'KOMUTANIM OKULDA ÖRGÜT VAR DEDİM'

'KOMUTANIM OKULDA ÖRGÜT VAR DEDİM'

FETÖ'cülerin kumpasıyla askeri okuldan atılan H.K., TSK içerisinde yuvalanan bu hain şebekeyi bundan üç yıl önce tespit etmiş. Hatta H.K. her şeyi göze alarak dönemin Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı şimdiki Kara Kuvvetleri Komutanı Salih Zeki Çolak'ın önüne atlayarak,"Komutanım okulda örgüt var" demiş. 

FETÖ'cü subayların işkencelerine maruz kalan ve yaşadıklarını gazetemize anlatmaya devam eden H.K.'nın 2013 yılında TSK içerisindeki FETÖ yapılanmasını Salih Zeki Çolak'a dile getirmesinin ardından neler olduğunu röportajımızdan okuyabilirsiniz. 

Mücahid ERDAL: Okulda birçok psikolojik baskı gördün, fiziki baskı gördün. Her türlü küfür hakaret ettikleri gibi, Atatürk’e ve geçmişimize de küfür ettiklerini söyledin. Bu küfürlerin ardından seni boğmaya kalkıyor. Son olarak revire sığındın. Ardından yine okul devam ediyor. Perşembe günü bu olaylar yaşandıktan sonra Cuma günü yine okul devam ediyor. O gün neler yaşandı bize anlatır mısın?

H.K. Cuma günü hiçbir şey olmamış gibi dersteyim. Kapı çaldı üsteğmen Ali Canarslan beni tabur komutanının odasına çağırdığını söyledi ve ders komutanından izin alıp gönderdi, kendisi gelmedi. Kapıyı tıklattım gel dedi. Bir açtım karşıda oturuyor, yanıma gel yanıma dedi 19-20 yaşında insanım korkmuyorum ama çok tedirginim.

'ÜSTEĞMEN BENİ BOĞMAYA KALKIYOR'

H.K. Üsteğmen beni boğmaya kalkıyor, Yarbay'a iftira atıyor. Anama babama iftira atıyor. Korkmasan da tedirgin oluyorsun. Masanın yanına yaklaşınca ben seni çağırmadım niye buraya geldin dedi. Üsteğmen Alican Arslan dersten aldı beni buraya gönderdi dedim. Ben dersten nasıl çıkacağım dedim. Bana bir tokat attı. Sonra kendine vurdu, bir bana bir kendine vuruyor. İmdat diye bağırdı. 

Kapının önünde benim bölük komutanım da vardı. Benim bölük komutanım Yüzbaşı Bilecikliymiş. Bu adam Bilecikli olmasına rağmen en çok bana eziyet etti. Olaya yüzbaşı ve üsteğmenler gitti. Üç üsteğmen geldi. İkisi tutuklandı şuan. Dört subay geldiler ve sanki ben komutanı dövmüşüm gibi elimi kolumu tutup sandalyeye oturttular. 

'GÖZÜMDEN İKİ DAMLA YAŞ SÜZÜLDÜ, ARTIK PES EDİYORUM...'

Tutanak yazmaya başladılar, azarlıyorlar. Benim gözümden iki damla yaş süzüldü ben artık tamam komutanım pes ediyorum dedim. Lanet olsun ben sizinle aynı üniformayı giymek istemiyorum dedim. Ben ayrılıyorum dedim ve söz veriyorum dedim. Hiç yazma devletin malını israf etme dedim. Siz bu üniformayı giyiyorsanız ben giymem dedim. Sınıfına geri dön ve Pazartesi günü dilekçeni masamda göreceğim dedi. 

Ben ağlaya ağlaya sınıfa geri döndüm. Pes ettim dedim ama etmedim kafam öyle bir çalışıyor ki çıkar yol arıyorum. Bunun bir çıkarı olmalı dedim. Bir kişinin bu adamlara dur diyebilecek konumda olması gerektiğini düşünmeye başladım. Benim o kişilere ulaşmam lazım diye düşündüm. 

