır. Gölpazarı da büyüyünce doktor olacak. Sürekli yasal düzenlemeler oluyor ve yerel güçlerini kaybediyor bunu bir kere kabul etmek gerek. Bir belediyenin kendi yerel dinamikleriyle kendine bir gelecek vizyonu planlaması mümkün değil. Bizim geleceğimizin ne olduğu bölge kalkınma planlaması yapıldığında çizildi. Tarım, doğa turizmi, teknolojik tarım. Tarıma doğru gidecek. En zor sektör bizim ki biz bunu kabul ettik. Tek başına tarımın bizi bu şartlarda doyurmayacağın biliyoruz. Ailede bir kişi tarım yapsın ama diğeri de küçük bir işletme de çalışma şansı olmalı. Bu konuda taleplerimiz, doluluk oranları tamamlanmadan yenilerinin açılamaması ile önümüzü kapattı. İlçenin büyük çoğunluğunun il tarım alanı olması da sanayi ruhsatına kapalı olmasına sebep oldu. Ruhsatları biz vermiyoruz, organize sanayi ruhsatı veren de belediyeler de bizler değiliz onlarda yanılgı yaratıyor o yanlış anlamayı da buradan düzeltmek isterim. Bölgeyi il tarım alanı ilan eden hükümettir, sanayi ruhsatı vermeyen de hükümettir. Bizim tarıma elverişli olmayan alanlarımız var. İstiyoruz ki bu alanlarda küçük bir ödenekle organize sanayi kuralım ikinci bir ekonomi alanı yaratalım. Göçe zorlanan ailelerin istihdamını sağlamak ve karma ekonomi yaratabilmek. İlçemizde çok hızlı da bir tabu el değiştirmesi var. İlçede yeni bir sektör doğdu. Emlakçı arkadaşımız sizin adınıza bahçenizi işliyor, bakımını yapıyor, sattığı yerleri geri alma fırsatı veriyor. Devasa bir kuruluş; traktörleri, iş makineleri var. Bu alınan arazilerin tımarlanması, rehabilitesini üstleniyor. Biz terk ettikçe fabrikalara koştukça yerlerimizi başkalarına satıyoruz. Bu süreç nasıl devam eder, tapulaştırmayı yapabilirsek belki tarımsal ciddi işletmeler gelebilir. Ben tarımdan vazgeçilmemesi gerektiğini düşünüyorum mutlaka tarımı kaybetmemeliyiz ve bu anlamda topraklarımız da çok kıymetli. Hemen hemen her türlü ürün yetişiyor. Şuan da beklentimiz tarıma destek gelmesi ve az öncede bahsettiğim gibi irili ufaklı birkaç işletme açma kararı alınırsa il genel meclisinde bizim için çok iyi olacak. Benim ilçeden yana hiçbir kaygım yok. İlçe İstanbul’un arka bahçesi. Her türlü sebze ve meyvenin yetiştiği çok da keyifli bir kasaba. Önümüzdeki süreçte geri dönüşlerin başlayacağını düşünüyorum. İstanbul’da yaşamak istemeyen dönmek isteyen bir jenerasyon var çocukları büyüyüp işlerini onlara devretmiş. 50-100 dairelik kooperatif talepleri var bunları araştırıyoruz. Dışarıdan gelen ciddi tarımsal faaliyet yapmak isteyen firmalar var. Bunlarla birlikte ilçemizin yeni bir ekonomik düzenin de gelişeceğine inanıyorum.
Mücahid ERDAL: İlçede tabur vardı daha sonra kaldırıldı. Bununla ilgili yorumlar var. Ekonomik yapısının bozulduğundan bahsediliyor.
