BARINAK, SIĞINAK…

MUZAFFER ÇEVEN

Barınak, sığınak… Barınak, sığınak; insan hayatının sürdürülebilirliği ve güvenliği açısından son derece önemli… Barınak olmadan, temel ihtiyaçlarımızı karşılayabileceğimiz mekân olmadan, yaşamak çok zor… Barınaksız sokaklarda geçirilen bir ömür… Sığınak, farklı… Sığınak, acil durumlarda koruma sağlamak amacıyla kullanılan yapı… Barınak, insanların barınma ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla inşa edilmiş yapı… Barınak; ev, apartman, köy evi, geçici yapı (çadır, kulübe)… Sığınak, barınak gibi tarih boyunca farklı şekillerde kullanılmış… Orta çağdaki sığınak; kale ve sur… 20. yüzyılda, özellikle 2. Dünya Savaşı sırasında, hava saldırılarından korunmak için büyük sığınaklar inşa edilmiş… Soğuk savaş döneminde nükleer sığınaklar yapılmış… Günümüzde, doğal afetlerden korunmak amacıyla, yer altı sığınakları vb. sığınaklar yapılmış…

Barınak, sığınak… Barınmak, sığınmak… Barınmak, doğa etkilerinden korunmak için kapalı bir yere sığınmak… Barınmak, yerleşmek, yaşamak için uygun şartlar bularak oturmak… Barınmak, bir yerde yatarak geceyi geçirmek… Barınmak, bir yerde etkili olmak, gelişecek ortamı bulmak… Barınmak, çevresiyle uyumlu, dirlik içinde yaşamak… Sığınmak, tehlikelerden kaçarak güvenilir bir yere çekilmek… Sığınmak, korunmak amacıyla bir yere veya birine başvurmak, başkalarının yardım ve korunmasına ihtiyaç duymak… Farkı fark edebilmek, mihenk taşında hem barınak hem sığınak, düşünen, zikreden ve şükreden insan için… Sığınmak mâkul, sığıntı olmak uygun olan hâl değil… Barınak, yüreğin huzur bulduğu yer… Sığınak, fırtınadan korunmak için bir yer değil, içindeki fırtınaları dindiren bir huzur… Bir barınağa sahip olmak, dünyadaki en büyük zenginlik… Sığınak, sadece fiziksel bir yer değil, aynı zamanda ruhun güvende olduğu bir alan… Barınak, sevgi ve güvenle inşa edilen bir kale… Sığınak, hayatın zor anlarında sığındığımız liman… Barınak arayan ruh, huzuru kendi içinde bulmalı… Sığınak, yalnızca duvarlar değil, aynı zamanda sevgi ve anlayışla örülen bir yuva… Barınak, karanlık gecelerde parlayan bir ışık… Sığınak, dış dünyanın sertliğinden koruyan bir kalkan…

‘Barınak, sığınak’, sanatta da önemli bir tema olmuş, ötekileştirme göstergesi olarak kullanılmış… Bazı makaleler ve çalışmalar: Nil Yalter’in ‘Topak Ev’, Ayşe Erkmen’in ‘Evde/-miş’, Hale Tenger’in ‘Dışarı Çıkmadık, Çünkü Hep Dışardaydık / İçeri Girmedik, Çünkü Hep İçerdeydik’ ve ‘Sandık Odası’, Mario Merz’in ‘Giap’ın Igloo’su’, Mehwish Iqbal’in ‘Home Away From Home (Evden Uzaktaki Ev)’, Miriam Shapiro ve Judy Chicago’nun birlikte yaptığı ‘Womenhouse (Kadınlar Evi)’ adlı çalışmaları… ‘Savunma ve Sığınma Yapılarında KBRN (kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer) Tehditlerine Karşı Betonların Zırhlanması’… ‘Kendi Ellerimizle Bir Sığınak İnşa Etmek’… Barınak konulu kitaplar… ‘Soframız Nur Hanemiz Mamur, Osmanlı Maddî Kültüründe Yemek ve Barınak’… ‘Barınak İnşası - Hayatta Kalma Becerileri El Kitabı’… ‘Papuduk ile Barınak Sakinleri’ adlı, Papuduk’un yaşlı bir köpekle beraber hayvan barınağına gitmesinin anlatıldığı çocuk kitabı…

