Küre Köyü Sürdürülebilir Yaşam Derneği’nden Açıklama “Geri dönüşü olmayan kayıplar yaşanacak!”
Küre Köyü Sürdürülebilir Yaşam Derneği, Söğüt OSB’nin genişleme çalışmaları kapsamında köye ait tarım arazilerinin tehdit altında olduğuna dikkat çekerek, “Geri dönüşü olmayan kayıplar yaşanacak” açıklamasında bulundu.
Küre Köyü Sürdürülebilir Yaşam Derneği, Söğüt OSB’nin genişleme çalışmaları kapsamında köye ait tarım arazilerinin tehdit altında olduğuna dikkat çekerek, “Geri dönüşü olmayan kayıplar yaşanacak” açıklamasında bulundu.
Bilecik’in Söğüt ilçesinde yılan hikayesine dönen Söğüt OSB’de henüz elle tutulur bir çalışma yapılmadan genişleme alanı çalışmalarının gündeme gelmesi tartışmalara neden oluyor. Geçtiğimiz günlerde TEMA Vakfı Bilecik İl Temsilciği tarafından konuyla ilgili bir açıklama yapılmış ve Küre Köyü’nün tarım arazilerinin tehdit altında olduğuna dikkat çekilmişti. Yetkililerin ve ilgililerin duyarlı olmaya davet edildiği çağrının ardından bu kez Küre Köyü Sürdürülebilir Yaşam Derneği’nden bir açıklama yapıldı.
Dernekten yapılan açıklamada, Küre Köyü arazileri üzerinde yapılmaya çalışılan işlemlerin köyü olumsuz etkilediği belirtilirken, geri dönüşü olmayan kayıpların meydana geleceğine vurgu yapıldı. Küre gibi tarihi bir köyde kamu yararı adı altında yapılan çalışmaların kamu zararına sebep olduğunu ifade eden Küre Köyü Sürdürülebilir Yaşam Derneği, Küre Köyü halkının sanayiye karşı olmadığına da dikkat çekti.
“KÖYÜMÜZÜ OLUMSUZ ETKİLEMEKTEDİR”
OSB’nin tarım dışı alanlara kaydırılması çağrısında bulunan dernek, yaptığı yazılı açıklamada, şu ifadelere yer verdi:
“Kısa bir süre önce TEMA, Küre Köyü arazisine yönelik yapılan ve yapılması planlanan işlemler ve bunların yaratacağı olumsuzluklara ait haberini hepimiz okuduk. Yapılmakta olan işlerin ne kadar ağır sonuçlarının olacağını özet bir şekilde içeren bildiri tarihe düşülen önemli notlardan birisidir. Küre Köyü’nün en verimli tarım arazileri üzerine yapılmaya çalışılan işlemler uzun süredir köyümüzü olumsuz şekilde etkilediği gibi ilerleyen süreçte yaşamın her alanında geri dönülmez sonuçlar yaratacaktır.
“ANLAMAK İÇİN KÜRE KÖYÜ’NÜ TANIMANIZ GEREKMEKTEDİR”
Konuyu doğru bir şekilde anlamak için önce Küre Köyü’nü tanımamız gerekmektedir. Küre Köyü’nün tarihi kökleri Osmanlı İmparatorluğu’nun ilk dönemine dayanmaktadır. Osmanoğulları Anadolu’ya 400 çadır halinde geldiler. Osmanlıların günümüzde yaşayan en güçlü temsilcisi Küre Köyü’dür. İmparatorluğu tüm dünyaya ilan eden hukukçu ve komutan hemşerimiz Dursun Fakih de yüzlerce yıldır köyümüzün merkezinde yatmaktadır. 400 çadır yani 400 aileden oluşan Osmanoğulları devlet kurup genişlemeye başlayınca 50 çadır, 50 aileyi üretim yapmaları, demiri ve ahşabı işlemeleri için Küre Köyü’nü kurarak iskân ettiler. Dönemin üreticisi olan Ahilerden oluşan bu 50 aile bugüne kadar her konuda üretim yapmıştır. Küre isim olarak bile çok derin anlamlar içermektedir. Küre maden eritilen ocak anlamına gelmektedir. Küre üreticileri Osmanlı’nın ilk milli harap silah araçlarını üreten merkezdir. Osmanlı döneminde toplardan atılan gülleri dökerek dönemin savunma sanayisi içinde aktif bir şekilde yer almıştır. Sadece milli savaş sanayinde değil tarımsal üretimde de Küre çevresine örnek olmuştur.
Küre Köyü yaklaşık 8 asırlık yaşamında birçok kez açlık, sefalet ve savaş görmüştür. Ama vatanın ve toprağın gerçek anlamını bilen Küre Köyü halkı en zor anında bile toprağını kutsal bir ana olarak bilmiş ve ona canı pahasına sahip çıkmıştır. Küre Köyü halkı için toprağının anlamı para değil kanıdır. En son seferberlik ve Kurtuluş Savaşında köyümüz 153 şehit vermiştir. Birçok şehidimizin aziz naaşları bugün sınırlarımız dışındadır.
Toprağın kıymetini, ne anlama geldiğini, şeref ve namus olduğunun şuurunda olan Küre Köyü ülkemizin her yerinde kendi adıyla bilinen üzüm, kavun, kirazı bu topraklarda yetiştirmiştir. Kürelilerin yetiştirdiği ürünler uzun dönem sadece ülkemiz içine değil yurt dışına dahi satılmış, ihraç edilmiştir.