'GÖLPAZARI'NA GELİNCE HİÇBİR BAKANLIK PARA HARCAMAK İSTEMİYOR'
Vedat KAZICI: Şimdi siyaset yapıyoruz. Şöyle de yorumlar yapılıyor. Mahkumlar nüfusa giriyor onların parasını alıyorsunuz deniliyor. Vatandaş için kullanıyoruz sıkıntı yok. Üniversiteden nüfusa girenler oluyor, lise ve ilkokul çağındakilerin böyle bir durumu olmaz ailelerinin yanında görünüyorlar. Hükümlü mahkumlar ve üniversite öğrencileri nüfusa giriyor mahkumlar otomatik olarak ama öğrencilerin ki kendi istekleriyle oluyor. Ceza evinin bize bir nüfus katkısı var evet ama oraya da hizmet veriyoruz yani. Ne denir ölümü gösterip sıtmaya razı etmek mi? Öyle bir duruma düştük. Biz bu konu hakkında arkadaşlarımızla çok oturduk konuştuk. İlçenin tamamı aslında askeri birliğin gitmesi durumunda yerin tamamının üniversiteye verilmesini istedi. O günkü MHP, DP, Ak Parti, CHP ilçe yönetimleri, meclis üyeleri içinde benimde olduğum, sivil toplum örgütlerinin tamamı bir araya gelerek a oturup görüşme yaptık. Bu askeriye gidecek, bir ceza evi gelme durumu var bizler de orada yaşıyorsak sesimizi duyurmak istedik siz ne düşünüyorsunuz dedik? Herkes tek bir cümleyle 45 kişiydik ve herkes asla istemiyoruz burasının üniversiteye verilmesini istiyoruz dediler. Ayrı tek bir cümle çıkmadı. Ben de bu durumda bununla ilgili bir bildiri hazırlayalım basına ulaştıralım mücadeleye başlayalım. Tamam dedik ve başladık. Fahrettin Bey dedi ki biz orayı ceza evine söz verdik. Patron ne derse o olur bu işler böyle. Ak Partili arkadaşlar da patronlarının mesajını aldılar ve ikinci haftada çark ettiler. Bu kez ona kılıf bulmaya çalıştılar işte burası boş kalacak boş kalacağına ceza evi olsun vs. olay öyle bir yere döndü ki öleceksiniz bari sıtmaya razı olun en azından nefes alırsınız durumuna geldik. Kötü mü ceza evi? Hayır. Bizim yerimiz var, Azmi Hocam kulakları çınlasın bu iş için çok emek harcadı. Okula alma durumunda zora düştükten 6-7 ay sonra görüştük. Bana burası Türkiye Cumhuriyetlerinden gelen öğrenciler için bir lise olacak Bilecik Üniversitesine dikey geçiş vereceğiz. 1500 – 2000 öğrenci olacak harika bir okul olacak Gölpazarı’na böyle bir borcumuz var o zaman üniversiteyi alamadık.. Bakın alamadık diyor istemedik değil. Müsaade edilmedi. Böyle çalışmalarda yapıldı ama olmadı. Nedense Gölpazarı’na gelince hiçbir bakanlık para harcamak istemiyor. Bir bina yapın Adalet bakanlığının parası mı yok? Neden hazır bina isteniyor. Hastane diyoruz belediye yer ver, postane diyoruz belediye yer ver. Bakın ne kadar güçlü bir devletiz atın oradan 500 bin lira da yer yapalım. Yer bulmazsanız hastane yapmayız diyorlar. Yapmayabilirsiniz ama zaten Gölpazarı’nda hastane yapacağınız 3 dilim 50 bin lira vereceğiniz para. Yani dolayısıyla ceza evi geldi. Başımızın üstüne yeri var. Katkısı eksisi konuşulur ama bu dakikadan sonra bunları konuşmak da bize bir şey kazandırmaz önümüze bakmak lazım.
----------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------
Sedat BAYAM: Ben geldim biliyorum, basından arkadaşlarda takip etmişlerdir. Bir köyü ayağa kaldırıyorsunuz, üniversite öğrencilerle birlikte. Turizm potansiyeliniz sizin Taş Han ile sınırlı görünüyor ama siz harika bir proje gerçekleştirdiniz. Siz sadece kültür anlamında mı yoksa kendi kültürümüze tarihimize sahip çıkmamız için mi yapıyorsunuz çalışmalarınızı?
