CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, bir televizyon kanalında başörtülü milletvekili adayı gösterilmesi hakkında “benim için hiç bir sakıncası yok” dedikten sonra Meclis’e başörtülü bir adayın girmesi durumunda Merve Kavakçı’ya yapılan muameleyi yapmayacakları taahhüdünde bulunuyor. Ve topu Ak Parti’ye atıyor: “AK Parti bu şansını deneyebilir, biz de zorluk çıkarmayız”.
Her ne kadar “benim için” dese de, “biz de zorluk çıkarmayız” taahhüdünde bulunabildiğine göre partisi adına konuşuyor. Partideki mevkii de buna müsait… Zorluğu çıkaranın kendileri olduğunun farkında… Biz vaz geçtikten sonra engel kalmaz... Daha önce de şöyle demişti: “Üniversitelerde başörtüsü sorunu tartışılmayacak duruma geldiyse bunun mimarı Sayın Kılıçdaroğlu'dur”. Öyleyse bu konuda “Mimar”la istişare etmeden, açıklama yapmış olamaz ve hele taahhütte hiç bulunamaz. Demek ki, halkoylaması konuşmalarında “Başörtüsü sorununu BİZ çözeriz” diyen ve üniversitelerde bunun yolunu açan, şimdi de Meclis’te bu meseleyi halledecektir ve bunu da kamuoyuna yardımcısı ile karşılıklı beyanatlar halinde duyurmaya karar vermiştir.
Oh ne güzel… Nihayet olmayan bir yasakla, kanunsuz ve haksız bir dayatmayla estirilen terör, son bulacak… Üniversitelere başörtüsü ile girildi ve görüldü ki, felâket tellâllarının “tehlike” yaygaraları boşmuş ve boşunaymış. Üniversite imtihanlarına başörtüsü ile girildi ve dokuz nokta bilmem kaç şiddetinde deprem olup lâiklik yıkılmadı. Helâl olsun… “Benim adım Kemal!..” diye sözünün eri olduğunu haykırmakta haklı imiş… Üniversitelerde, tereyağından kıl çeker gibi sorunun çözümünü sağladı –her ne kadar partisi başörtülü aday göstermeyecekse de– şimdi Meclis’te, yine tereyağından kıl çeker gibi meseleyi halledecek… İşte basiretli ince siyaset budur… Milletin teveccühünü hak etti doğrusu… Helâl olsun demli oylar!..
Tekin’den bir gün sonra da “Mimar”, yüreğimize su serpmeye devam ediyor: “İnsanlar başörtülü olabilirler. Engel yok ki zaten”… Madem “engel yok” bitmez dediğimiz başörtüsünde nihayet son durağa geldik, demeye hazırlanırken… O da ne?.. Devamında söyledikleri insanı şaşkına çeviriyor… Sokakta olmayan engel, Meclis’te varmış meğer: “Devlet dediğin belli kurallar bütünüdür. Biz de o kurallara saygı duyacağız, uyacağız. Bir kişinin dışarıda türban, başörtüsü takması, pantolon, manto giymesi, çarşaf giymesi bizim ilgi alanımızın dışında. Ama devlet dediğimiz kurumun içinde olacaksa, konulan kurallara hepimizin uyması gerekiyor”. Meseleyi halletmesini beklediğimiz “Mimar”, “Meclis’te başörtüsü kurallara aykırıdır” dedi ve kestirip attı… Konu, devlet ve başörtüsü olunca iş değişir arkadaş, o zaman “devleti kuran parti”nin, statükoyu korumakla görevli partinin ilgi alana girer. Kimse kusura bakmasın CHP o zaman tavrını ortaya koyar ve “engel olur”…
Vay be!.. Devletin kurallarından biri de hanım milletvekillerinin Meclis’te başını örtmemesi imiş… Şuna bakın, kural diye devlete kıyafetle uğraşmayı yakıştırıyor… Devlet dediğin “kurallar bütünüdür”; bir kuralı ihlâl edilirse, bütününe halel gelir. “Kurallar bütününden” başörtüsü yasağını kaldırıp “bütün kuralları” işlemez hale getiremezmişiz… Devlet mi bu kadar basit, başörtüsü mü bu kadar tehlikeli?.. Gandi Kemal’in devlet anlayışı mı bu kadar sığ? Hangi kanunun, hangi maddesi, hangi ifadelerle başörtüsünü yasaklamıştır; onu söyleyemiyor ama işine gelen şahsî bir davranışı, bir hatayı örnek diye gösteriveriyor: “Geçmişte MHP’de başörtülü bir milletvekili vardı, kendisi içtüzüğe uygun olarak Genel Kurul’da başını açtı”…
Kanundan da mı üstün bu İç Tüzük Ekselânsları?.. Millî iradeden de mi üstün?.. Ekselânsları’nın hangi maddesi başörtüsü ile Meclis’e girmeyi yasaklıyor, onu söylesene! “Başörtüsü sorununu BİZ çözeriz” diyene, İç Tüzük sopası göstermek değil, varsa bir yasak onu kaldırmak düşer… Oldu olacak, “Geçmişte MHP’de başörtülü bir milletvekili vardı, kendisi içtüzüğe uygun olarak Genel Kurul’da başını açtı” demekle yetinme… Uymayanı “dışarı, dışarı!” tamtamları ile nasıl attık diye böbürlen ve “atarız da!” diye kükre!..
Gel de çık işin içinden… Genel Başkan “Meclis’te başörtüsü kurallara aykırı” diye kestirip atıyor ve verdiği örnekle aba altından sopa gösteriyor; yardımcısı, Ak Parti başörtülü milletvekili seçtirirse, Merve Kavakçı’ya yapılan muameleyi yapmamayı taahhüt ediyor… Biri hışımla üzerine gitmeyi, biri üzerine gitmemeyi taahhüt ediyor… Bu ne perhiz, bu ne turşu?.. Bu beyanatlardan hangisi “tekin” değil? Millet bilir… Bunlar birbirlerinden habersiz mi konuşuyorlar; biri millete şirin görünmeye çalışarak, diğeri birtakım güçlere göz kırparak her tarafı kazanacaklarını mı zannediyorlar? Yoksa CHP’de derin fikir ayrılıkları var da, başörtüsü tartışması buzdağının görünen kısmı mı?
CHP, tezatlarıyla, tartışmalarıyla, kasetleriyle, skandallarıyla, kavgalarıyla, Ergenekon sanığı adaylarıyla baş başa kalsın… Zaten mühim olan iktidar partisinin ne diyeceği ve ne yapacağı…
Ak Parti, CHP’nin bedelli askerlik vaadi üzerine, halkoylamasını işaret etmişti. Anayasa’nın bazı maddeleri üzerine de referandum yaptırmıştı. Şimdi 30 başörtülü aday adayı olan bu parti, halkoylamasına lüzum kalmadan fikri ayan beyan olan başörtüsü konusunda ne yapacak? Başörtülülerin ve başörtüsünü tasvip edenlerin iki dönem iktidar yaptığı, bu seçimde de aynı teveccühü göreceği kesin olan parti ne yapacak?
Gözler şimdi, “Başörtüsü sorununu BİZ çözeriz” diyenden, Ak Parti’ye ve geçen dönemdeki hatasını telâfi etme ümidi ile kimlerin ağzına nasıl sakız vererek milleti üzdüğünü anlaması beklenen MHP’ye çevrildi…