CHP Bilecik İl Başkanı Ali Özdemir, Bilecik’te yaşanan köpek katliamı üzerinden bazı siyasi parti il başkanlarından gelen eleştirilere ve açıklamalara cevap verdi.
Ali Özdemir, yaşanan olayla ilgili birçok soru işaretinin olduğuna dikkat çekerek bir takım sorular yöneltti. Olayın sorumlularının en ağır şekilde cezalandırılmalarını isteyen Ali Özdemir, “Susuyorsak edebimizden ve Bilecik halkına saygımızdandır. Bizim kimseden korkumuz yok” dedi.
Özdemir, mevkidaşları tarafından yöneltilen eleştirilere ve yapılan açıklamalara verdiği cevapta, şunları kaydetti:
“Son günlerde yerel ve genel basında yer alan, ardından sosyal medya gündeminden düşmeyen 14 can dostumuzun katledilmesi konusunda herkesin, özellikle de mevkidaşlarımızın söyleyecek bir şeyi vardı. Bizim bu konuda suskun kalmamız, durumun vehametini kavrayamadığımızdan değildir. Peşin hükümlü ve yanlış ifadeler kullanmaktan kaçınmamızdandır.
Canlı katliamı bir tarafa, tek bir canlının öldürülmesini bırakın, darp edilmesini dahi kabullenmek mümkün değildir. Böyle bir şeyi şiddetle kınıyorum ve insanlık suçu olduğunu düşünüyorum. Bu işe sebep olanların yargıda en büyük cezayı almalarını yürekten diliyorum. Ayrıca bu olay gündeme gelir gelmez ilgililer hakkında belediye gereğini yapmış, sözleşme akitlerine son vermiştir.
Şimdi Bilecik halkına ve mevkidaşlarıma soruyorum. Diyelim ki belediye hayvanları öldürüyor. Cesetleri ana yolun kenarına mı atar? Kimse ihbar etmese bile onlar 2 gün sonra kokmaz mı? Böyle bir rezillik illa gün yüzüne çıkmaz mı? Tek bir can dostumuz öldüğünde dahi kireçleyip veteriner gözetiminde gömüldüğü halde bu hayvanlar neden ana yol kenarına atılıyor. Atılmadan hemen önce, canlılar barınaktan çıkmadan sivil toplum örgütlerinin ve sosyal medyanın, bundan nasıl haberi olabiliyor. Bunun nasıl bir izahı olabilir sizce? Bu olaya karışanlar siyasetle ilişkilendirildiğinde olay daha net ortaya çıkacaktır. Savcılığa intikal etmiş, soruşturma süreci devam eden bir olay üzerine daha fazla konuşmanın bir anlamı olmadığını düşünüyorum.
Mevkidaşlarım olarak dediniz ki “Göz göre göre yalan söylediniz. Çıktınız kendinizden emin bir şekilde anlattınız da anlattınız”. Doğru söylüyorsunuz başkan Melek Hanım o açıklamayı yaparken, kendinden emin, çünkü kendi çalışanlarının siyasi çıkarlara alet olup böyle rezil bir operasyona karışabilecekleri ihtimali aklının ucundan bile geçmiyor. Şimdi diyeceksiniz ki personelinden haberi yok mu? Melek hanımın buradaki hatası, hangi partiye gönül verdiğini önemsemeden, her personele eşit düzeyde güvenmesi mi?
Mevkidaşlarım tarafından basın açıklamaları ve bizim parti olarak defalarca dile getirdiğimiz fakat iktidarın bugüne kadar hiç önemsemediği hayvan hakları konusunda aşırı duyarlı davranma edebiyatları peş peşe geldi.
Utanç vesikası demişsiniz ya, işte vesikanın en çirkini budur. Genel siyasette bunları yıllarca yapıp biz muhalefetin üstüne attınız. Yerel de böyle şeyler yaşanmaz diyorduk. Sonuçta aynı memleketin çocuklarıyız yüz yüze bakıyoruz ve daha da bakmaya devam edeceğiz diyorduk. Fakat bu günleri de gördük. Siyaset için cana kıymayı kabullenemiyorum. Yazıklar olsun.
Şimdi gelelim su konusuna;
Su kesintilerinin sorumluluğunu belediyeye yüklediniz. 7 üye belediyeden oluşan Bilecik Karasu İçme ve Kullanma Suyu İşletme Birliği neden var? Bu birlik bakım, onarım, tadilat işlerini başka bir firmaya ihale etmedi mi? İhale edilen bir işte firma, şartları yerine getirmeyip Bilecik halkını susuz bırakıyorsa buna bu birliğin müdahale etmesi gerekmez mi? Sonuçta üye olan her belediye üzerine düşen ücreti bu birliğe ödüyorsa aynı oranda hizmet alması da gerekmez mi? Bu konularda konuşulacak çok şey var fakat biz susuyorsak edebimizden ve Bilecik halkına saygımızdandır.
“Belediyenin her birimi kontrolden çıktı.” diyorsunuz.
Mevkidaşlarım, biz kimsenin aşıyla ekmeğiyle oynamıyoruz. Halen Belediye çalışanlarının çoğu önceki dönemin çalışanları. Bunları kontrol altında tuttuğunuzu biliyorum. İşimizi zorlaştırmaya çalıştığınızın farkındayım. Ayrıca iktidar partisinin yandaşlarını yönetici konumuna getirdik. Hal böyle olunca küçük sabotajlarla bizi yıpratıp, pireyi deve yapmaya çalıştığınızın farkındayım. Ayrıca sizin gibi ketum değil, açık ve şeffaf bir belediyecilik sergiliyoruz. Kısacası durumu kontrolden çıkmış olarak değerlendirmenizin sebebi yine sizsiniz. Bizim kimseden korkumuz yok. Yaptığımız işlerde çekineceğimiz bir konu yok. Biz kendimizden eminiz.
Tüm kamuoyuna saygı ve sevgiyle duyurulur.”