Gazeteye telefon gelir....
Akşam iftar programımız var buyurun gelin...
Hemen akşamki iftar programına kimin gideceği gazetede ufak bir toplantı ile belirlenir...
Akşam olur, iftar vakti yaklaşır...
İftara katılacak muhabir programın yapılacağı yere gider...
Bir güzel karşılanır, yeri gösterilir veya kendisi uygun bir yer bulur çantasını bırakır....
Muhabir daha sonra iftar programına katılan davetlilerin bulunduğu masalardan bir-iki poz alır...
Bu arada protokol gelir, alanda bir hareketlilik başlar, protokol alandaki en güzide yere oturtulur...
"Aman protokole mahçup olmayalım" anlayışıyla protokol mensuplarının iftarlık menüleri eksiksiz şekilde tamamlanır... Görevliler masa etrafında dört döner...
İftarımıza buyurun gelin dedikleri davetliler ise bu arada unutulur... Davetlilerin uyarılarıyla hemen onların da gecikmeli de olsa çorbaları gelir...
Tabi görevli muhabir ise çorba gelse de iftarımızı yapsak diye bu arada beklerken suyunu alır orucunu açar...Onun çorbası da gecikmeli olarak gelir... Çorbasını tam kaşıklarken dua edilir... Eller semaya açılmışken gazeteye güzel bir fotoğraf götürmek için muhabir kalkar fotoğraf çeker...
Bu arada protokol tatlısını yer, davetliler yemeğini, gazetedeki muhabirler ve protokol üyelerinin şoförleri ise çorbalarını yeni bitirir...
Muhabir, yemek gelse de yesek diye beklerken program akışındaki konuşmalar, plaket takdimi gibi tören akışı gerçekleşir... Görevi gereği yine kalkar muhabir, alır fotoğraf makinasını, not kağıdını işini yapar...
Klasik program akışının ardından protokol çayını içer ve alandan ayrılır. Şoförler ve muhabirler ise daha önlerine yeni konmuş yemeklerini yarıda bırakıp protokolü takip etmek için peşlerine takılırlar...
Bunları neden anlatıyorsun diyenler olabilir....
Merak etmeyin anlayan anlamıştır. Hoşçakalın...