1. İNÖNÜ SAVAŞI’NDA BİLECİK

UMUT ÖZDEMİR

Değerli Okuyucularım. 

Bilecik ili, çoğumuzun malumu olarak, Taşı mermer, toprağı seramik, yaprağı ipek şehir'' şeklinde tanıtıldığı gibi bu güzide şehir aynı zamanda ''Kuruluş ve Kurtuluş'un beşiği'' olarak da anılmaktadır.

Elbette ki bu şehre verilen ''Kuruluş ve Kurtuluşun beşiği'' sıfatı öylesine verilmiş bir sıfat değildir.

Bu güzide şehrin ''Kuruluşun'' şehri olması, 6 asrı aşkın bir sürede dünyaya hak, adalet ve hoşgörü ile medeniyeti öğreten Osmanlı Cihan İmparatorluğu ile tarihe kaydedilmiştir.

İşte siz değerli okuyucularıma bu haftaki yazımda ise aslında, Bilecik'in ''Kurtuluş Şehri'' olarak anılmasının bir nevi açıklamasını yapacağım. Yani, Kurtuluş mücadelesinin yoğun şekilde geçtiği Bilecik ve ilçelerindeki savaşlardan biri olan 1. İnönü Savaşı'nda Bilecik'in taşıdığı rolü aktarmaya çalışacağım. 

Osmanlı İmparatorluğu'nun tohumlarının atıldığı topraklar olan Bilecik; fethettiği her yere hakkı, adaleti, hoşgörüyü beraberinde götürmüş güzide toprak parçasıdır. Birçok medeniyete ve uygarlığa ev sahipliği yapmış Bilecik'imiz, Kurtuluş Savaşı yıllarında bağımsızlığını ve egemenliğini korumak için genci, yaşlısı demeden canı pahasına yurdunu, namusunu ve toprak bütünlüğünü koruyarak toprağını terketmeyerek direnen insanların var olduğu kutsal topraklardır.

Kurtuluş Savaşı’nda Bilecik, yalnız Türk tarihi açısından değil, dünya tarihi açısından da eşine az rastlanır bir mücadele örneği göstererek Kurtuluş Savaşı’nda önemli katkılar sağlamıştır. Bu güzide şehrin birçok kez işgale uğradığı, yakılıp yıkıldığını değerli okuyucularıma daha önceki yazılarımda paylaşmıştım. Yazıma başlamadan önce atalarımızdan miras kalan bu güzide toprakların haksız şekilde uğradığı işgali, detaylarıyla bilmek ve bunları delilleriyle gelecek kuşaklara aktarmanın önemli olduğunu vurgulamam gerekir. 

Yukarıda değindiğim gibi, 1. İnönü savaşı tümüyle Bilecik topraklarında geçmiştir. 6 Ocak 1921 günü taarruza başlayan Yunanlılar, 8-9 Ocak gecesi Bilecik’i işgal ederek İnönü mevzilerine ulaşmıştı. 9-10 Ocak’ta ummadıkları bir direnişle karşılaşan Yunan birlikleri, 10 Ocak’ta geri çekilmek zorunda kaldılar. 1. İnönü savaşı öncesinde Yunan kuvvetleri Bilecik, Pazarcık ve Bozüyük ile bu bölgelerin çevrelerinde bulunan köylerde yaptıkları yağmalarla halka büyük ölçüde zarar vermişlerdir. 1. İnönü savaşı sırasında yaşanan kayıp büyük ölçüde mal kaybı şeklinde gerçekleşmiştir. 

9 Ocak günü Bilecik üzerinden İnönü mevzilerine sevk edilen Yunan kuvvetleri Bilecik’ten geçerken güzergahlarının üzerinde bulunan ev ve dükkanları yağmalamışlardır. Köylülerin hayvanlarına el koymuşlardır. 1. İnönü savaşı sonrasında bölgeye ulaşan Türk birlikleri özellikle Yeniköy’de, Yunanlıların yaptıkları yağmaların hat safaya ulaştıklarını belirtmişlerdir. Yine Aşağı Köy’de bütün evler yağmalanmış ve köylülerin hayvanlarına el konulmuştur. Aşağı Köy Muhtarı bu yağmalanma sırasında Yunanlılar tarafından şehit edilmiştir. Yunanlıların yağmalama esnasında bazı köylerde ve Bozüyük Tekke mahallesinde tecavüz vakaları da yaşanmıştır. Ayrıca 1. İnönü savaşı sırasında Bilecik, Bozüyük, Pazarcık ve köylerinde yaptığı yağma ve zulümlerde gayrımüslimler düşmana kılavuzluk etmiş ve yağmalara katılmışlardır. Yunanlılar 1. İnönü savaşında yaşadıkları beklenmedik yenilgi karşısında neye uğradıklarını şaşırmışlardır. 

Gazi Mustafa Kemal Atatürk 1. İnönü Zaferi’nin önemini;

‘’Yeni Türkiye Devleti’nin küçük, fakat millî ülkülü genç ordusu, en dar bir hesapla üç kat üstün düşmanı İnönü Meydan Muharebesi’nde mağlup etti. Strateji sanatının en nazik icabatını isabetle uyguladı. İç hatların kullanılmasında harp tarihine parlak bir misal yazdı...’’şeklindeki ifadelerle belirtmiştir. 

Bizlere atalarımızdan miras kalan bu şanlı toprakların birer bekçisi olmaktan gurur duyduğumu ifade ederek, bir diğer yazımda siz değerli okuyucularımla buluşmak dileğiyle Hoşça Kalın...

Kaynakça:

Salahi r. Sonyel, Mustafa Kemal ve Kurtuluş Savaşı, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara, 2007

Prof. Dr. Sarıkoyuncu, Milli Mücadele Söğüt ve Çevresi, Osmangazi Üniversitesi Yayınları, Eskişehir, 1999

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.