Mücahid ERDAL: Kime başvuracaksın, derdini kime anlatacaksın? Kim aklına geldi o sıra?

H.K.: O an en yakınımda olan kişiye başvurdum. Kara Kuvveteri Kurmay Başkanı okulumuza geliyordu Salih Zeki Çolak. Şimdiki Kara Kuvvetleri Komutanı. SUTASAK diye bir olay TSK'da dışarıda bir üniversite okumuş vatandaş okuduğu üniversitenin bölümüyle ilgili TSK'da bir açık varsa o bölüme başvurup subaylık eğitimi alır 6 ay sonra subay oluyor. 

O sene eğitimlerini tamamlayanların SUTASAK mezuniyet törenleri vardı. Salih Zeki Çolak'ta oraya geliyordu. Bende kafamda bu adamın önünü keseceğim ve her şeyi anlatacağım dedim. Çünkü o dönemde her yerde oldukları için kime güveneceğimi de bilmiyorum. Elimden geleni yaptım olmazsa da artık ne yapayım modundayım yani. 

Dersten ağlaya ağlaya sınıfa döndüğüm için 5 dakikada kafamda kurdum komutanım tualete gidebilir miyim dedim tamam git dedi. Gittim gerçi kim olduğunu hatırlamıyorum ama üzülmüştü halime elimi yüzümü yıkadım. 13 Mart Sitesi mezuniyet töreni olacak, komutan ordusuyla gelecek önüne çıkmam için 13 Mart Sitesinden çıkmam gerekiyor ve üniversitede saklanmam gerekiyor. Çamaşır odasının koridorunun orada beni görmezler baya plan kuruyordum. 

'BÜTÜN KADEMELERİ DENEDİM'

Ben Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanıyla görüşemiyorum daha babamı görüştürmüyorlar. Oraya giriyorum bir teğmen burası kapalı nereye giriyorsun bende ben görevliyim elbiselerimi giyeceğim he tamam o zaman geç dedi. O yeni teğmen olduğu için onu kandırmak kolaydı. girdim içeriye saklandım zaten kimsede görmüyor beni. 

Kafamı uzattım bekliyorum 1 saate yakın bekledim. Komutanın önünü kestiği zamanda derdimi anlatacağım bir zarar vermeyeceğim. Ben ne yapabilirim o kadar insanın içinde. Benim etimi kemiğimden ayırırlar. Takım komutanım bana eziyet ediyor, tabur komutanımın da nasıl birisi olduğunu öğrendim bu vesile ile zaten daha önceden biliyordum o da eziyet ediyordu. Alay komutanım vardı benim Ali Salnur ve bu adamın organizasyon başı olduğunu yazdım. 

Ben bütün kademeleri denedim kimse bana diyemez ki bunu neden denemedin. Ali Salnur'a söyledim böyle böyle şeyler dönüyor okulda notlarını iyileştir 100 al dedi. Komutanım geçemiyorum ki dedim. 50 bile aldırtmıyorlar 100 al dedi. Ne 100'ü komutanım 80 bekliyorum 50 alamıyorum dedim ve sende bir hata vardır dedi. 

Bütün askeri lisede böyle dedim ve hepinizde hata vardır dedi. Hep verecek bir cevabı vardı ve beni öyle bir azarladı ki bir daha böyle bir şeyle karşıma gelirsen kendi ellerimle okuldan atarım dedi. 

Sen komutanlarına bunu nasıl söylersin onlar en seçkin subaylar oldukları için buraya tayin edildiğini söyledi ve oradan sonra benim kafamda hep soru işareti kaldı. Ben buradan o adamın da hain olduğunu anlamıştım ve anneme babama da söylemiştim alay komutanının dediklerini de kafanızı takmayın diye. 