'ÜLKENİN EN İYİ ÜNİVERSİTELERİ BİR ARAYA GELİYOR'
Vedat KAZICI: Bakın bir tavuk gıdaklar durur ve sadece bir yumurta içindir. Bizimki ise balık işi milyonlarca yumurta bırakıyoruz. Kimsenin ruhu duymuyor. 4 senedir ilçede ülkenin en önemli üniversiteleri bir araya geliyor ve her yaz 200-300 mühendislik, mimarlık öğrencileri hem stajını yapıyor hem de bizimle kalıyor. Biz 4 yıldır heykel sempozyumu yapıyoruz. Bilginiz var mı? Bu tarz bir sempozyum bizim gibi ilçeler için önemli maliyetlerdir. Aslında bu bir kırsal dönüşüm projesiydi. Bir kentsel dönüşüm var ama ülkenin bir sorunu var; kırsal dönüşüm olsun bir işaret olsun , bir ateş yakalım diye düşündük ve böyle başladık. Bu arada BEBKA' ya da müracaat ettik. BEBKA konusu da açılmışken anlatayım, bizi ciddiye almadılar. Mimar Sinan Üniversitesi sağ olsun çok yardımcı oldu bununla birlikte birkaç holding sponsor oldu. Çalışma başladı köy okulu onardık, eski bir ahşap evi aslına uygun olarak öğrenci evi olarak dizayn ettik, köy muhtarına bir oda yaptık, heykeltıraşlar köy çeşmeleri yaptılar ki örnekleri çok yoktur. Onlar daha soyut şeyler yaparlar ama bizim için bu işi yaptılar hem insanların yararına olsun dedik hem sanatla da buluşturmaya çalıştık. Biz köylere bir şeyler yapmalıyız yoksa büyükşehirler büyük köy olacak ki Türkiye de böyle de bir sorun var. Köy ve köylü yaşasın orada doysun istedik. İhtiyaçlarını karşılayacak hale getirelim evleri çok bozmadan diye uğraştık.
Çok başarılı projeler gerçekleştirdik. Belediyenin bütün ihtiyacı olan projeleri mimarlık ve mühendislik fakülteleri öğrencileri hazırladılar, ilçe okulların istekleri oldu onları yaptılar, herkesin elinden tuttular. Akşamları ilçe merkezinde Karadeniz üniversitesi, Okan üniversitesi, Yıldız Teknik üniversitesi, Mimar Sinan üniversitesi, 20’ye yakın üniversite öğrencileri ile bizim hemşehrilerimiz bir araya geldi. Çok güzel bir etkileşim oldu. Hamur yoğurdular, pide yaptılar. Ama biz bunu çok fazla duyuramadık, aslında duyuramadık değil de zor oluyor.
Emin olun bizim bir art niyetimiz yok. Benim Ak Parti ile sorunum yok, diğer partiler ile sorunum yok, ilçemde ki muhaliflerle de sorunum yok. Benim farklı bir siyaset tarzım var şuan fırsat buldum diye anlatıyorum ama aslında içime atıyorum, bizler daha metaneti olmalıyız ve bağışlayıcı olmalıyız. Halkı da kucaklamalıyız hangi ırk,hangi görüşten olursa olsun. Bizlerin hoşgörüye ihtiyacı var, daha çok sevgiye ihtiyacımız var. Ama bunları yapmaya çalışırken 3 tekerlekli bir bisiklet bile verilmeyince de alınıyoruz.
Mücahid ERDAL: Sormamız istenilen sorulardan biri de ilçe de vakit geçirilecek alanların kahvelerden ibaret olduğu ve kadınların vakit geçirebileceği, Bilecik’te ki kadınlar kahvesi gibi alanların olmayışından bahsediliyor. Bununla ilgili ne söylemek istersiniz başkanım?
