Meclisinden sonra senatosu da, kabul etti… Bundan sonra Fransa´da “Türkler, Ermeniler´e kıyım yapmadı” demek suç… Sahasında otorite bir tarihçi bile, “Belgelere dayanarak söylüyorum; 1915´te Türkler, Ermeniler´e kıyım yapmadı” dese, cezalandırılacak. İftira serbest, hakikati ifade suç… Kanaat belirtmek bile suç…
Fransa parlamentosu, yetkisi dışında, hakkı olmadığı halde ve haddini aşarak çıkardığı kanunla, ülkesini ve insanını, gülünç duruma düşürdü… Daha doğrusu hırslı bir adam, ülkesini, insanını ve parlamentosunu gülünç duruma düşürdü. Diyelim ki 1915´te bir kıyım oldu… O takdirde bile, değil böyle bir kanun çıkarmak, teşebbüsü bile abes ve gülünç... Yetkisi olmadığı halde taraflardan birinin ağzına bant, diğerine bütün ifade imkânları… Fransa´nın şahsında Avrupa´dan bir hakikate kıyım örneği daha...
Bırakın dünyayı, Fransa´da bile hoş görülmedi. Bir ankette Fransızlar´ın yüzde yetmişe yakını, “Fransa yanlış yaptı” dedi. Dilinde “literatür” kavramı olan millet; yani hakikatlerin ancak fikir yoluyla sağlanacak ittifakla kamu değeri olabileceğini bilen millet; tarihi kanun zoruyla değerlendirme abesini anladı. Kanun görüşülürken mecliste ve senatoda katılım bunun için azdı. Fransa eski Başbakanı (Dominik Vilebin) bunu açıkça ifade etti: “Bu yasa bence aptalca. Fransa´nın böyle bir yasa yapma yetkisi yok. Bu konu tarihçilerin işi, siyasîlerin değil. Fransa parlamentosunun tarihçilerin işini yapması doğru değil.” ABD Dışişleri Bakanı (Kılıngtın) bile, ihtiyatlı konuşmak mahkûmiyetine rağmen, gerçekleri söylemeden edemedi: “Bizim en büyük güçlerimizden biri, ifadeleri suç kapsamına sokmamamız. … ne kadar yüksek derecede hassasiyetleri temsil ederse etsin, tarihî konuları çözmek için hükümet gücünü kullanmaya çalışmak, bana göre çok tehlikeli bir kapıyı açar”
Daha önce de ifade ettiğimiz gibi, böyle bir garabet, böyle bir saçmalık, kendi kamuoyuna rağmen bir avuç Ermeni oyu için göze alınamaz. İddianın mantığına aykırı… Kaybın, kazançtan daha çok olacağını gayretkeş bilmese bile, danışmanları ona söylemiştir. Bize öyle geliyor ki; dedesi İspanya zulmünden kaçıp bize sığınan yahudilerden olan Sarkozi, bir büyük mekanizmanın küçük bir dişlisi… Türkiye´yi itibarsızlaştırma politikasının figürü…
Böyle şeyler için kanun çıkarılmaz diye benzer kanunu parlamentosunda görüşmeyi bile reddeden İsrail… Amerika´daki lobisi vasıtasıyla benzer tasarıda bizi destekliyor görünen İsrail… Amerika´daki ve Fransa´daki Yahudi parlamenterler vasıtasıyla bizden yana görünen İsrail… Görünürde bizimle arasını düzeltmeye, bize şirin görünmeye çalışırken el altından, medya, baskı, yönlendirme, tehdit, şantaj ve Mossat vasıtasıyla dünyada pek çok devlet içinde bu neviden bir hareketi uzun vadeli olarak organize ediyor. Çünkü hırslı teorisyenlerin emeli büyük İsrail´e en büyük engel, biz farkında olsak da olmasak da, Türk milleti… Kimin umurunda Ermeniler… Sadece kullanılıyorlar… Komplo teorisi mi?.. PKK´yı, İsrail´in desteklediği söylendiğinde komplo teorisi diye alay edenler, bugün İsrail´in uzaktan kumandasının açığa çıktığını görüyor olmalılar. Sattığı insansız gözetleme uçaklarında, tanklarda neler yaptığını görmedik mi? Nerelere nasıl sızdığı, görülmeyecek gibi mi? Aselsan´da intihar ettiği söylenen mühendislerin cinayete kurban gittikleri söylendiği zaman da komplo teorisi denmişti.
Bir küçük devlet, emsalsiz hırsından aldığı enerjiyle; bir ülkeyi, bir milleti ve cumhurbaşkanını küçük düşürebiliyor. Biz komplo teorisiydi değildi diye tartışırken İsrail; dünyayı 2015´e, söz konusu olayın 100. yılına hazırlıyor. Kendisi gizlenip başka düşmanlar sürüyor önümüze…
Sırplar, “Türkler havlar ama ısırmaz” dermiş. Hırslı teorisyenlerin gülünç oyununa gelenlerin abesini, küçümseyici bir tavırla, dünya kamuoyuna göstermeli… Hukukmuş, bilmem nereye müracaatmış beklemeden… Müeyyideleri harfiyen uygulamalı. Haklı, güçlü, kararlı ve azimli olduğunuzu dost düşman görmeli. Olanlar, dış politika manevraları değil… Dış politika maskeli savaş… Fransa bu savaşın bir cephesi…