Batı türlü oyunlarla, Osmanlı Devletini önce zayıflatmış ardından çöküşe sürüklemiştir. Bir de üstüne üstlük hiç gereği olmadığı halde birinci dünya savaşına girip, mağlup devletler safında yer aldık. Hani klasik bir söz vardır, Almanlar mağlup olunca biz de mağlup olmuş sayıldık.
Evet o günlerde hem koca bir imparatorluğun çöküşünü yaşadık, hem de yeni bir devletin kuruluşunu. Hiç şüphesiz bu aşamalar çok zor oldu. Kuruluşumuzdan bu yana tam bir asır oldu. Yeni kurulmuş bir devlet olarak, yaklaşık bir asırdır kafamızı kaldırıp, ileriye bakamadık. Her kafamızı kaldırdığımızda, batı ve ABD odaklı bir saldırıya ve darbeye maruz kalıyor ve diz çöküyorduk. Yeni kurulan bir ülke olarak çok fazla da çaba gösteremedik zaten. Çünkü batının asıl amacı bizi sadece sindirmek değil, ilk fırsatta bizi Anadolu topraklarından atıp tarih sahnesinden tamamen silmekti.
Bu yüzden sabrettik, 21. yüzyılın başlarına kadar sabrettik. Kuruluş ve sabır döneminden sonra şimdi ise yükseliş dönemine başladık. Yükseliş dönemine başladığımızı gören batı yine boş durmadı. Hatırlarsınız, Amerika’nın Ankara büyükelçisi Riccardione , Türkiyeyi kastederek, “Bir İmparatorluğun çöküşünü hep birlikte izleyeceğiz” demişti. Fakat o çok güvendikleri içimizdeki Amerikancılar yani Fetöcülerle birlikte tezgahladıkları hain darbe girişimi halk ve devlet işbirliğiyle engellenmişti.
Fakat, Türkiye’yi bitirmek için batı kararlıydı, Çünkü güçlü bir Türkiye’nin neler yapabileceğini tarihten dolayı biliyorlardı. Bu seferde son ABD başkanı Bidon, Türkiye’deki dostlarımızla birlikte iktidarı devireceğiz diyordu. Çünkü batıya göre mevcut iktidarı devirmeden Türkiye’nin önünü kesmek mümkün değildi. İçerdeki dostları her kimse! onları da inandırmışlardı bu hikayeye. Fakat biz bu filmi Sultan 2. Abdülhamit döneminde de yaşamış bir millet olarak tarihten tecrübeliydik. O zaman da Abdülhamit devrilirse özgürlükler gelir Osmanlı daha güzel olur yalanlarıyla içerideki kandırdıkları dostlarıyla beraber Abdülhamit’i tahtından indirmişlerdi ve ondan sonrası malum. Fakat gelinen bu aşamada bu yüzyılda bizim milletimiz aynı senaryoları yaşamak istemiyor ve Ülkesine ve Liderine sahip çıkıyor.
Batı artık her şeyin farkında, eğer Türkiye durdurulamaz ise tekrar o ihtişamlı ve güçlü günlerine geri döner, eğer geri dönerse de kendi despotlukları biter. Zaten etrafımıza baktığımızda, bütün ülkelerin, batının ve özellikle ABD’nin çıkarlarına hizmet edecek şekilde dizayn edildiğini görmek zor değil. Eğer bu ülkelerden herhangi birisinin batının çıkarlarına ters düşme ihtimali olur ise hemen kulağı çekilir. Örneğin Mısır’da, Libya’da ve birçok çevre ülkelerde darbe ile Başkanlar değiştirilmiştir. En yakın zamanda da Pakistan’da darbe yapılmaya çalışılmıştır.
Türkiye içinde aynı senaryoyu çok eskiden buyana uygulayıp, istedikleri gibi yönetimler getirmeye çalışmışlar ve çoğu zamanda başarılı olmuşlardır. Ama artık, bu oyunları tutmuyor, tutmayacak. Çünkü Türkiye 1980-1990‘ların Türkiye’si değil. Eskisinden daha kararlı ve güçlü durumdadır. Bu yüzden 2023’ü de atlattıktan sonra daha da güçlü bir şekilde tarih sahnesinde yerimizi ve rolümüzü alıp yolumuza devam edeceğiz.
Selam ve dua ile …