Vedat KAZICI: Bilecik’te de yeni açıldı orası biliyorsunuz. Biz geçen dönem zor şartlarda kendimize ilçe merkezinde 6 bin m2lik yeşil alanı sosyal tesise çevirdik, halı saha, oyun alanları, kafeterya var. İnsanların gazını alan tek yer de orası. Gece saatlerine kadar bayanlar orada kalabiliyorlar. Doğum günleri yapılıyor, günlerini orada yapıyorlar çay da ucuz pastalarını alıp geliyorlar. Ben tabii ki daha fazla yer olsun istiyorum ama biz bu dönemde alt yapı ile ilgili hal inşaatı deva ediyor, garaj ve itfaiye binası inşaatları devam ediyor, hayvan barınağı yapıldı. Su arıtma tesisi bitti testleri yapıldı hatlar bağlanır bağlanmaz çalışma başlayacak, bir yandan içeride kazı çalışmalarımız devam ediyor. Bizim ölçeğimizde ki bir belediye için ağır masraflı işler başlamış vaziyette. Bu yaz bitirip çoğunun açılışını yaparız. Benim en çok istediğim sosyal belediyecilik yapacak konuma getirmek durumundayız belediyeyi.
Mücahid ERDAL: Bütün belediyelerde sorun olan sokak köpekleri ile ilgili size de bir yorum gelmiş. Gölpazarı'nda köpekler koloniler halinde geziyor diye bir yorum gelmiş ne diyorsunuz?
Vedat KAZICI: Ben hayvan severleri buradan tekrar tebrik ediyorum, hayran oluyorum bu örgütlenmeye. Bu ülke de insanlar 30 gün çalışma ücretlerinin artması için, daha iyi sağlık hizmeti almak için, yıllarca çalışıp 900-1000 lira emekli maaşı için örgütlenemiyorlar. Bu ülke de bir tek sivil toplum örgütü var oda hayvan severler. Bunun dışında kim biz sivil toplum örgütüyüz diyorsa yalan söylüyor. Siyasi partiler bile bu kadar aktif değil. Nasıl bir haberleşme, örgütlenme. Bu durum üst düzey yöneticileri sürekli diken üstünde tutuyor. Başında bir kılıçla duruyor hayvan severler. Yukarıdan aşağı herkes de benim başımdan kurtarın diyor haliyle iş bize patlıyor. Biz bu iş böyle yürümez, kırsal alanımız çok, köylerimiz çok. Yenipazar da dahil bize geliyor köpekler. 48 köyümüz var yılda 1 çuval yavru bıraksalar yılda 500 köpek kucağımıza geliyor. Biz zor şartlar altında birer barınak yaptık çok da sempatik, şık bir barınak. İçinde çocuk oyun parkına kadar var. Biz hayvanları topladık ortalık süt liman veteriner kısırlaştırmalara başladı. Grev başladı açlık grevi. Hayvan severler grev yapıyor, arkadaşlar neden grev yapıyorsunuz? Barınak açtık, kaliteli yemler, sulukları otomatik, ameliyathanemiz harika hayvanların bakımı yapılıyor. Bizi genel merkeze kadar şikayet ettiler. Hayvan sever dernekleri de saldırıyor.
'MEĞER GEÇİM KAYNAĞI OLMUŞ!'
