İNÖNÜ SAVAŞLARINA KATILMAMIŞ YA DA ŞEHİT VERMEMİŞ BİR TEK AİLE BİLE YOKTUR

İNÖNÜ SAVAŞLARINA KATILMAMIŞ YA DA ŞEHİT VERMEMİŞ BİR TEK AİLE BİLE YOKTUR

Geleceğimize ışık tutan ve bizlerin çoğu zaman gurur kaynağımız olan tarihimizden kesitler sunduğum yazı dizilerimizin bu haftaki bölümünde siz değerli okuyucularıma; içerisinde büyük kahramanlıkları barındırdığı gibi büyük zulüm ve eziyetlere de sahne olan 2. İnönü Savaşını, tarihi bilgilerin yanı sıra biraz da hikayeleştirerek, aktarmak istiyorum.

Gerçekten de hem şehrimiz için hem de ülkemizin müdaafası sınavında büyük bir önem taşıyan 2. İnönü Savaşı, Yunanlıların Bursa üzerinden tekrar taarruza geçmesiyle başlamış, 24 Mart’ta Bilecik’i, 25 Mart’ta Pazarcık’ı ikinci defa işgal edilmiş.

Yunan ordusunda 7.375 tüfek, 485 ağır makineli tüfek, 3079 hafif makineli tüfek, 116 top fazlalık varken, Türk ordusunda yalnızca 400 kılıç fazlalığa sahipti. 30 Mart’a kadar mevzilerini kahramanca savunan Türk Ordusu, zaman zaman süngü savaşı sonucu önemli bir stratejik nokta olan Metristepe, Yunanlıların eline geçti.

Ankara’dan gelen yardım kuvvetleriyle güçlenen Türk Ordusu, 31 Mart 1921’de karşı saldırıya geçti. Türk Ordusu, insanüstü fedakarlılıkla çarpışarak Yunan Ordusuna büyük kayıplar verdi.

İsmet Paşa’nın 1 Nisan tarihinde Metristepe’den Ankara’ya gönderdiği telgrafta Yunan Ordusunun yenilgisini bildirdi.

Saat: 9.30, Metristepe’den görülen vaziyeti Gündüzbey’in kuzeyinde sabahtan beri direnen bir düşman müfrezesi birliklerimizin taarruzu ile dağınık halde geri çekiliyor ve yakın takip ediliyor. Hamidiye istikametinde temas ve faaliyet yok. Bozüyük yanıyor. Düşman, binlerce ölüsüyle doldurduğu savaş alanını silahlarımıza terketmiştir.

Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın tarihin sayfalarına altın harflerle yazılan cevabı:

‘’Bütün Dünya tarihinde, sizin İnönü Meydan Savaşları’nda yüklendiğiniz görev kadar ağır bir görev yüklenmiş komutanlar pek azdır. Ulusumuzun bağımsızlığı ve varlığı, çok üstün yönetiminiz altında şerefle görevlerini yapan komutan ve silah arkadaşlarımızın duyarlılığına ve yurtseverliğine büyük güvenle dayanıyoruz. Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makûs talihini de yendiniz..." diyordu.

Yunan Orduları 1 Nisan’dan itibaren 2. kez Bursa istikametine dönmek zorunda kalmıştır. Ancak Bilecik bu geri çekilme esnasında bir kez daha Yunanlıların işgaline uğramıştır.

Bilecik, Söğüt, Bozüyük, Pazarcık, Osmaneli, Gölpazarı ve bu bölgelerin çevresinde bulunan köyler, Kurtuluş Savaşı’nda en ağır kayıpların verildiği, en ağır tahribatın yaşandığı bölgelerin başında gelmektedir. Yunan kuvvetleri her geri çekilmesinde bölge halkına tarifi olmayan acılar yaşatmıştır. Mutasarrıf Salih Bey’in 14 Nisan 1921’de Batı Cephesine gönderdiği raporda durumu şu şekilde özetlemiştir:

Bilecik’te 1800 hane, 330 Dükkan, 18 Han, 4 Hamam, 2 Tekke, 1 Mescit, 2 Medrese yanmıştır. 73 tecavüz vakası yaşanmış, 18 hamile kadının çocukları katledilmiştir.

1. İnönü ve 2. İnönü Muharebelerinde Bilecik ve çevresindeki vatanseverlerin çabası takdire şayandır. Anadolu’nun her noktasında olduğu gibi Bilecik halkı yaşlı, çoluk çocuk, kadın demeden topyekün Yunan vahşetine karşı vatanlarını namuslarını korumak adına kahramanca mücadele etmekten kaçınmamıştır. Türk Kurtuluş Savaşı sonrasında, vatan savunmasında hizmet gösteren kahraman evlatlarını ödüllendirmek amacıyla verilen İstiklal Madalyası uygulaması sırasında Bilecik ve çevresinde verilen İstiklal Madalyası 500’ün üzerindedir. Türk Kurtuluş Savaşı’nda Bilecik ve çevresinde savaşa katılmamış ya da şehit vermemiş bir tek aile bile yoktur.

2. İnönü Zaferlerinin 97. Yıldönümünde vatanını; namuslarını korurcasına müdaafa eden ve canlarını çekinmeden veren ecdadımızı rahmet ve minnetle anıyorum.

 

Bu haber toplam 1720 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.