28 ŞUBAT’I UNUTMAMAK...

MUSTAFA KINIKOĞLU

28 Şubat postmodern darbesinin üzerinden 18 yıl geçmiş… Dile kolay… O günlerde doğanlar şimdi delikanlı…

28 Şubat 1997’de ben de yirmili yaşlarıma yaklaşmıştım. Üniversite eğitimim için İstanbul’da yaşıyordum. Okuduğum üniversite ve bölüm teknik bir bölüm olduğu için bizim kampüste öğrencilerin gösteri, yürüyüş, protesto gibi olaylara katılmalarına çok zamanları yoktu. Diğer üniversitelere göre biraz daha uzaktık olaylara...

28 Şubat deyince aklıma başörtülülere reva görülen zulüm, sakallı öğrencilerin girmelerinin yasaklandığı Marmara Üniversitesi’nde sakalı dini bir referans ile bırakmayan öğrencilerin de okula alınmamaları gibi trajikomik hadiseler geliyor. Halbuki yaşananlar çok daha fazlası…

İtiraf etmem gerekir ki o süreci, her ne kadar muhafazakar gözüksek de, etliye sütlüye dokunmadan geçirdik. Üniversitede arkadaşlarımızdan başörtüsü nedeni ile okula alınmayanlar, soruşturma geçirenler ve okuldan uzaklaştırma alanlar oldu. Buna karşın o günlerde bir erkek öğrenci protesto için sınıfa başını bağlayarak girmişti. Hiç değilse böyle bir protesto ile safını belli etmişti, bravo ona…

Başörtülülere karşı yapılan zulmün etkileri çok ağırdır, bunu yaşayanlardan biliyoruz. Bir arkadaşımız kapıdaki güvenlik görevlilerinin yaptığı baş açma kontrolünden dolayı bu olaylardan sonra iki yıl kapısında güvenlik olan alışveriş merkezlerine girememiş… Nasıl bir psikolojide olduğunu tahmin edebiliyor musunuz?

Hatırladığım diğer bir hadise de bir hocamızın tavrı ile ilgili. Derse başörtülü öğrenci aldı diye tepki gören hocamız çok güzel bir yanıtla karşısındaki susturmuştu: “Kıyafet yönetmeliğine göre sadece başörtüsü değil, kot pantolon dahil şunlar şunlar da yasak… Bu yasağa uymamı isterseniz uyarım ama içeride öğrenci kalmaz...”

Kapatılan Kur’an kursları, sekiz yıllık kesintisiz eğitim… (İlgilenenler için Lacivert Dergisi bu ayki sayısında 28 Şubat ile ilgili güzel bir dosya hazırlamış) Yakup Köse’nin hatıralarını okuyana kadar 28 Şubat’da yapılan zulümlerin hep bu minvalde olduğunu düşünüyordum. Bu hatıraları okuduktan sonra ise daha ne zulümler yapılmış diye düşündüm. Hala da yapılıyor, Yakup Köse halen tutuklu…

Yakup Köse’nin macerası 14 yaşında Avrasya Feribotu’nu kaçıran Çeçenler için katıldığı bir protesto sonrası evinde ailesinin gözleri önünde karga tulumba gözaltına alınması ile başlıyor… 14 yaşında bir çocuk terörist muamelesi görerek “merkeze” götürülüyor… Ve tekrar evine dönmesi yıllar sürüyor.

Yaşına rağmen ıslah evi yerine normal bir hapishaneye gönderiliyor. Gözleri önünde onunla beraber tutuklanan kişiler işkencelerden geçiriliyor. Kendisinin bile açıkca anlatmaktan haya ettiği işkencelere şahitlik ediyor. Suçlama daha önce adını bile duymadığı İbda-c örgütüne üyelik, bu örgüt adına terörist faaliyetlerde bulunmak… Delillerden biri su tesisatçısı olan babasının kullandığı su boruları... Polislerin “şunları imzala evine gideceksin” demesi sonrasında “tamam abi” saflığıyla imza atıyor ve mahkeme bu “çocuğa” idam cezası veriyor… Belki hatırlarsınız, Manisa davası o günlerde çok göz önündeydi, sanatçılar Manisalı gençlere destek için mahkemeye gidiyorlar, haberlerde bu gelişmeler paylaşılıyordu. Aynı gün meğerse Köse’nin de mahkemesi varmış, aynı salonda… Ama onlarla kimseler ilgilenmiyordu. Manisa davası beraat ile sonuçlandı ancak Yakup Köse ve arkadaşları hüküm giydi.

Köse cezaevinde büyümüş, şartlar gereği çok çabuk üstelik… İsyan sonrasında bir ağabeyi öldürülmüş, kendisi de yaralanmış… Kendisine kötü davranan polisleri ve gardiyanları okuyunca şimdi bu adamlar ne haldelerdir demeden edemedim. Ne de olsa etme bulma dünyası…

Yakup Köse daha önce salıverilmesine rağmen geçtiğimiz günlerde, cezaevi günlerinde açılan bir diğer davadan dolayı tekrar tutuklandı. Şimdi artık çoluk çocuk sahibi bir yetişkin ama çekisi halen devam ediyor.

Yakup Köse’nin hatıraları bin yıl sürecek denen 28 Şubat’ı hatırlamak için okunması gereken bir kitap. (Bir Çocuğun Gözünden 28 Şubat - Cezaevi Notları, Yakup Köse, Kökler Derneği Yayınları)

twitter.com/mkinikoglu

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.