Ben size bir şey ifade edeyim alınan da alınsın bundan sonra da mezarda söylemeyeceğiz, bu iş başka bir sektör olmuş. Barınaktan köpekleri zorla çıkardılar, sokaklarda hayvanları seviyoruz bakıyoruz diyerek meğer geçim kaynağı olmuş. Hesaplarına paralar yatıyormuş biz barınağa alınca meğer onları işinden etmişiz. Gerçek hayvan sever güzelce bakımları yapılıyorsa neden rahatsız olur ki? Biz bunları işin içine girince öğrendik. Şimdi bunu bir sürü insan kabul etmiyor olabilir ama hepsine harçlık geliyor. Bize saldırdılar bu kadar uzun barınakta tutamazsınız diye görevliler köpekleri salmaya geldi. Bu iş böyle bir kavgaya döndü. Bu hayvanları ne kadar koruyabiliriz? Kaç tanesini koruyabiliriz? Sonu ne ? Ben hiç hayvan telef ettirmedim başıma bunlar geldi ben bir teşekkür bekliyordum. Bir vatandaşın köpeği kaybolmuş biz yargılandık 2 yıl. Ben telef ettirmedim köpeklere sahip çıktım ama başıma bunlar geldi. Geçen seçim çalışmaları yaparken 1000 tane telefon aldım neymiş sokakta köpek öldürülüyormuş. Bunu kullananlar var. Belediye bir köpeği almaya kalksın hemen fotoğraflar mailler. Bilecik'te de Selim Yağcı'yı zor durumda bırakmak için yapıyorlarsa yazıklar olsun, Gölpazarı'nda da bizi bunların önüne atıyorlarsa ona da yazıklar olsun. Biz bütçe ayırıyoruz, veterinere ücret, yem ücretleri. Bu ülkede insanlar için böyle bir düzenleme yok.
Mehmet ERDEM: Başkanım ülkemizde öyle bir belediyecilik var ki, bir çok belediye başkanı seçimi kazanınca makyaj belediyeciliği dediğimiz yol, ışık gibi görünür şeylere önem veriyor. Siz alt yapıya girdiniz, başkan kendini düşünüyorsa kendini anlatmak ister daha göze görünür çalışmalar bu anlamda da alt yapı bir handikap, ilçelerini düşünüyorlarsa alt yapı yapıyorlar. Gelecek seçimler ile ilgili ne düşünüyorsunuz, bu anlamda bir korkunuz var mı? Yerel güçler güç kaybediyor dediniz bununla ilgili ne söylemek istersiniz?
'BELEDİYELERİ KURUMSALLAŞTIRMAK ZORUNDAYIZ'
Vedat KAZICI: Ben biraz farklı düşünüyorum, benim bir mesleğim var. Benim bir işim var. Ben belediye başkanı olmak için okumadım yada böyle bir düşünceyle yetişmedim. Sıradan bir insandım evet bir siyasi partiye gönül verdim ilçe başkanlığı yaptım ama ilçe başkanlığı yaparken de belediye başkanı olma gibi bir düşüncem yoktu. Herkes bilir. Ben kendi düşüneme göre inandığım ve idealim olan fikirlerin kendime yakın gördüğüm partide bulundum. Benim bir işim vardı sigorta acentem vardı, Türk Telekom bayiliğim vardı ve ben bununla yaşıyor bununla geçiniyordum. Siyaset farklı bir şey biz aday olduk ve belediye başkanı seçildik. Şimdi ben şunu gördüm bu görevlerdeki arkadaşlar bunu meslek haline getirirlerse, geçim kapısı haline getirirlerse kendilerinin ve ailelerinin geleceklerini bu görev üzerinden planlayıp kurgularlarda iş fiyasko oluyor. Ben hep söylüyorum benim için en büyük başarı belediye başkanlığı görevimi güzelce tamamlayıp tekrar işimin başına dönmek. Evet bu 1 dönem olur, 2 dönem olur çok da yapılması taraftarı değilim. Ne kadar doğru yapsanız da size rakip bir kitle olur. Senin yaptığın çalışmalarla ilgilenmez