Anafor, bir cümlenin veya metnin içinde daha önce bahsedilen bir kelimenin veya ifadenin yerine kullanılması… Anafor, bir metinde veya konuşmada daha önce bahsedilen bir kelimenin veya ifadenin tekrar kullanılması demek… Anafor, yazılı ve sözlü iletişimde hem akıcılığı artırır hem bir metni veya konuşmayı daha anlaşılır kılar… Anafor, bağlam içinde tanınabilir ve anlam açısından doğru olmalı… Anafor, iletişimde önemli… Anafor, yazı ya da sözün akıcılığını artırır; aynı kelimeleri veya ifadeleri tekrar etmek yerine önceki ifadeleri referans almamızı sağlar… Anafor, anlamı netleştirir, okuyucuların veya dinleyicilerin metni veya konuşmayı daha iyi anlamalarına yardımcı olur… Anafor, uzun metinlerde veya karmaşık konuşmalarda önemli… Anafor, bağlamı güçlendirir; bir metindeki veya konuşmadaki bağlamı güçlendirir ve metindeki ilişkileri daha belirgin hâle getirir… Anafor, dilin anlamını ve iletişimdeki rolünü derinlemesine etkileyen önemli bir dilbilgisi öğesi… Doğru ve etkili bir iletişim için anaforları doğru bir şekilde kullanmamız mühim…
Metafor (mecaz), bir kelimenin veya ifadenin gerçek anlamından farklı bir bağlama yerleştirilerek yeni bir anlam kazanması demek… Metafor, iki farklı kavram arasında anlamsal bir benzerlik kurar ve bu sayede bir kavramın daha iyi anlaşılması veya duygusal bir etki oluşmasını sağlar… Metafor misâlleri… Gökyüzü bir tuvaldir… O, bir aslan gibi cesurdur… Metaforun işlevi, dilin anlam dünyasını zenginleştirmek ve iletişimi daha etkili hâle getirmek… Metafor, duygusal bir bağ kurmaya ve okuyucu veya dinleyici üzerinde daha güçlü bir etki bırakmaya yardımcı olabilir. Yazı ya da sözde geçen ‘kalbi kırık’ metaforu, insanların duygusal durumunu anlatmak için yaygın bir şekilde kullanılmakta… Karmaşık kavramları daha anlaşılır hâle getirmek ve soyut kavramları somutlaştırarak kolayca anlaşılmasını sağlamak için metafora ihtiyaç duyulmakta… Metafor, metni veya konuşmayı daha ilgi çekici hâle getirebilir; okuyucunun veya dinleyicinin dikkatini çekerek iletişimin daha etkili olmasına nedendir… Metafor; dilin, kültürün yansımasıdır... Farklı kültürlerde, aynı kavramlar, farklı metaforlarla ifade edebilir… Bir dildeki metaforun anlamını tam olarak anlamak için o dilin kültürel bağlamını göz önünde bulundurmak gerekir… Metafor, dilin anlam dünyasını genişleten ve iletişimi daha zengin ve etkili hâle getiren güçlü bir dilbilgisi öğesidir… Metafor; yazı, konuşma, şiir ve sanat gibi birçok alanda yaygın bir şekilde kullanılmakta… Metafor; dilin gücünü ve esnekliğini vurgulamada, insanların düşüncelerini daha derinlemesine ifade etmelerinde çok önemli…
Polemik (söz dalaşı, dalaşma, kalem kavgası); fikirlerin karşı karşıya geldiği tartışma sanatı… Polemik, fikirlerin ve görüşlerin çatıştığı, tutkulu ve keskin bir şekilde ifade edildiği bir tartışma türü… Polemikte, tartışma tarafları genellikle birbirlerini eleştirel bir dil kullanarak eleştirir ve kendi görüşlerini savunur… Polemikte, karşı tarafın fikirlerini zayıf veya yanlış gösterme çabası olur; taraflar, kendi fikirlerini güçlü bir şekilde savunur… Eleştiriler sıklıkla kişisel hâle gelebilir ve karşı tarafın karakterini sorgulayıcı ifadeler içerebilir… Polemik, çoğu zaman karşı tarafı zayıf düşürmek veya utandırmak amaçlıdır… Medya, siyaset ve halk düşünce platformlarında polemik sıkça görülür… Seviyeli fikir alışverişi yerine, polemiğin kullanılması veya kötü niyetli bir şekilde kullanılması, toplumsal gerilimlere ve kutuplaşmaya yol açabilir… Polemik, etik sorunlar doğurabilir… Taraflar arasında kişisel saldırılar ve hakaretler içeren polemikler, düşünce dünyasında olumsuz bir izlenim oluşturabilir; toplumsal zararlara yol açabilir… Polemik yapılırken, düşünce temel alınamaz ve saygılı bir dil kullanılmaz… Polemik yapmak, daha ziyade demagogların (lafebelerinin, lafazanların, dilli düdüklerin, çokbilmişlerin) sığındığı söylem biçimi…
