Partiler ilimizde merkezi sistemle milletvekili adayı ve sıralama sistemini benimsedi.
AK Parti 2007 seçimlerinde olduğu gibi “temayül yoklaması” dediği sisteme yine bu seferde aynı yolu seçti. Milletvekilliği devam edenleri ayrı tutuyor, diğer aday adaylarını, partide görevli, parti kanalıyla seçilenlerin önüne sandık koyarak oy kullandırıyor
Geçtiğimiz Cumartesi günü ilimizde 682 kişinin oy kullanma hakkı olmasına rağmen, oy kullanmaya gelen 450 civarında kişi oldu. Neredeyse sandığa gelmesi gerekenlerin 3/1’i gelmemiş. Partinin bu ilgisizliği sorgulaması lazım.
Gerçi temayül yoklamasındaki sıralamaya genel merkez uyacağını söylemiyor. Oy kullanması gerekenlerin 3/1’nin ilgi göstermemesinin sebebi “Ben oy versem de vermesem de genel merkez yine bildiğini yapıyor.” anlayışından mı kaynaklanıyor?
AK Partide ilgisizlik, il başkanlığı seçimlerinde de oldu. Kemal Ünver’in il başkanı olduğu seçimde 625 delegenin 325’i gelip oy kullanmıştı. Yine son il başkanlığı seçiminde Ramazan Kurtulmuş’ un seçildiği seçimde 425 civarında delege oy kullanmıştı. AK Parti delegelerinin ilgisizliğine eğilmesi, buna çare bulmalı.
Temayül yoklamalarına milletvekillerini sokmamasını anlamış değilim. Elbette genel merkezin bir bildiği vardır. Teşkilatların milletvekilli hakkında düşüncelerini de sandık konularak öğrenilmesi gerekir diye düşünüyorum.
Yapıcı tenkitlerin bir gün nazarı itibara alındığını bu temayül yoklamasında gördük. Teşkilatın oy kullandığı sandıklar genel merkezde açılıyordu. Yapılan olumlu tenkitleri gözönüne alan genel merkez yanlışlığa son verdi. Sandıklar illerde açıldı.
Evvelce belirttiğim gibi, ben milletvekili adaylarını partiye üye olanların oylamasıyla belirlenmesi taraftarıyım. Genel merkezin milletvekilleri üzerinde ipoteği, milletvekillerini seçmenden uzaklaştırıyor.
AK Parti’ye millet 2 genel seçimde teveccüh gösterdi. Üçüncü devrede de göstereceği anlaşılıyor. İl kongrelerinde, temayül yoklamalarında görülen ilgisizlik ileride seçmene de yansıyacağı gözönüne alınmalı.
CHP’ de, Genel Başkan Kılıçdaroğlu’ nun konuşmalarını gözönüne aldığımızda Bilecik’ te ön seçim yapılacağı görüşü hakim olmuştu. Parti teşkilatı da genel merkeze teşkilatın sıralamayı yapmasını istedikleri mesajını vermişti. Halen partiye 3 aday adayı, adaylık müracaatı yapmış bulunuyor. 3 aday adayı da basına yaptığı açıklamalarında teşkilat yoklaması istediklerini belirttiler. Genel merkez buna rağmen aday sıralamasını kendisnin belirleme yetkisinde olduğunu açıkladı.
Cumhuriyet Halk Partisi, rahmetli Menderes’in “Odunu milletvekili adayı koysam yine kazanır” dediğini söyleyerek tenkit ederler. Böyle bir şey söylenmiş midir, rivayet midir bilmiyorum.
Şimdi partilerin şu genel merkez yoklamasını benimsemesi nasıl tarif edilir. Delege yoluyla aday seçimi dejenere edildi. “Demokrasilerde çare tükenmez, bir çare bulmak gerekir.
Delege değil de partiye üye olanlar adayları belirlese. Seçimde seçmene tercih etme hakkı tanınsa daha iyi olur diye düşünüyorum.
Partilerin gurup toplantılarında milletvekillerinin konuştukları basında hiç yer almıyor. Parti politikalarını tenkit etseler bir daha gelememe korkusu var. Ama milletin tercihi ile seçilseler milletin sesini gurubunda, Meclis Genel Kurulunda daha güzel dile getirirler.
MHP’ de diğer iki parti gibi adaylarını Genel Merkez kararıyla açıklıyor. Partiler demokrasiyi, her kararı verme yetkisi genel merkezin uhdesinde olursa seviyorlar.
Partiler seçim konusunu demokrasiye uygun değiştirmeli. Barajın %10 olması da mecliste %25’ lere varan vatandaşın temsil edilmemesine sebep oluyor.
Seçimlere 27 partinin girmesi de seçmenin oy kullanması sırasında yanlışlıklara sebep oluyor. Her önüne gelenin dernek kurar gibi parti kurması demokrasi dejenere mi ediliyor diye düşündürüyor.
12 Haziran seçimleri için partilerde aday adaylığı için müracaat eden arkadaşları medeni cesaretlerinden dolayı tebrik ediyorum.
Genel merkezlerin milletin istediği adayları tercih etmesi temennisiyle.
TAŞI GEDİĞİNE
-Baykal’ı, Kılıçdaroğlu’nu ve Tekin’i Savcı Zikeriyya Öz tanık olarak ifadeye çağırmış. Baykal ve Kılıçdaroğlu dokunulmazlık zırhına bürünerek ifadeye gitmek istemiyorlar.
Sağlık Bakanlığı aile hekimi,
Diyanet Başkanlığı aile imamlığına başladı.
Adalet Bakanlığıda aile savcılığı uygulaması başlatsın. Gitmeyenin ayağına gitsin.
TAŞI GEDİĞİNE
-Sağlık Bakanı "Yatalak hastaları evlerinde tedavi edeceğiz" diyor.
Gazetemizde bir müddet evvel "Sağlıkta skandal" haberi yer aldı. Hasta’nın "yanlış ilaç verildi, rahatsızlığım arttı..." şikayeti vardı.
Sayın Bakan ayaktaki hastayı yatalak yapmayın. Şikayetci hastanın bir hatırını soran olsa bari...