Mesele, barınma ise eğer, her uygun yer barınak olabilir… Mesele barınmadan öte, şatafat içinde bir yerde yaşamak ise, ihtiyacımıza ne saraylar yeter ne dünyalar yeterli olabilir… Dünyalar bizim olsa, başka dünyalarda olur gözümüz… Barınak ne midir bize? Bir nutfe iken belli bir süre için sığındığımız ilk yer, ana rahmi… Ruhumuzun büründüğü et ve kemik… Doğduktan sonra giydiğimiz her ne ise o… Bindiğimiz taşıt, at, eşek, araba… İçinde uyuduğumuz, yediğimiz, içtiğimiz, çalıştığımız, dinlendiğimiz dört duvar arası yer… Bizi kuşatan hava, su, toprak… En önemlisi, içimizi dolduran huzur… Barınak dediğimiz… “Bana kefendir yatak, sana tabuttur havuz… Sen kıvrıl, ben gideyim, Son Peygamber Kılavuz!” (Necip Fazıl Kısakürek)… Barınakta ve sığınakta eşyanın ve mekânın yanlış kullanımı, doğal kaynakların heder olmasına ve çevresel sorunlara neden… Eşya ve mekânı nasıl kullandığımız, düşüncelerimizin ve duygularımızın aynası… Doğru ve işlevsel kullanılmayan mekân ve eşya, barınaksız olanlara yapılabilecek en büyük zulüm… Dünyanın kendisi barınak, sığınak… Dünyadaki her bir şey eşya zaten… Kimin mekânını, kimin eşyasını kimden esirgiyoruz ki… Kendimize hak gördüğümüz her bir şey, her biriminizin hakkı…

Doğru barınak, sığınak… Her bir canlı için… Meselâ, tabiatın barınak olduğu hayvanlara barınak yapma telaşımız ne kadar doğru? Doğa dengesini bozarak, neyi, ne kadar doğru yapmış olabiliriz? Köprü altı çocuklarına, sokak çocuklarına gösterilmeyen sevgi ve onların sığınacakları barınacakları mekânları öncelemeden, hangi doğruyu savunmuş olabiliriz? Sokak çocukları… İngilizcede street children/kids… Fransızcada les enfants des rues/ gamín… İspanyolcada niños de la Calle, Portekizcede meninos da rua, Macarcada utcagyerekek, Rumencede copiii străzii ve Almancada Straßenkinder… Arapçada 'atfal alshawarie… Sokak çocuklarına yakıştırılan yakıştırmalar, insanlık ayıbı… Meselâ, Kolombiya'da chinches (tahtakurusu), Rio de Janeiro'da pivetes (küçük suçlular/marjinaller), Peru'da pájaro frutero (meyve kuşu) ve pirañitas (küçük piranhalar), Bolivya'da polillas (güveler), Honduras'ta resistoleros (tutkal koklayanlar; resistol büyük bir marka), Napoli'de scugnizzi (sokak kestaneleri) / spinning tops (topaçlar -çevresine ip sarılıp birden yere atılarak ya da kamçıyla vurularak döndürülen, ağaçtan yapılan, armut biçiminde, sivri uçlu oyuncaklar), Rusya'da беспризорники (evsizler), Filipinlerde Batang Lansangan (sokak çocuğu) / Pulubi (dilenci), Vietnam'da Bụi Đời (hayatın tozu), Ruanda'da saligoman (kirli çocuklar), Kamerun'da moustiques (sivrisinekler) ve Kongo'da balados (avareler)… Ortadoğu’yu kan gölüne çeviren uygarlığın temsilcilerinin sokak çocukları tabiri daha ilginç! Horatio Alger'ın yazdığı ‘Tattered Tom’ (Bir Sokak Arabı’nın Hikâyesi, 1871) adlı kitabı… New York sokaklarında yaşayan evsiz bir kızın hikâyesi… Sokak Arabı… Charles Dickens, 1855'te bu terimi kullanmış ve “Yırtık pırtık, perişan, eğitilmemiş bir Arap sokak çocuğu çirkindir.” demiş… 1890'da gazeteci Jacob Riis, makalesinde New York'taki sokak çocuklarını ‘Sokak Arabı’ olarak tanımlamış… ‘Sokak çocukları’ tabirini hangi dilde söylersek söyleyelim, gönül dilinde tek bir adı var: İnsanlığın tükendiği/tükettiği, insan kalamayan tarafımızın mağdurları…

Hayvanlara barınaklar yapılmakta… Ya sokak çocuklarına? Sokak çocuklarına ne kadar sahip çıkabilmekteyiz? Sorgulanması gereken bu… Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Çocuk Evleri Koordinasyon Merkezleri… Yeterli mi, işlevsel mi? Vereceğimiz cevap ne ölçüde tatmin edici ve vicdanlarımızı rahatlatıcı? Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumlarının koordinasyonu marifetiyle, yerel yönetimlerin, muhtarlıkların ve her bir ailenin de öncelikle sokak çocuklarını sahiplenmesi gerekmekte… Öncelik, sokak çocukları olmalı; mağdurlara sığınma evleri olmalı; sonrasında sokak hayvanları olmalı…

‘Barınak, sığınak’ hakkında sarf edilen en anlamlı ifade: “Tek cümleyle, Allah'ın, kâinatı yüzü suyu hürmetine yarattığı sevgilisinin âlemleri manto gibi bürüyen eteğine tutunacak, O'ndan başka hiçbir tutamak, dayanak, sığınak, barınak tanımayacak bir gençlik...” (Necip Fazıl Kısakürek)… Selam, sevgi ve saygılarımla. https://bit.ly/muzafferceven kanalımı takip etmeniz dileğiyle…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.