Filistin Devlet Başkanı Mahmut ABBAS, TBMM'nde konuştu. Zevahire göre geldi ve konuştu deniyor; yoksa bu onun tercihi değil. Nitekim ilk dâvete kulak asmadı. Onu, TBMM'nin manevî şahsiyeti, -mecazî olarak söylüyorum- ensesinden tuttu ve yüce gazi meclisin kürsüsüne getirdi ve bir emrivaki ile konuşturdu.
Sen; milletin yahudi zulmü altında inlerken, ortalıkta görünme... Zulmün son perdesi başlayalı bir yıl oldu... TBMM kürsüsüne bir yıl sonra, düğüne gelmiş gibi takım elbise ile arz-ı endam et... Boynunda kravatını kapatmaktan başka bir işe yaramayan, yeni ütülenmiş de askıya asılmış gibi üzerinde emanet duran o atkı bile yerini yadırgıyor. Üzerinde Türk ve Filistin bayrakları bulunan atkı; milleti açlıktan şehit olurken, yanaklarından sıhhat fışkıran birine ne kadar yakışır bilemem. Ama, bizim milletvekillerimizin boynunda o atkı, daha mânâlıydı. Atkı, lisan-ı hali ile haykırıyor: Burada bir Filistinli masum çocuğun kanlı gömleği olmalıydı.
Zulüm gören bir milletin devlet başkanı, bir büyük devletin meclis kürsüsüne çıkma imkânı ve şerefi kazanıyor, daha doğrusu, altın tepside kendisine sunuluyor. Öyleyken... Dünya çapında bu emsali görülmemiş zulmü, müşahhas ve sembol örneklerle dünyanın gözüne sokamıyor. Halbuki devletlerin başındaki seyisler hariç bütün dünya onu ayakta alkışlamaya, milletvekillerimiz kadar hazır. Şehit çizer Naci Ali'den bir karikatür olsun gösteremiyor. Bir Filistinli şairden feryat bir şiir okuyamıyor. Dünya çapında yahudi zumünü haykıran kahramanlardan bir cümle söyleyemiyor. Yahudinin ne mal olduğunu anlatan bir kitaptan bir ibare okuyamıyor. Sembol olacak bir fotoğraf gösteremiyor. Tarihe not düşemiyor. Dilini yutmuş İslâm dünyası seyislerine ve bütün zalimlere, ilâhî adaleti işaret edemiyor; gözyaşı dökmeyen boş gözlerle bakınıyor. Bir insan kendini bu kadar küçük düşürebilir; kendisinin lüzumsuz olduğunu bu kadar ilân edebilir.
Gazze'ye gidecekmiş... Kudüs'e gidecekmiş... İnşallah gider... Bunu olsun yapsın... Gidebilir mi bilmem ama, Abbas; milletinin, tarihin, müslümanların, insanlığın ve Hakk'ın gözünde ufka doğru giden ve gittikçe kaybolan bir yolcu...