Çarşamba günü “Köyümüz hem harap, hem viran halde” haber manşette yer aldı. Feryatlar içinde seslenen köy Pazaryeri ilçemize bağlı Demirköy.
Yol yapılmaya başladığından itibaren, yani 3 yıldır aynı şikayetlerini yapıyorlar ama kulak asan yetkili yok.
Köyün muhtarı dahil, esnafı şikayetlerini sözlü, yazılı ilgililere bildirdiklerini, isteklerinin doğru olduğunu söylemelerine rağmen hiçbir olumlu gelişme olmadığından dertlerini kamuoyuyla paylaşmak istiyorlar. Hani derler ya “sıkıntılar dostlarla konuştukça azalır, sevinçler paylaştıkça çoğalır” Ne yapsınlar ilgililere seslerini duyuramayınca basın yoluyla halkla dertlerini paylaşmak istemişler.
Demirköy’lüler seslerini duyuramıyorsa ya il’e 80 km. Uzaklıktakiler ne haldedir diye düşünüyorum.
Başbakan geçenlerde yeni atanan kaymakamlara “Atandığınız yerlere vardığınızda, vatandaşın ayağınıza gelmesini beklemeyeceksiniz, siz vatandaşın kapısını çalacaksınız, ihtiyacını soracaksınız . Kimin bacası tütmüyorsa o kapıyı çalacaksınız sebebini öğrenip çaresini bulacaksınız.....” demedi mi?
Demirköy’ün şikayetleri 3 yıldır basında yer alıyor. Aynı feryatlar devam ediyor. Bozüyük’e Pazaryeri’ne giden vali bu köyün içinden geçiyor. Bağlı olduğu ilçenin kaymakamı büyün köyleri ziyaret ettiğini Anadolu Ajansı muhabirine haber yaptırıyor. Sayın Kaymakam ziyareti herkes yapar, sizin göreviniz şikayetlere çare bulma makamı. Yine Pazaryeri İl Genel Meclisi üyeleri, Bilecik’e meclis toplantılarına gelirken Demirköy’ün içinden geçiyorsunuz sizi seçenlerin “bir çayını içelim hem şikayetleri varsa dinliyelim” demiyor musunuz?
Sayın Milletvekilleri sizlerde Ankara’ya giderken Ankara’dan Bilecik’e gelirken Demirköy’den geçiyorsunuz. “Biz bu köyün şikayetlerini dinlemeye kalksak kaç tane araba eskitiriz” diyecek halinizde yok.
Bu satırları okurken iktidar milletvekilinin şöyle dediğini zannetmiyorum. “Kardeşim, üstadım, karayolları bölge müdürünü getirdim. Bozüyük’ten, Osmaneli’ne kadar eksiklikleri gösterdim daha ne yapayım” Eksiklikleri gösterdiniz de düzeltildi mi? Hayır! O zaman idarecilik yapmak isteyenlere “.....Bacası tütmeyen evin kapısını çalacaksınız” diyen Başbakan’a söz dinlemeyen bürokratı şikayet etmek size düşer.
Demirköy’den Merkez Bankası başkanlığı yapan Osman Şıklar çıktı. Köyüne karşı görevini yaptığını biliyorum. Köyünün ilk öğretim binasının yapılmasını, bir çok genci bankalarda iş sahibi yaptı.
Sayın Başbakan Erdoğan’ın basın danışmanı Sayın Nabi Avcı Demirköy’lü. Bu köy şikayetlerini duyuramıyorsa diğerleri ne yapsın. Sayın Nabi Avcı Başbakan’ın kaç yıldır basın danışmanı, doğduğu ilin kaç gazetesi var bilmez. Köyünün şikayetini, duymayan ilin gazete sayısını bilir mi?
“Balık baştan kokar” denir ya! Ey Demirköy’lüler sizin içinizden çıkan size sahip çıkmıyor, sizin içinizden çıkmayanlar da onu takip ediyor.
Sayın Milli Eğitim Müdürü Köyün Muhtarı “okulun yolu çamur çocuklarımız gidemiyor” diyor.
Pazaryeri ilçe il genel meclis üyeleri “parke taşımız yok, olsa döşeyeceğiz. Çocuklarımız okula zor gidiyor” diyorlar.
“Yol yaptık, yol yaptık, yol yaptık” yaptığınızı inkar eden var mı? Osmaneli’den Bozüyük’e kadar şikayetçi olmayan yerleşim yeri kaldımı? Halkı Ömer Seyfettin’in “Diyet” hikayesindeki kasabın durumuna getirdiniz.
Sayın Vekil, muhalefete cevap vermeye ayırdığınız zaman kadar şu vatandaşı dinlemeye de vakit ayırsanız desem banada mı çok kızgın cevap verirsiniz?
Sayın Başbakan’ın Saygın basın danışmanı hangi basını takip ediyor? İlinin basınından haberdar olsa herhalde köyünün sesini duyar. Sayın danışmanı Başbakan kadar duyarlı olmaya davet ediyorum.
Benim Demirköylülere de bir tavsiyem var. Siz sobalarınızı yakmayın, bacalarınız tütmesin. Belki köyünüzden yaranıza melhem olacak bir yetkili geçerde, Başbakan’ın sözünü dinlerde tütmeyen bacaları fark eder.
Başbakan’ın basın danışmanı basında, köyünle ilgili haber çıkıyor duyuyormusun?