“HUKUKİ SKANDALDIR”
Asırlar boyu bunlar yaşanırken 31 yıl önce bu verimli toprakların en verimli kısmı fabrika kuracağız gerekçesi ile rızamız olmadan kamulaştırılarak elimizden alınmıştır. O günden bugüne 1000 dönümün üzerindeki en verimli araziye fabrika kurulmadığı gibi arazinin yapısı da bozulmuştur. Yakın tarihte gayri resmi olarak bu arazinin etrafındaki toplam 498 parsel 3000 dönümün üzerindeki arazimizin sanayi sosyal gelişim alanı olarak alınacağını öğrendik. 31 yıldır yapılmayan fabrikalara sosyal alan yaratma gerekçesiyle sahiplerine haber bile verilmeden işlemler yapılması büyük bir etik, hukuki skandaldır.
“KAMU ZARARINA NEDEN OLMUŞTUR”
Bu gibi işlemlerde tek kıstas “Kamu Yararıdır”. Bugüne kadar yapılan tüm işlemler “Kamu Yararına” değil bilakis “Büyük Bir Kamu Zararına” neden olmuştur. En verimli arazilerini kaybeden köy halkı, bu arazinin etrafındaki araziler ile üretime devam etmeye çalışmış, büyük bir üretim ve nüfus kaybı yaşanmıştır. 31 yıl önce 2000 üzerinde olan köy nüfusu şimdi 900 altındadır. Bu uygulamadan etkileneler yalnızca insanlar değildir. Yapısı bozulan arazilerdeki doğal yaşam unsurları, hayvanlar hayatta kalmak için çevredeki arazilere, bağ ve bahçelere geçmişler ve ürünlere zarar vermeye başlamışlardır.
Üretimi asırlardır düstur edinen Küre Köyü, Söğüt’te ilk kurulan fabrikaların da en büyük iştirakçisidir. Söğüt Seramik ve Sörmaş’ın kurucuları arasında en büyük halk payı Küre halkının idi. Bu kapsamda, Söğüt’te ilk kurulan fabrikalar olan Söğüt Seramik ve Sörmaş’ın uzun dönem yönetim kurullarında Küre Köyü’nden temsilci yer almıştır. Küre halkı aynı dönemde Bilyem ve Bilmertaş fabrikalarının da kurucuları arasında yer almıştır.
“KİMSE KÜRE KÖYÜ SANAYİYE KARŞI DİYEMEZ”
Asırlardır hayatın farklı alanlarında üretici olan köyümüz bugüne kadar üretime, istihdama yönelik her konuda büyük fedakarlıklar yapmıştır. Bugün Söğüt OSB içinde üretim yapan tek işletme yine Küreli bir girişimcinindir. Bu nedenle kimse Küre Köyü halkı için sanayiye karşı diyemez. Bilakis bölgede hala üretim yapan fabrikaların bizzat kurucusu bu fedakâr Küre halkıdır.
Bilecik ilinin en büyük sulama göleti Söğüt OSB’nin hemen yanında yer almaktadır. 1000 dönüm üzeri tarım arazisi onlarca yıl köylünün elinden alınarak âtıl bırakılarak büyük bir kamu zararı oluşmuştur. Bu yetmediği gibi şimdi köyün ana tarım ve hayvancılık alanları da elinden alınmaya çalışılmaktadır.
“YETKİLİLERİ DÜŞÜNMEYE DAVET EDİYORUZ”
Bu bölgede tarımı geliştirecek projeler hazırlanıp üretimin katlanacağı yerde tam tersi işlemlere devam edilmektedir. Mevcut üretime dair hiçbir şey içermeyen organize sanayi bölgesi tüm modern dünyada olduğu gibi tarım alanı dışındaki uygun sahalara kaydırılmalı, köyümüzün en verimli tarım alanları üretime geri kazandırılmalıdır. Eğer bu yapılmaz ise TEMA açıklamasında belirtildiği gibi sadece ekonomik değil, geri dönüşü olmayan sosyal ve tarihi kayıplar yaşanacaktır. Bugün yaşayan Osmanoğulları’nın son temsilcileri olarak şuur ve iman sahibi tüm yetkilileri bir kez daha düşünmeye davet ediyoruz.
Sayın milletimiz ve kamuoyuna olan arzımızı Yüce Allah’ın bir emri ile sonlandırıyoruz. Yüce Allah, Nisa 29’da “Ey iman edenler! Karşılıklı alışverişleriniz ve ilişkileriniz aldatmaya dayanmasın ve birbirinizin malını haksız bir şekilde alıp yemeyin/hak gaspı yapmayın ve böyle yaparak kendinizi mahvetmeyin. Çünkü zaten Allah, size karşı sevgisi ve merhameti en çok bol olandır” buyurmaktadır. Bu yüce emrin üzerine hala bu yolda gitmek isteyenler, bu adaletsizlik ve haksızlığın bir parçası olacaktır. Onların elde edecekleri, kazanacakları tek şey nesilleri boyunca kurtulamayacakları ebedi ateş ve azap olacaktır.”
Bu haber toplam 2149 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.