İttifak devletleri generalleri toplantıda... Orada bulunmayan bir Alman generalinin hatalarını, bir başka devletin generali söyleyecek oluyor… Almanlar´dan biri ayağa kalkıyor, yanına gidiyor ve tokatı patlatıyor. Ne yapıyorsun, biz müttefik değil miyiz, diyorlar. Alman generali, “Müttefikiz ama Alman subayını tenkit sana düşmez. Haddi bildirilecekse, bunu Almanya yapar” diyor.
Beklenmez ama meselâ diyorum… Rusya´ya giden ve bakan gibi karşılanan Demirtaş; böyle bir basiretin binde birini gösterseydi... Deseydi ki Rus dışişleri bakanına, “siz de hava sahamızı ihlâl etmemeliydiniz”… Bu kadarcık... “Ne işiniz var Suriye´de, sınırınız bile yok, üstelik müslümanları vuruyorsunuz?” deseydi demiyorum… “Pilotunuz, ikazlara aldırmamış, vurulmayı hak etmiş” desin demiyorum… Bırakın diklenmeyi, dik dursun bile demiyorum. Dik duracak olan; ülkesine psikolojik savaş açan bir devlete, tarih boyunca hep savaştığımız Rusya´ya gitmez… Hem de fellik fellik yandaş, “yoldaş” aradığı şu zamanda... Düşman, dik duracak birine bakan muamelesi yapmaz. “Moskof”u memnun eden sözleri söylemeseydi bile demiyorum... Hepsini söylesin… Sadece… Şöyle alt perdeden diyorum… Yavaşça, kekeleyerek… “Canım siz de hava sahamızı ihlâl etmemeliydiniz” diye mırıldanıverseydi. Eminim Türk Kürt herkesi bu kadarcık bir şahsiyet emaresi bile hoşnut ederdi… Eh bunu söyledi ya… Diğer hatalarını görmezden gelelim, denirdi…
Ruslar´la yapılan savaşlarda şehit olmuş Kürtler´in çocukları ve torunlarının oyları ile milletvekili olan, bu sayede dünyanın parasını alan, dokunulmazlık zırhına bürünen, dünyada istediği yere istediği zaman birinci sınıf olarak giden, istediği yerde istediği gibi konuşan, askere polise çıkışan ve hakarete yeltenen bir kimse; kendisine bu nimetleri kazandıran devletin düşmanının yanında olmamalıydı… Hiç değilse böyle bir günde Rusya´nın taştan yardakçı aradığı bir günde, düşmanı ziyarete gitmemeliydi… Parmağım gözüne der gibi, böyle bir zamanda, inadına gidiyor.
Başbakan Davudoğlu, partilerle anayasa hakkında görüşmeler yapacak. Görüşme zamanları ayarlandı. Demirtaş´ı, son tavır ve sözlerinden dolayı listeden çıkardı. Çok yerinde… Köpeksiz köyde değneksiz gezmek misali, ihanet çetesine yardak çıkıyorlar ve yardım ediyorlar, onlara kahraman muamelesi ediyorlar, yataklık yapıyorlar, emniyet kuvvetlerine işgalci tavrı takınıyorlar, yurt dışına gidip devleti şikâyet ediyorlar, memleketi işgal edilen mücadeleci kahraman havalarına giriyorlar. Devletin kanunî partisi gibi hareket etmiyorlar. Başbakan bu tavrı ile kamuoyunun sözcüsü oldu.
“Biz olsaydık, uçağınızı düşürmezdik” deyip, düşmanın yanında yer alıyor… Askerlerimizin, polislerimizin ve halkın şehit edilmesine yüreği yanmıyor, uğursuz gök gözlerini ülkemize ve Ortadoğu´ya dikmiş “Moskof”un yanında yer alıyor. Böylelerini, “yediği kaba…” diye başlayan atasözümüz çok güzel tarif ediyor.