"Köyümde yaşamak için bir 'Sürü' nedenim var"
Şadi ERDAL - Olaylara Bakış
Bu slogan bana ait değil, bana ait slogan 25-30 yıl evvel “Köyümde yaşamak istiyorum elimden tutun” idi. Ne yazık ki bu ses ancak yıllar sonra duyuldu ama çok çok geç kalındı. Köyler bitiyor, hatta kasabalar, ilçeler, bitiyor dedik ama duyan olmadı. Köylerde 50’li yaşlarda kişiler genç gözümüz oldu, araziler işlenmez, yiyecek maddeler pazarlarda tavan yaptı, ilgililerin aklı başına gelmeye başladı.
Tarım ve Orman Bakanlığı ile Ziraat Bankası Genel Müdürlüğü “Köyümde yaşamak için bir “sürü” nedenim var” isimli proje hazırlamış.
Vali Bilal Şentürk ve Ziraat Bankası Eskişehir Bölge yöneticisi Canay Demirel arasında bir protokol imzalanıyor. Tarım ve Orman İl Müdürü Necmettin Yoldaş’ın gerçekleştirdiği toplantının detaylı haberimizi Sakarya Gazetesi’nde ve internet haber sitemizde okumuşsunuzdur. Haberin bir yerinde okuduğum şu satırlar “Valilik koordinasyonunda Tarım ve Orman İl Müdürlüğü ile Ziraat Bankası iş birliğiyle yürütülecek proje ile çiftçiler ipoteksiz, faizsiz uygun şartlarda kredi imkanına kavuşacak” bana 25-30 yıl yaşanan olayları hatırlattı, nereden nereye demekten kendimi alamadım.
Sanırım 1995-96’lı yıllardı, askerden 1 veya 2 yıl geleli olmuş bir genç Ziraat Bankası’ndan 1,5 milyon inek kredisi talebinde bulunur. “Baban ile beraber yaşıyorsun” diyerek reddedilir. Genç bana geldi gazetede haber yapılmasını istedi. Gencin hakkının aranmasını söyleyerek dilekçe yazılmasını istedim. Askerliğini nasıl yaptığını öğrenince Ziraat Bankası Bilecik Şube Müdürlüğüne hitaben “Ben Van Seyyar Jandarma Tugayda 14 ay hiç şehir yüzü görmeden PKK ile canımı hiçe sayarak mücadele ettim. Yanımda şehit olan arkadaşlarım oldu, Allah bana şehadet nasip etmedi. Vatan için canımı vermeye and içtiğim bu devlet bana bugün 1,5 milyon krediyi vermiyor” dilekçesini yazdım, Aynı dilekçeyi Genel Müdürlüğe hitabende yazdım, Şube Müdürü işi halletmezse Genel Müdürlüğe dilekçeyi göndereceğini söylemesini istedim.
Yine bir çok defalar yem kredisi alan bir vatandaşımız geldi. İhtiyacı olduğunda Ziraat Bankası’nda yem kredisi aldığını zamanı geldiğinde zaman geçirmeden borcunu ödediğini hiç kimseye kefil olmadığını buna rağmen 5 bin lira yem kredisini alamadığının haber yapılmasını istedi. Ona da dilekçe yazmaya davet ettim. Kabul etti “Bugüne kadar birçok defa bankalardan yem kredisi aldım. Hiç aksatmadan ödedim. Şuan hiç bankanıza borcum yok. Almak istediğim yem kredisi talebim ne diye kabul edilmediğini yazılı olarak öğrenmek istiyorum. Netice alamadığım takdirde genel müdürlüğe arz edeceğimi arz ederim.” Dilekçesini verdi.
Yine bir gün vatandaşımız 30 baş büyük hayvanı olduğunu Ziraat Bankasına yem kredisi talebinde bulunduğunu, bir özel bankaya borcunu 1 ay gecikmeyle ödediği ileri sürülerek yem kredisi verilmeyeceği söylenir. Vatandaş özel bankada borcu olmadığıyla ilgili yazı getirmesine rağmen yinede verilmez. Yine bu vatandaşta gazetede haber yapılmasını istedi. Gazetede görüşmemiz devam ederken Ziraat bankasından telefon geldi, genel müdürlükten bir yetkilinin ertesi günü Bilecik Şubesini ziyarette bulunacağını basın ile görüşmek istediğini söyleyerek davet ettiler. Görevlendirdiğim muhabire ilgili yetkiliye vatandaşımızın sıkıntısını anlatmasını tembih ettim. Muhabirimiz anlatmış.
Yukarıda anlatmış olduğum üç olay gibi onlarca yaşanan olay anlatabilirim. Üç olayın kahramanıda halen hayatta. Netice itibari ile bu vatandaşlarımızın işleri şube müdürleri tarafından dilekçeler sonunda halloldu.
Köylerde insan azaldı, dağlarda hayvanlar çoğaldı. Üretim SOS verdi. Şimdi üretici aranıyor “gel para verelim bize et üret” deniyor ama oradaki o küstürdüğün insanı bulasın. Bari ders alınsa.
Bu haber toplam 3005 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.