MEVLİD-İ NEBİ VE HZ PEYGAMBER (SAV)
Peygamber Efendimiz (SAV) Allah’ın insanları ebedi aydınlığa eriştirmek için gönderdiği son elçidir. Kendisinden sonra peygamber gelmeyecektir. Hz Adem ile başlayan İslam imanı, diğer peygamberler ile tekamül etti, Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV) ile mükemmelliğe erişti: “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim” (Maide,3). Bu ayet ile insanlığın inanç bakımından erişebileceği son noktaya Peygamber Efendimiz ile ulaştığı anlatılmaktadır. Böylece “Ben (bir tuğlası eksik kalmış mükemmel bir binanın eksikliğini tamamlayan) bir tuğlası mesabesindeyim. Ben peygamberlerin sonuncusuyum.” (Müslim, Fezail,22) buyuran Sevgililer Sevgilisi ile insanlık, Yaratan’ın rahmetine kavuşabilmenin ebedi ve şaşmaz ilahi düsturunu bulmuş oldu. İlahi iradenin kemali onunla tecelli etmiş oldu. Yaratanı yaratılmışla buluşturan gerçek bağ tamamlandı. Kul ile mabudu buluşturacak, yaratana atfedilecek bunun dışında başka bir bağ yoktur ve ebediyete kadar da olmayacaktır. Bundan sonra çıksa bile, insan tabiatı bunu, ilahi bir refleks olarak kabullenemeyecektir, reddedecektir. Zira insan fıtratı ile uyuşan başka bir bağ yoktur.
Peygamber Efendimiz bütün insanlığı kuşatıcı olarak gelmiştir. O ne bir kavmin ne de bir topluluğun peygamberidir. Kıyamete kadar böyledir. Zaten son peygamber olmanın gereği budur.
O, insanlığa Rabbinden rahmet getirmiştir. Kuşatıcı bir rahmeti müjdeleyen, merhamette örneklik eden, Yaratanın rahmetinin, yaratılmışlara tecellisinin hem müsebbibi hem de insan şahsında örneği peygamber. Kendisine inanan herkesi ümmetim diye bağrına basan, Yaratanın rahmet olsun diye yarattığı ve rahmet olsun diye gönderdiği bir peygamber. Yani rahmeti yaşayan ve yaşatan; bize bizden daha çok acıyan, bize bizden daha fazla yanan, bize çok düşkün bir peygamber Hz. Muhammed (SAV): “Andolsun, size içinizden öyle bir Peygamber gelmiştir ki, sizin sıkıntıya uğramanız ona ağır gelir, size çok düşkündür, müminlere karşı şefkat ve merhamet doludur. Buna rağmen yüz çevirirlerse de ki: Allah bana yeter, O’ndan başka tanrı yoktur, ben yalnız O’na güvenip dayanırım; O, büyük arşın sahibidir.” (Tevbe, 128-129). Ne mutlu ki ona ümmet olduk.
Onun bize yandığı kadar, bizim de onun aşkı ile yanmamız gerekmez mi? Getirdiği rahmete layık olmak başka nasıl olur? İşte şimdi yanmanın zamanı; Mevlid-i Nebi Haftası” onun dünyaya gelişlerinin haftası bu gün başlıyor. Biz onun gelişi ile şereflendik. Onun gelişi ile insanlığımızı bulduk. Onun gelişi ile mutlu olduk. Bu hafta bu mutluluğu paylaşma haftası. Bu hafta kucaklaşma haftası. Bu hafta onun getirdiği merhamet etrafında buluşma haftası. Bir ve beraber olma haftası. Bu hafta onun aşkı ile paylaşma haftası. Gönlümüzün kapılarını sevgi ile açalım, Mevlana’da olduğu gibi herkese açalım; Hz. Muhammed Efendimiz tarafından kalbimize ekilen sevgi tomurcuklarından açan gülün kokusunu paylaşalım bu hafta. Her şeye rağmen paylaşalım. Sevgisizlere inat, rahmeti, paylaşmayı unutanlara inat, kalpleri kararanlara inat, bir yudum merhameti çok görenlere inat paylaşalım. İnsanların ızdırabından gamlanmayanlara inat, komşusunun derdini dert edinmeyenlere inat, yoksulları görmezden gelen kendisi tok olanlara inat bu hafta merhameti paylaşalım.
Her yıl elbette bu sevgiyi doyasıya yaşıyor idik. Ancak bu yıl daha farklı bir pencereden bakarak, paylaşmanın, yardımlaşmanın, sevginin, kardeşliğin ve birlikteliğin Peygamber aşkı ile doyuruculuğunu tadarak yaşayalım. Bozüyük olarak, kasabamızla, köyümüzle bütün insanımızla buluşalım. Bu yıl Peygamber aşkına gönlümüzden kopan her şeyimizi paylaşacağız. Bütün kaygılardan uzak, her türlü düşünceden sıyrılıp sadece Peygamber aşkını yaşayacak, her türlü kederi bir kenara bırakarak, Rabbimizin rahmet ve merhametine sarılıp Peygamber sevgisi ile birbirimizle kucaklayacağız. O bizim için Allah Teala’ya ellerini açıp “Ya Rab ümmetimi isterim” yalvarışına karşılık, biz de “Ya Rab, Rasulullah’ı, Rasulullah’ın şefaatini isterim” diyerek yalvaralım. Onun insanlığı kuşatıcı şefkat ve merhametini oracıkta yaşayalım.
2019 yılının Mevlid-i Nebi Haftası teması Diyanet İşleri Başkanlığımızca “Peygamberimiz ve Aile" olarak belirlendi. Bu Mevlid-i Nebi, Peygamber sevgisine dayalı bir aile anlayışı geliştirmemize vesile olsun. Bunun için O’nun ümmeti olduğumuz sevincini gönlümüzce tadmalıyız.
Bu hafta, aile bağlarının törpülendiği, bir çok haricî tesir ile ebeveyn çocuk ilişkilerinin zayıfladığı yada kültürümüzün ve geleneklerimizin aile anlayışından uzaklaştığı günümüzde, aile olma bilincimizi Peygamber sevgisi ikliminde yeniden gözden geçirme fırsatı bulmuş olacağız. Artılarımızla, eksilerimizle aile yapımızı gözden geçireceğiz.
Bu vesile ile Mevlid-i Nebi Haftamız kutlu olsun. Aramızda sevgi bağları bu haftada daha güçlensin.
Bu haber toplam 1707 defa okunmuştur
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.