'OKULDA ÖRGÜT VAR DEDİM'

Bekliyorum 3-5 subay geldi kapıları açıyorlar bir şeyler yapıyorlar dedim geliyor oradan geldiğini gördüm çok kalabalık bir görüntü var. Koştura koştura gittim benim koştuğumu gören albaylar oldu onları yıkmak zorunda kaldım, sonra komutanım diye bağırdım duymuyor. Merdivenlerden çıkıyor komutanım diye haykırıyorum. Allah ne verdiyse ve benim dinleyin bir şeyler söylemek istiyorum dedim. Beni merdivenlerin ortasında duydu ulaşmam gerektiği için herkesi ittirerek geçtim. Komutan döndü beni tutuyorlar o arada artık üstüme çullandılar. Bırakın dedi. Ne yapıyorsunuz çocuğa dedi. Gittim yanına ulaştım. 

Komutanım bu okulda örgüt var dedim. Bu 11 Mayıs 2013'te gerçekleşti. Bu okuldan Atatürkçü subayları atıyorlar komutanım, örgüte üye olmayanları bir şekilde gönderiyorlar komutanım dedim ağlaya ağlaya söylüyorum. Görmüyor musunuz komutanım. Her gün öğrenciler ayrılıyor, her gün öğrenciler atılıyor hiç farkında değil misiniz dedim. 

Konferans salonundan da dikkat çekmişler dikkat çekince herkes ayağa kalkıyor ya. Sen bekle dedi dikkat çektiler dedi. Şimdi mezuniyete katılacağım, mezuniyete katılayım çıktığımda dertlerini dinleyeceğim senin dedi. 

O törene gitti, benim başımda da birkaç çete üyesi bekledi. Kapıyı bir kapattılar beni bir dövüyorlar üst teğmeni de var. Yarbayı da var, Albayı da var beni öyle bir dövüyorlar ki sen nasıl böyle bir şeye yelteniyorsun lan, sen ne yapmaya çalışıyorsun diye tekmeliyorlar beni. 

Rehberlik merkezine götürdüler. Rehberlik ve danışma merkezine girdik bana çok acil bir sevk kağıdı yazıyor beni GATA'ya sevk ediyor. Tören akşama doğru oldu zaten beni apar topar sevk ettiler. Ankara'ya psikiyatri kliniğine akşam 6'dan sonra beni götürdüler. Normalde mesai 5'te biter ama GATA'da doktorlar 4'te çıkar gider. Akşam 6 diyorum bir de cuma günü araya hafta sonu giriyor lan siz nasıl bir güçsünüz. 6'dan sonra beni psikiyatriye götürüyorsunuz, her yer kapalı. Kapalı olan kliniğe beni yatırdılar ya. 

'AĞLAMAKTAN GÖZÜMDE YAŞ KALMADI'

Korgeneral tören bittikten sonra dememiş ki bu çocuk nerede bana görüştüğüm çocuğu getirin dememiş dediyse de nasıl bir cevap verdiler. Yani biz törenden sonra görüşemedik. Beni götüren aracın arkasına üsteğmen Mehmet Gündeğer ile bir komutan geldi. Gündeğer bana dedi ki elimi uzattı böyle zorla elimi tuttu çok teşekkür ederim dedi. 

Ben senin yüzünden meslekten atılırım, bu darp raporu yüzünden şimdi sen kendini ateşe attın terfi ettirdin dedi. O gün gözümde yaş kalmadı ağlamaktan dolayı. GATA'da yatırdılar beni bir hafta belki daha fazla o süreçte okul komutanı çok kritik bir olay oldu. Ailemle görüşen Yılmaz UYAR bu olayların hesabını soracağım dedi. Ailem eve döndü ve ailemin haberi yok benim komutanın önüne atladığımdan ne yapacağımı da bilmiyordum derken bu olaylar gelişti. 

