BAĞCILIKTA YENİ YAKLAŞIMLAR-I
Merhaba bu hafta sizlelerle daha önce yazdığım yazılarıda kapsayan fakat bazı konularda sizlere yeni fikirler verecek olan birşeyler paylaşmak istiyorum.
Son kırk yıllık sürede tüm tarım sektöründe olduğu gibi bağcılıkta da önemli gelişmeler olmuştur. 1970'li yıllarda bir bağcıya dekardan 1500-2000 kg üzüm elde edebileceğini söyleseydiniz herhalde en iyi ihtimalle size güler geçerdi. Ama bu rakamlar artık hayal olmaktan çıktı. Üretimde seçilmiş materyaller kullanılmaya başlandı, modern üretim teknikleri uygulamaları ve bitki koruma alanında meydana gelen gelişmeler sonucunda artık dekardan 4000 kg (4 ton) a kadar üzüm elde etmek mümkün hale geldi.
Başlangıçta uygun destek ve terbiye sistemlerinin kullanımı bunun önünü açtı. Önceleri birim alana daha fazla fidan dikilirken destek ve terbiye sistemlerindeki gelişmelerle dikilen fidan sayısı önemli düzeyde düştü. Buna rağmen verim azalmanın yerine önemli düzeyde arttı. Bir örnek verecek olursak yoğun olara bağcılık yapılan yerlerden birisi olan Ege Bölgesinde 1970'li yıllarda yaklaşık 850.000 dekar bağ alanından 120.000 ton civarında çekirdeksiz kuru üzüm elde edilirken bu gün aynı alandan elde edilen kuru üzüm miktarı bazı yıllarda 300.000 hatta 330.000 tona ulaştı.
Gübreleme uygulamalarında toprak ve yaprak analiz sonuçları dikkate alınarak en ideal verime ulaşmak temel amaç haline geldi. Bu yolla hem yüksek ve kaliteli ürün elde edilirken hem de toprak kalitesi korunmaya başladı. Toprakların çoraklaşmaması için gereğinden fazla gübre kullanmamak gerektiği artık tüm tarım sektörü tarafından biliniyor. Yüksek verimin yanında bu verimin devamlılığının da çok önemli olduğu artık herkes tarafından kavranmış durumda.
Sulamanın önemi artık üretici tarafından çok daha iyi biliniyor. Vahşi sulama sistemlerinin yerini daha az su miktarının kullanıldığı sulama yöntemleri aldı. Yeterince ve zamanında sulamanın yüksek verimin anahtarı. Daha çok sulama anlayışının yerini asmanın istediği zaman ve miktarda su verilmesi aldı. Üreticiler uygun su kaynaklarına ulaşabildiği sürece damla sulama yöntemini tercih ediyor. Hatta bazı bölgelerde toprak altı sulamam sistemleri kullanılmaya başlandı. Tüm bunların sonucu olarak hem verim ve kalite arttı ve hem de en önemli kaynak olan su daha az tüketilmeye başlandı. Birim alanda su tüketimi artmak yerine önemli düzeyde azaldı. Gereksiz sulama yapılmadığı için yabancı otların yoğunluğu da ilerleyen yıllarda önemli düzeyde azalma gösterecektir.
Yapılan çalışmalar ile hiç sulama yapmadan yüksek verim elde etmek artık mümkün, öyle ki yaz aylarında sıcaklığın gölgede 45 dereceyi bulduğu yerlerde bile hiç sulama yapmadan sulama yapılana göre sadece %10 luk bir verim düşüşü ile üretim yapılabiliyor. Kalitenin de oldukça yüksek olduğunu söylemeden edemeyeceğim. Yani "iyi de sen sulamalı üretimden bahsediyorsun" artık bir mazeret olmaktan çıktı. Küresel ısınmayla birlikte sulamasız üretim daha da önem kazanmaya başladı.
Hastalıklar ve zararlılarla mücadelenin yüksek verim almanın en temel gereklerinden birisi olduğu artık çok daha iyi biliniyor. Diğer yandan kalıntı sorunu tüm üreticilerimiz farkına vardığı bir sorun haline geldi. Bu nedenle çok kimyasal kullanmak yerine etkili ve zamanında uygulama yapılması ön plana çıkmaya başladı. Geriye dönük olarak takip sisteminin geliştirilmesi ile birlikte üretici yapmış olduğu tüm uygulamaları kayıt altına alıyor. İyi tarım uygulamaları ve organik tarım uygulamalarının yanında kontrollü entegre tarım uygulamaları başlatıldı. Bu sayede üreticinin bir yılda yapmış olduğu tüm uygulamalara artık kolaylıkla ulaşılabiliyor.
Neyse, bağcılıkta yeni yaklaşımlar konumuza önümüzdeki hafta kaldığımız yerden devam etmek üzere şimdilik hoşçakalın.
Ürününüz bol ve bereketli olsun.