Geçen yazımda ele aldığım Ekmeleddin İhsanoğlu ve çatı aday meselesinde dokunduğum noktalar Chp ve Mhp'nin ekseninin kayması ve belli bir noktada çakışması üzerine olmuştu. Chp ve Mhp'yi ayrı ayrı incelediğimizde özellikle Chp'de politik anlamda bir kaymanın var olduğu gerçeğidir. Chp 1923'te dönemin şartlarına göre uygulanmış "altı ok"u aşmak ve Ak Parti karşısında hacimli bir alan arayışı içindedir. Chp'nin bu şekilde değişimi aslında Türkiye'nin tümden değişimini işaret ediyor. Zannedilmesin ki sadece Chp değişiyor. Chp'nin değişimi Muhafazakar camiayı etkiliyor. Bir yandan da muhafazakar camia Chp'nin değişimini tetikliyor.
Mhp çözüm sürecinin başarıyla tamamlanması ile birlikte siyasi temel olarak boşa çıkacaktır. Yeni Türkiye'de milliyetçilik söylemleri ile de bir yere varamayacaktır. Zaten Mhp'nin "milliyetçilik" kavramını da evrensel anlamında kavrayamadığını kendine has demogojik bir "milliyetçilik" söylemi(Fikri değil sadece söylem) geliştirdiğini düşünüyorum. Doğal olarak Mhp'nin var olabilmesi için yeni bir zemin bulması gerekiyor. Dayandığı dinamikleri bir an evvel devrimci bir hamle ile değiştirmesi gerekiyor. Mhp kurulduğu günden bu yana acaba ne kadar değişime açık olmuş ve reform yapabilmiştir? Türkeş'in kurduğu parti üç aşağı beş yukarı aynı şekildedir. Ve bugüne asla ve kat'a uymamaktadır. Zaten Mhp'nin Türkiye'de kurucu bir tez, şekillendirici bir aksiyon olarak var olduğu hiçbir zaman vak'i olmamıştır. Mhp siyasette her zaman reaksiyon görevini görmüştür. Bu yönüyle Mhp ve temsil ettiği taban Türk siyasetinde nicelik olarak önemli bir alanı kapsıyor olsada nitelik olarak hayati bir alanı tazammum etmemektedir.
Türkiye'de siyasetin zemini değişiyor. Türkiye iki kutuplu bir politik alana doğru ilerliyor. Bir tarafta Ak Parti diğer tarafta Chp ve Mhp. Bu iki kutuplu sistem herkese yarayacaktır. Ak Parti zaten bunu gerçekleştirmek istiyordu. Aslında Türkiye yavaş yavaş Başkanlık sistemine doğru iteleniyor. Ya bilinç bir şekilde ya da şartların doğrultusunda ufukta Başkanlık sistemi görülüyor.
Bu Chp için bir fırsat. Aynı zamanda Mhp içinde. Chp'nin "altı ok"un sınırlandırdığı, kemalist kafaların şekillendirdiği kalıptan çıkması için ve Türkiye siyasetinde etkin bir görev alması ve aynı zamanda da "Yeni Türkiye Siyasetin"de var olabilmesi için mükemmel bir fırsattır. Mhp içinse zemin arayışında eşsiz bir fırsattır. Mhp sorunsuz bir Türkiye'de dayanaksız kalacaktır. Dolayısıyla Chp ve Mhp'nin aynı kotada erimesi ikisi içinde faydalı olacaktır. "Efendim aynı şeyler mi Chp ve Mhp?" diye sorulacak olunursa, bence hemen hemen aynıdır. Nasıl ki Ekmeleddin İhsanoğlu'nda birleşildi bundan önce de Kemal Derviş konusunda birleşmişlerdi. Mansur Yavaş'ta da birleşmişlerdi. Chp ve Mhp üç aşağı beş yukarı aynıdır. Aynı düzlemde birleşebilmeleri muhtemeldir. Chp bir adım gelir Mhp bir adım gelir ortada buluşulur. Bu uzlaşmada Chp ve Mhp fikirleri açısından pek fazla da feragat etmezler. Çünkü Mhp'nin "altı ok"a bir itirazı olduğunu zannetmiyorum. Cumhuriyetin kurucu kadroları ve kurucu felsefesiyle bir sorunu yoktur. Chp de mütedeyyin camiaya aldığı kararlar, takındığı tavır açısından(mesela Başörtüsü meselesi, laiklik konusu üzerinden demogoji yapmaması vs.) Mhp'ye yaklaşmıştır. Her ikisinin ortak rakibi de Ak Parti ve Tayyip Erdoğan'dır.
Bu zaviyeden bakılınca çatı aday ve Ekmeleddin İhsanoğlu'nda uzlaşılması Türk Siyasi hayatında önemli bir dönüm noktasıdır. Türkiye artık iki kutuplu seçimleri yaşamaya hazırlanıyor. Burada mesela Amerika'da var bulunan Cumhuriyetçiler ve Demokratlar gibi Türkiye'de bu iki kutbun temsil ettiği politika ve fikirler ne olacağı önemli bir sorudur. Şu kesindir ki Chp ve Mhp'nin başını çektiği kutup daha sakin bir politika, daha uysal, Batıyı karşı daha edilgen bir konumda yer alacağı kesin gibidir. "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözünün basit manasında konumlanacaklardır. En önemli özellikleri ise Tayyip Erdoğan karşıtlığı ve siyasette reaksiyon görevini ifa etmesi olacaktır.
Ak Parti ise daha aktif bir dış politikayı genel anlamda daha aktif bir politkayı ve değişimi temsil eden bir konumda olacaktır. Aksiyon ve yeni bir tez olarak var olmaya devam edecektir. Yine Türkiye'de gelişimin ve değişimin adresi Ak Parti olacaktır.
Türkiye ister istemez bu sisteme(başkanlık sistemi) doğru gidiyor. Ya birileri bu işi kotarıyor. Ya da durum şartlar ona göre gelişiyor. Fakat kısa vadede Ekmeleddin İhsanoğlu'nun seçilmesi Chp ve Mhp'nin kendi iradesi dışında gelişen hatta dış bağlantılı bir olay olarak gözüküyor. Yani bu iki parti bence Batılı devletlerin ekmeğine daima yağ sürmeye devam ediyor. Bu ortaklığın adı ise "Tayyip Erdoğan karşıtlığı"dır.