ve yalnızca senin olduğun konumu ele geçirmek için uğraşır. Seni nasıl indirsem diye hesap yapar ve sen 3 katlı bir yere 4 kat için gelmiştir sen yasak suç dersin bu kişi kahvede anlatır; vermedi bana 4. katı diğeri çıkıp der ki sen ona oy vermedin, verseydin oy verirdi. İşte böyle bir siyaset vardır çünkü o senin karşında birikmiştir. Çıraklık, kalfalık, ustalık dönemi var. Cumhurbaşkanımız da dedi ama illa ben olacağım diye bir şey yok. Belediyelere iyi bir sistem kurmak zorundayız, belediyeleri kurumsallaştırmak zorundayız. Belediyeleri makine gibi çalışır hale getirirsen ömür boyu gurur duyman gereken şey odur. Senin zamanında yaptığın kaldırımlar eskiyecektir. Benim seçim korkum hiç olmadı bugün de yok dolayısıyla kazanmak da kaybetmek de demokrasinin bir gereği. İnsanlar dün başka bir arkadaşımızı oraya oturtmuştur, bugün beni yarın sizi. Böyle bakarsanız ve çocuğunuzun geleceğini buradaki imtiyazlara, maaşa göre kurgulamazsanız rahat edersiniz. Ben bu yüzden alt yapıya daldım yapmak zorundayım çünkü şunu gördüm; 5 yıl boyunca biz paramızı tamir bakım onarım yer altına gömdük. Bun sorunları çözüp yukarı çıkmamız gerek az önce de bahsettik kadınlara kahve, yaşlılar için mekanlar, çocukların eğitimi olur daha çok insana dokunan işler yapmak istedik. Bize nasip olur mu olursa baş üstene görev yaparız ama olmazsa da hiç değilse gelen arkadaşlarımız bu sorunları çözülmüş bir belediyeye gelirler onlar yaparlar. Ben seçmen kararına saygı duyuyorum bazen kazanmak başarıdır bazen de kaybedersin senin için başarı olur. Yüzümüz kızarmadan , ayağımız takılmadan görevden ayrılmak önemlidir. Görevden ayrılınca da ortada kalmamak önemlidir bir yandan işimizi de tutmalıyız bir yandan da işimizi yapmalıyız. Küçük ilçelerin başkanlarında bu örnekleri gördük. Kendi işini gücünü gelirini kaybeder ve ortada kalır o yüzden herkes işini yapacak görevini yapacak ve belediye başkanlığını geçim kapısı yapmayacak. Benim düşüncem bu yönde.
Sedat BAYAM: Siz evsel atıkların tamamını Bilecik'te hazırlanan bir alana gönderiyorsunuz? Bununla ilgili sıkıntılar olduğundan bahsedildi nedir bu başkanım?
'TÜRKİYE REKORU KIRACAĞIM'
Vedat KAZICI: Ben de 45 yaşıma kadar alt yapı çalışması içinde olmadım. Benim yaşadığım yerlerde böyle kapsamlı alt yapı çalışmaları olmadı. Ya benden önce olmuş, ya da benden sonra olmuştur. Bunu konuşan yazan arkadaşlar gerçekten tam detaylı bir alt yapı çalışması yaşamadılar bu yüzden de kapatma örtme gibi bir şey yok. Aynı anda bir cadde de 3 hat geçiyor. Biz kanalizasyon döşüyoruz ama mevcut hat çalışıyor, su döşüyoruz ama mevcut olan çalışıyor yani eskiden kalma ekleye ekleye giden karmaşık yapı var elimizde proje de yok. Biz tarif etsek de arkadaşlara dediğimiz yerde değil 1 metre ilerde bir boru çıkıyor ve patlıyor konuşuluyor vay efendim boru patladı bunlar düzensiz çalışıyor. Çok düzenli çalışıyoruz, içme suyu, kanalizasyon, doğalgaz. Bu kadar kazı çalışmasının yapıldığı bir alt yapının 3 sene 4 sene öncesinden bitmiş örneği yok. Şuan da devam eden Geyve 4. yılda, Pamukova 6. yıla giriyor daha yollara başlayamadı, İznik ve Yenişehir de 3-4 yıldır devam ediyor. Bizim 1 buçuk yıl oluyor ve yaz aylarında yolları bitiriyoruz demek ki hızlı çalışıyoruz. Şöyle de bir gerçek var bu işler müteahhitlerle kavga gürültü olur. Çok üzerine gidersen de kaçar kaçarsa süreç uzar da uzar. Zaman zaman opsiyon tanıyoruz zor bir iştir. 