“28 Şubat kararları bin yıl sürecek” denen bir dönem yaşamıştı Türkiye. O dönemin İçişleri Bakanı Meral Akşener, Adalet Bakanıysa Şevket Kazan idi.
Zamanın kudretli paşası Meral Akşener için “Gelirsem o kadını bakanlığın önünde kazığa oturturum” dediği iddia edilmişti ve basında haber olarak yer almıştı.
Aynı dönemde bütün hâkim ve savcıları paşalar Genel Kurmaya çağırarak brifing verdiler. Refah Parti’den Adalet Bakanı Şevket Kazan “Hiçbir hâkim ve savcı Genel Kurmaydaki toplantıya katılmasın. Kim katılırsa haklarında soruşturma açarım” demişti. Sayıları çok az hâkim ve savcı katılmadı, katılanların çoğunluğu karşısında hiçbir işlem yapılmadı.
Devir döndü 2010’da yapılan referandumda anayasada değişiklik gerçekleştirildi. 28 Şubatçılar hakkında davalar açıldı. O devirde mağduriyet yaşayanlar müdahil olmak istediler. Zamanın İçişleri Bakanı Meral Akşener, kendisini Bakanlığın önünde kazığa oturtmak isteyenler hakkında davacı olmadı. Yine o dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan’da hâkim ve savcıları Genel Kurmaya toplayarak bakanlığı hiçe sayanlar hakkında mahkemelerde müdahillik talebinde bulunmadı.
Benim olduğu gibi kamuoyunun büyük bir kısmı her ikisinin de bu davranışlarını doğru bulmadı.
Şimdi aynı Meral Akşener kurtarıcı rolüyle parti kurmaya kalktı. Kendisine hakaret içeren ifadelerde bulunan Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Bakanını küçük düşürücü açıklamalar yapanlar hakkında eline fırsat geçtiğinde hesap sormaktan kaçan bu bayan yedi düvele karşı devleti nasıl savunacak.
Milliyetçi Hareket Partisinin yan kuruluşu gibi alt yapısını oluşturan ülkü ocaklarında erişen 1980 ihtilalinden önceki ülkücü kadrolarının Akşener sevdalıları olduklarını görüyorum.
Bu bayan 61 yaşında hangi gün ülkücülük yolunda çalıştığını gördünüz.
Allah bu arkadaşlara idrak kapılarını açmak nasip etsin.