Anafor, metafor, polemik… Konuşmada ve yazmada anafor ve metafor yararlı; polemik ise son derece zararlı… “Polemik zekâların savaşıymış. Zekâlar birbiriyle savaşmaz. Kinlerin, peşin hükümlerin, gizli çıkarların savaşı, polemik. Eski bir inancı yok etmek isteyen yeni bir düşüncenin savaşı.” (Cemil Meriç)… Polemik, olgun insanın üslubu olamaz… “Polemik yüzünden çoğumuzun gözünü perdeler bürümüş, artık insanlar arasında değil bir gölgeler dünyasında yaşıyoruz.” (Albert Camus)… Edebî tartışma / polemik yazıları, edebiyatımızda Tanzimat döneminde dergi ve gazete sayfalarında yer almaya başlamış… Misâl: Osmanlı Klasik Edebiyatının kurallarını belirleyen ‘Belagat’ kitaplarının yerini 19. yüzyıldan itibaren batı estetik anlayışına uygun eserler yer almaya başlamış… Recaizade Mahmut Ekrem’in ‘Talîm-i Edebiyat’ adlı eseri yayımlanmış… Elhâc İbrahim Efendi, Tercemân-ı Hakikat’te ‘İmar ve Tashih’ başlıklı bir eleştiri yazısıyla buna cevap vermiş… Recaizade’nin mukabil cevap yazısı aynı gazetede ‘Tekrar ve Tavzîh’ başlığıyla yayımlanmış… ‘İstiare’ gibi teknik bir konuda yapılmış bir eleştiriden kaynaklanmış polemik… İbrahim Efendi’nin ikinci eleştirisi ‘Mülâhazât’ ve Recaizade’nin buna cevabı ‘Müdâfaât’ ile devam etmiş polemik… Abdurrahman Süreyya ‘Tebrik’, Ahmet Mithat Efendi, ‘Talîm-i Edebiyât ve Muâhezât’ yazılarıyla Recaizade’nin lehine polemiğe dâhil olmuşlar… Recaizade, ‘Arz-ı Nedâmet ve Beyân-ı Ma’zeret’ başlıklı yazılarla polemiği sürdürmüş… Eleştirileri cevaplayıp, polemiğe devam etmeyeceğini açıklamasına rağmen İbrahim Efendi ‘Arz-ı Nedâmet’e Cevap’ yazısıyla polemiği devam ettirmiş; sonrasında Abdülhak Hâmit, Sait Bey, Şemsettin Sami polemiğe katılmışlar… Aslında sürdürülen polemik, ‘eski-yeni’ taraftarı olmaktan ibaret olup, ‘Divan şiiri-Batılı şiir’ karşıtlığından kaynaklanmış… Polemiği yapan, kim olursa olsun, doğru olmayan bir kulvarda iletişimin katledilmesine sebep bir durum…
Polemik yapıldığında, karşıt düşüncede olanlara saldırılarak aşağılama diliyle cevap verilir; çokbilmişlere meydan boş bırakılır ve üslup dibe vurur… Polemiğin formatı bu… Neden, ne zaman ve kim polemik yapma ihtiyacını hisseder? Uygar davranarak farklı düşüncelerimizi, birbirimizi üzmeden aktarabilsek keşki… İlla polemik mi yapılmalı? Dil becerilerimizi (dinlemeyi, konuşmayı, okumayı ve yazmayı) doğru ve etkin kullanabilmek; etik/ahlâkî değerlerle donanımlı olmaya bağlı… Mârifet, ağzı laf yapan olmak değil; anlamak için dinlemektir; kırmak için değil, ihya etmek için konuşmaktır; ukala olmak için değil, aydınlanmak için okumaktır; yanıltmak için değil, gerçeği ve doğru olan bilgiyi referansla paylaşmak için yazmaktır… Polemik yapan, nefret dilini kullanandır… Polemik yapan, gerçek de olsa gerçeğin anlaşılmasına ve kabul edilmesine engel olandır… Polemik yapan, akıl ve kalp arasına duvar örendir… Polemik yapan, toplumcu anlayışın yaygınlaşmasına tek engel olandır… Polemik yapan, sahip olduğu artı değerleri de değersiz kılandır…
Polemiğin panzehri, sevgi dilinin, gönül dilinin akıl diliyle birlikte kullanılması… Polemiğin terk edilebilmesi, konuşmamıza ve yazımıza sevgi ve hoşgörü katarak olur… “Gel, gel, ne olursan ol yine gel. İster kâfir, ister Mecusi, ister puta tapan ol yine gel. Bizim dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir. Yüz kere tövbeni bozmuş olsan da yine gel.” (Hz. Mevlana)… Selam, sevgi ve saygılarımla.