Annemler olayların soruşturma aşamasında olduğunu düşünüyorlar. Ben zaten ailemi bu olaylarda yer almamaları için uğraştım ama babam tansiyon hastası oldu. Ailemde de sıkıntılar oldu. 

GATA'dayım 1 hafta civarında yattım bu süreçte. Bir olay oldu. Okul komutanı ailem geldiğinde gelmeyen komutan ziyaretime geldi. Beni bir odaya soktu, ne biliyorsan anlat dedi. Her şeyi dök ortaya ve psikiyatri doktorları da girdi. Odanın içerisine aynı ortamdayız. Yarı gözyaşları içerisinde, yarı sinirli, yarı sakin olayları daha iyi kavrasın diye anlatıyorum. Okulda böyle böyle örgütlenme var, bu örgütün başı kurmay albay Ali Salnur'dur, tabur komutanlarım bu işin içerisinde, bölük komutanı da olmak kaydıyla sistematik bir şekilde öğrenci atıyorlar okuldan. Her şeyi anlattım. 1 saat boyunca her şeyi anlattım ve sonunda tamam oğlum dedi. 

Biraz ikna olmuş vaziyette. Ama şöyle yapacağım böyle yapacağım diye hiçbir şey söylemedi. Doktorlara baktı ben gidiyorum manasında doktorlar beni çıkarttılar oradan komutanla görüşmeler yaptılar. Sonrasında komutan gitti. Tüm general Yılmaz UYAR ama gelişen hiç bir şey olmadı. Hava değişimi verdiler. İki ay ve bana paranoyak demeye çalışıyorlar ve 2 ay beni hava değişimine gönderdiler. 

Tabi o iki aylık süreçte sınavlar oldu. Ben, bütünlemelere kaldım. Bütünlemelere girmek için geldim tam bütünlemelere gireceğim ve ben o iki ay boyunca evde kaldım. Benim içinde mola oldu ve 2 ay sonra okula döndüm. Bana dilekçe yazdırdılar, giremediğim sınavlara girmek için, bütünlemelere girmek için.

'KOMEDİ GİBİ'

Üsteğmen TÜRK seni doktora götüreceğim dedi. Gittim harici kıyafetlerimi giydim geldim. Okul dışına çıkarken düzgün çıkmak için o elbiseleri giyiyoruz. Git dahili kıyafetlerini giy gel ben gideceğim hastaneye sen gitmeyeceksin dedi ve raporları elimden aldı. 

Benden habersiz gitti hastaneye 4 ay hava değişimi aldı geldi benimle ne bir doktor görüştü, kimse görmedi, duymadı bilmiyor. Bu nedemek oluyor bütünleme sınavlarına giremeyeceğim ben tekrar sınıfta kaldım. 4 ay hava değişim raporu almam demek yeni eğitim yılına da 1 ay geç kalacağım demek. Komutan geldi sana 4 ay hava değişimi verdiler dedi. Komedi gibi. Beni görmediler bile. 

Şimdi ben ikinci senemdeyim ya birinci senemde de beni psikiyatriye götürdüler o zamanda bir atma girişimleri oldu. O zamanlar Üsteğmen İbrahim Emre Uyanık beni kendi özel arabasına bindiriyor, kontrole götürüyor. GATA'ya götürdü. Odaları geziyor böyle bir doktoru arıyor. 

Gezindi gezindi adam yok. Son olarak birinde karar kıldı ve bir doktorun yanına girdi. Sonra beni içeriye soktu. Doktor soruyor nasılsın falan diye bende cevap veriyorum. Sorular falan yöneltiyor bana. Bunlar ilk yılda oluyor tabi. Sonra dedi ki bir problemin var mı diye sordu. Kontrol amaçlı geldiğimizi söyledim. Doktor bence de bir sorunun yok dedi ve sorunum olmadığına dair bir rapor yazdı. 

1-182.jpg2-171.jpg3-091.jpg4-036.jpg

 

Bu haber toplam 11561 defa okunmuştur

HABERE YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.