Kavurucu Sıcaklar Kalp Krizine Ve Böbrek Yetersizliğine Neden Olabiliyor
Kavurucu sıcaklara maruz kalan diyabet ve hipertansiyon hastalarını uyaran Acıbadem Eskişehir Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Prof.
Kavurucu sıcaklara maruz kalan diyabet ve hipertansiyon hastalarını uyaran Acıbadem Eskişehir Hastanesi Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Deniz Gökalp, "Aşırı sıcaklarla beraber sıvı kayıpları kalp krizlerine ve böbrek yetersizliğine neden olabiliyor" dedi.
Prof. Dr. Deniz Gökalp, son zamanlarda mevsim normallerinin üzerinde seyreden sıcaklıklara maruz kalan diyabet ve hipertansiyon hastalarını uyardı. Bu rahatsızlıklara sahip vatandaşların, başta sıvı kaybı olmak üzere birçok konuda dikkatli olmalarını tavsiye eden Endokrinoloji Uzmanı Gökalp, bahse konu hastalığı taşıyanların güneş ışınlarının dik geldiği saatlerde dışarda olmaması gerektiği konusunda tavsiyede bulundu. Prof. Dr. Deniz Gökalp, yaşa bağlı olarak, kalp krizlerine ve sıvı kaybına bağlı olarak böbrek yetersizliğine de neden olabileceği konuda konuştu.
"Diyabet ve hipertansiyon hastalarında yaz aylarında ciddi problemler yaşamaktayız"
Küresel ısınmayla bağlı olarak her yıl artan sıcaklıklara dikkat çeken Endokrinoloji Uzmanı Gökalp, "Küresel ısınmayla beraber her yıl yaz aylarında sıcaklık artışları oluyor. Artışlarla birlikte beklenmeyen birçok hastalıklar değişim göstermeye başladı. Bunların da tabii en önemlisi kronik hastalıklardan sık görülenleri. Biri diyabet, biri de hipertansiyon. Genelde diyabet, hipertansiyonla iç içe olan hastalıklar olduğu için hastalarda ciddi problemler yaşamaktayız. Bunun da nedeni aşırı sıcaklarla beraber sıvı kayıpları ve bu hasta gruplarının yaşlı ve orta yaş grubunda olması nedeniyle sessiz kalp hastalıkları dediğimiz kalp krizlerine neden oluyor. Sıvı kaybına bağlı olarak böbrek yetersizliği de bu hastalarda en önemli problemlerden. Onun için yaz aylarında daha da dikkat etmek gerekiyor" dedi.
"En önemli problemlerinden biri de beslenme alışkanlıklarının bozulması"
Kavurucu sıcaklarda beslenme alışkanlıkları hakkında da konuşan Endokrinoloji Uzmanı Prof. Dr. Gökalp, "Yaz döneminin en önemli problemlerinden biri de beslenme alışkanlıklarının bozulması. Günün içerisindeki saatlerin uzaması nedeniyle hastalar beslenme programlarını değiştirmek zorunda kalıyorlar. Şeker hastalığı için söylüyorum özellikle yaz meyvelerinden; incir, üzüm, şeftali, karpuz, kavun gibi glisemik indeksi yüksek yani şekerli gıdaların tüketimiyle beraber şekerlerinde daha ciddi yükselmeler meydana gelebiliyor. Terleme artışı ve sıcaklıklarla beraber yeterince sıvı almadıkları durumda bu sefer hem tansiyon dengesizlikleri hem de şekerlerde ani yükseklikler meydana gelebiliyor. Eğer ki beslenmelerin sağlıklı yapmazlarsa bu sefer de ani şeker düşüklüğü ve ani tansiyon düşüklüğü de gündeme gelebiliyor. Dolayısıyla yaz ayları ve sıvı kayıpları beraberinde hem ani şeker yüksekliği hem şeker düşüklüğü, hem ani tansiyon yüksekliği hem ani tansiyon düşüklüğüne neden olduğundan dolayı denge problemimiz meydana gelebiliyor" ifadelerini kullandı.
"10.00 ile 16.00 arasındaki saatlerde hastaların serin bir yerlerde kalmaları gerekiyor"
Dışarı çıkılacak zaman konusunda da konuşan Prof. Dr. Deniz Gökalp, özelikle güneş ışınlarının dik geldiği saatlere karşın diyabet ve hipertansiyon hastalarını uyarırken şöyle devam etti;
"Tansiyon ilacını kullanan hastalarda yaz döneminde terleme artışı ve sıcaklıkla beraber ani tansiyon düşüklükleri de meydana gelebiliyor. Bu dönemde içilen sıvılardan özellikle hazır meyve suları, şekerli ve gazlı içecekler, çay ve kahve tüketimiyle beraber kan şekeri yüksekliği ve beraberinde idrara sık çıkmaya neden olur bu da ciddi sıvı kaybına yol açar. Dolayısıyla günlük 2-2 buçuk litrelik sıvı almazlarsa vücudun dengesi bozulur bununla beraber bayılmalar meydana gelir. Sıcak havalarda işte, toplu taşımada ya da güneşin altında çok fazla vakit geçirildiğinde diyabet hastaları ve hipertansiyon hastaları problem yaşayabilir. O yüzden de biz günün belirli saatlerinde bu tür hasta gruplarını dışarıda olmalarını istemiyoruz. Özellikle güneş ışınlarının dik olarak indiği, saat 10 ile 15.00 ya da 16.00 arasındaki saatlerde hastaların serin bir yerlerde kalmalarını, çok fiziksel aktivite göstermemelerini aşırı terlemeye neden olabilecek hareketlerden de uzak durmalarını istiyoruz. Kısaca diyabet hastalarının ve hipertansiyon hastalarının gün içerisinde dışarı çıkmalarını istemiyoruz. Dışarı çıkacak olurlarsa da yanlarında bir şapka ve su bulundurulmalarını kesinlikle öneriyoruz. Hastaların ilaçlarını düzenli kullanmaları gerektiğini belirtiyoruz. Özellikle diyabet hastaları eğer ki insülin kullanıyorlarsa yanlarında taşımamaları gerekiyor. İnsülin sıcakta bozulacağı için buzdolabında bulunan yumurta raflarında saklamaları daha iyi olacaktır. Tuz tüketimine yine dikkat etmelerini öneriyoruz. Bir diğer önemli nokta da duş alırken çok sıcak veya çok soğuk suyla duş almalarını istemiyoruz. Çünkü çok soğuk suyla duş almaları tansiyon yükselmesine, çok aşırı sıcak suyla da duş almaları ani tansiyon düşüklüğüne neden oluyor. Ilık bir suyla duş almaları bizim için daha önemli olacaktır."
Kaynak:
Bu haber toplam 30 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.