1 kişi gelir mi kimse çalışmıyor. O insanlar da zaman zaman hatalar yapıyor tabi bakın biz 3-4 kez şantiye şefi değiştirdik. Vatandaş tabii işin bu taraflarını bilmediği için biz fedakarlık yapıyoruz, ben dedim biraz fazla hat yapın ben kazı parası istemiyorum. Onu da şirketin yatırım bütçesine koyun dedik. Her gün onlara ceza yaz, işi durdur işte o zaman 5 yıl sürüyor. Biz diyoruz iş çabuk bitsin vatandaş da mağdur olmasın. Bu detaylı çalışmayı yaşamayın insanlar için zordur. Ama sabredin diyoruz toz çamur bu kış bitecek. Ben iddialı konuşuyorum Türkiye rekoru kıracağız diyorum. Atıkla ilgili de şunu söyleyeyim. İş yavaş gitti basına da yansıyan şeyler oldu süre uzatımı istedi firma, güçlü bir firma ama orada açıkçası inşaat yavaş gitti. Bitme aşamasında şuan. Belki ondan sonra rahat ederiz ama ne aksaklıklar olur bilemiyorum. Arkadaşlarımız topluyor ve vahşi depolama alanımıza döküyorlar, ama bu depolama alanlarını kapatmamız gerekecek burada ki Kızıldamlar'a transferler başladığında biz artık oradaki alanımızı rehabilite edeceğiz.
Mehmet ERDEM: Biz hangi ilçeye gitsek, nereye gitsek vatandaş aksaklıkları bize söylüyor. Bu da söyleyin, küçük sanayi sitesinin olduğu yerlerle ilgili sorular geliyor, beton oldu mu başkanım?
Vedat KAZICI: Oranın geçtiğimiz yıl çatıları yapıldı, yerler konusunda betonu sökme asfalt dökme konusunda bir sıkıntı yaşadık ama onu da bitireceğiz. Şunu da söylemek isterim sanayici arkadaşlarımız sanayileri gezsinler en temizi bizim sanayi. Adapazarı'nda arabanız çukura kaçar, Bilecik' e gelince altı vurur bizim sanayimizin betonu en temizdir ama onu da esnaflarımızın istediği gibi yapacağız.
Mücahid ERDAL: Başkanım bizim sormadığımız ama sizin söylemek istediğiniz bir şey var mı?
'ÖTEKİLEŞMEYELİM, BAĞLARIMIZI ZEDELEMEYELİM'
Vedat KAZICI: Ben biraz uzun konuştum galiba tabi yılda 1 defa mikrofon bulunca içimizden gelenleri paylaştık. Ben şunu söylemek istiyorum, bir mesaj olsun istiyorum. Muhalif belediye olmanın dezavantajlarını kabul ediyorum arkadaşlar. Ben siyaset yapıyorum öyle kamuda görev yaparken seçime 6 ay kala ayrılıp gelip belediye başkanı filan olmadım yıllardır bu işin içindeyim. Şunu kabul ediyorum; mevcut bir hükümet vardır bu hükümete yakın belediye vardır, iş adamı, bürokrat vardır. Ülkede ki demokrasi notumuz 10 üzerinden 5.9 olsa kabul etmem bunu. 10 üzerinden 5 olunca da bunu içimize sindiriyoruz. Ak Partili belediyelerin de işinin çabuk görülmesini bu anlamda kabul ediyorum bugünkü şartlarda. Bana diyecekler ki vay efendim isteseydin de yapsaydın çıkartırım tüm dosyaları ama şimdi bunları kapatalım. İlçe yararına insanların yararına olan işlerde bizi de ayırmazlarsa seviniriz. Şunu da paylaşmak istiyorum ben belediye başkanı