2012 “Aile Yılı” olarak ilan edildi. Geçen hafta başında “mutlu aileler, mutlu şehirler” temalı 3. Yerel Yönetimler sempozyumuna katılma imkanı buldum. Biliyorsunuz benim aynı zamanda Ak Parti Kadın Kollarında da görevim bulunuyor. Bu sebeple 81 il’in buluştuğu Ankara’da bende yer aldım. İlk bakışta yapılan bir toplantıydı fakat bizlere aktarılanları görünce aslında amacın Ak Parti Genel Merkezinin teşkilatına, siyasi çalışmalarında, hizmetlerine vizyon katacağı, ufkunu genişletileceği bir deneyim kazandırmak olduğunu anladık. İnşallah edindiğimiz bilgilerle bizde oluşan düşüncelerimizin tasavvurunu hayata geçirirken sempozyumda bizlere empoze edilen bilgileri dikkatle hayata geçirecek çalışmalar başlatmak olacaktır. “Mutlu aileler, mutlu şehirler” temalı sempozyum Sayın Başbakanımız R. Tayyip Erdoğan’ın da iştirak ettiği ve çok önemli konuşmasını ulusal kanallarımızdan da takibini yapmışsınızdır. Konunun daha iyi anlaşılması için yan tarafta haberine de yer vermiş bulunuyoruz.
Sempozyumun detaylarına girecek olursam, AİLE yılında öncelikle belediye başkanlarımız, il genel meclisimiz ve siyasetin her kademesindeki yöneticilerimize ailenin korunması, sağlamlaştırılması, aile içi sorunların azaltılması gibi yeni projeler, bilimsel toplantılar bekleniyor. Bunun yanında konunun önemine binaen kamu kurum ve kuruluşlarımıza, STK’ların da bu sürece destek verecek çalışmalar içine girmesi de “Aile yılına” daha güzel bir boyut kazandıracaktır.
Sempozyumda, toplumumuzun DEĞERLER bütünlüğünün korunduğu bir gelecek kurma ideali vardı. Bu amaçla 81 il bir araya getirildi. “Aile düzeninin bozuk olduğu, aile sıcaklığının hissedilmediği, tadılmadığı toplumda huzurdan, mutluluktan, sağlıklı gelecekten bahsetmenin mümkün olmadığı” bilinciyle bütün dikkatleri AİLE ve DEĞERLERE yöneltildi.
Çünkü “paylaşım, dayanışma, mutluluğun olduğu evlerden, tüm mahalleye, tüm şehre, tüm ülkeye” mutluluğun yayılacağı ideali bulunuyor. Bu yönde “aile yılı” ilan edilmesi önem kazandırıyor. Bu yönde şevkle adımların atılması gurur ve mutluluk verici.
Hayat! Çeşitli tehlikeleriyle “aile” kavramını dağıtmaya yol açmış olabilir. Bunları başında farkedip toplumsal bir sorun olmadan, gelecek nesillere etki etmeden çeşitli girişimlerle hükümetin “tampon” vazifesi üstlenmesi hem asli görevini yerine getiriyor hemde “Sosyal Devlet” kavramını güçlendiriyor.
Aynı zamanda sempozyumda dikkat çekmek istenen diğer nokta, “Aile kavramına verilen değerin ve duyulan saygının yerine; Ailesiz! Anne, babasız bir hayat anlayışı oturtulmak istenmesi”
Globalleşen dünyada, modernizim adı altında kültürümüze yabancı, sağlıksız aşılamaların olduğunu görüyoruz. Bunda en etkin medya yer alıyor. Çığrından çıkmış TV Programları ile bilinç altında aileyi parçalayacak temalar işleniyor. (Nikahsız yaşama, silahlar, savaşlar, parçalanan ailelerin senaryoları ) gibi daha birçok tehditle her akşam karşılaşıyoruz. İnce ince işleniyor, dikkat edelim: “Senin dedelerin, büyüklerin, geçmişin böyleydi. Ey gelecek nesil sende böylesin” bu mesajların verildiği çok net! Bu bilinçle toplumun tamamen DEĞERLER üzerinde durması, her çalışmanın bunları önleyici adımlarla korunması sağlanmalı.
“Kendi anlam kodlarımızın bilgisine sahip olup, onu korumak için uğraşmalıyız.” Modernizm adı altında insanın doğasına ters düşenleri kabul etmek zorunda değiliz. Zaten “insanın doğasına uygun olan şey varlığını sürdürür” bunun aksi tehlike arz eder.
Yine konuşmacı hocamızdan bir tanesi şu sözlerle verdiği mesaj ailedeki bütünlüğün önemine dikkat çekti. “Aynı kapıdan anahtarla girmek, bizi aile yapmaz”
Çocukların anne, baba, abla, abi ile birlikte oyun oynayacağı zamanlar, anlar, paylaşımlar olmalıdır. Bizler aile düzenimizi gözden geçirirken kendimizi bu çerçeveden değerlendirmeliyiz. Bencil isteklerimiz, aşırı müsrif, hoyratça kullandığımız zamanlarla değil!
“Negatifi güçlendirmek yerine, pozitifi artırmak” olmalıdır. Çünkü bunu yapmazsak iyi ahlakın getirilerini sunamazsak, kötü ahlakın sonuçlarını çekmek zorunda kalırız.
Haftaya kaldığım yerden devam etmek istediğindeyim. Bu yazımda son olarak şu sözlerle bitirelim. Mutlu ailelerin varlığı, mutlu şehirlerde kendini yansıtacaktır. Başbakanımızın da dediği gibi “Mutlu, huzurlu, insana dost, güvenli şehirler” ideali taşınıyor. Çünkü Gelecek Nesillerin, çocukların istikbale umutla bakmasını istediği Türkiye Cumhuriyetinin başbakanına sahipler. “Çalışkanlığın, vatanseverliğin, dürüstlüğün ve demokrasinin de kaynağının aile olduğu” bilinciyle hem değerlere hemde hizmete destek veren somut çalışmalara şahit oluyoruz. Toplumumuzun en tabanına inmesini ve dünya çapında imrenilecek bir düzeye gelme arzusu taşınıyor. İlk oturumda konuşmacı olarak katılan Kişisel Gelişim ve NPL uzmanı Dr. Ala Elcircevi’nin son söz olarak bitirdiği konuşmasından alıntı yaparak bitirelim. “Gelecek nesillere değerlere dayalı insanlar yetiştireceğiniz için ALLAH SİZİ KORUSUN”