seçilmek için aday olduğumda alacağım parayı hesaplayarak aday olmadım. Durumu, belediye bütçesini karşılaşacaklarımı biliyordum hiç bir zaman da ağlamadım. Ben bana bakanlık yol yapsın, spor salonu yapsın bende fotoğraf çekileyim demedim o belediye başkanlığı da değildir zaten herkes kendi işini yapsın. Ötekileşmeyelim, aramızdaki bağları her geçen gün zedelemeyelim diye bunları söylüyorum. Bizi de o ruhun içine de alın size bir zararımız olmaz. Bu konuşmalardan sonra belki iyi olur,kimseyi üzmeden kırmadan mesajlarımızı iletiriz. Belki bunları bilmeyenler vardır belki hata yapmışlardır. Belki de gözden kaçmıştır öyle kabul edelim bundan sonra beyaz sayfa olsun ben daha çok şunu istiyorum siyaset yapıyoruz çıkıp bu görevlere talibiz diyoruz . Buna talip olurken ilçemizde beldemizde yaşayan ülkemizde yaşayan hiç kimseyi ayrıştıracağız demiyoruz ki hepsini kendi vatandaşımız kabul ediyoruz zaten görevimiz bu. göreve geldikten sonra eğer Vedat Kazıcı olarak ilçede bana oy vermemiş yada aynı siyasi görüşte olmayan bir vatandaşa ban oy vereden farklı davrandıysam işte burada eleştireceğiz. Çarşı çamur oluyor, alt yapı yapıyoruz çamur olacak tabii, bizi eksik yaptıklarımızla eleştirmelerinden çok mutlu oluyorum bizi yönlendirmelerinden de çok mutluyuz. Kahve önünde ahkam kesmek yerine birlikte oturalım fikirlerimizi paylaşalım birbirimizin fikirlerine değer verelim. Son söz olarak şunu söylüyorum, siyasi partiler bugün şartlar böyle gerektirmiştir. Birbirleri ile rekabet ederler muhalefet eder bunu kabul etmemiz gerekiyor . Ben nasıl eleştiriyi kabul ediyorsam bugün başbakanımızda eleştiriyi kabul edecek. Seçilmişler belli konumlara gelmişler aşağıdaki normal vatandaşlardan daha mütevazi olacaklar daha hoş görülü olacaklar daha kucaklayıcı olacaklar. Ne ben eleştirdim diye bana alınacak ne beni eleştirirler diye ben alınacağım. Yoksa bizim sıradan kahve önündeki goy goy yapan insandan farkımız kalmaz açık söylüyorum. Biz bu makama geldiysek Mehmet Bey'inde ,Sedat Bey'inde söylediklerini dikkate alacağız . Bizi sevmeyebilir,sevmek zorunda da değil, ama saygı duyarız birbirimize, bu ülkenin bu kaynaşmaya,hoşgörüye ve uzlaşmaya ihtiyacı var. Ben istiyorum ki hem ilçemizde hem ilimizde hem de ülke geleninde önümüzde zor bir süreç var Türkiye için bunları da gözden kaçırmayalım hiç bir şey güllük gülistanlık değil.İnşallah bu sorunların üstesinden geleceğiz. Bu süreci dün öyle dedin bugün böyle dedin diye değil bugün ne yapmalıyız diyerek oturup karşımızdakinin fikirlerini,ciddiye alarak birbirimi severek sayarak atlatabiliriz diye düşünüyorum.buna ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum,ben sizlere ayrı ayrı teşekkür ediyorum, buradan da bizi dinleyen tüm hemşerilerimize kucak dolusu sevgiler.
Mücahid ERDAL. Size Sedat Bayam, Mehmet Erdem ile sorularımız oldu siz de bu soruları açık gönüllülükle cevap verdiniz bu samimi ortamdan dolayı çok teşekkür ediyorum. Bir daha ki programda görüşmek dileğiyle.
Kaynak:Ahmet MEŞE
Bu haber toplam 21096 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.