Cumhuriyet kurulduktan sonra medeni kanunlarımızı, İsviçre, İtalya ve Almanya’dan aldığımız biliniyor.
Alınan bu kanunların Türk toplumunun ahlakına, geleneklerine, göreneklerine, dini inançlarına uymadığı bugün karşılaştığımız ahlaki çöküntüden anlaşılıyor. Buna rağmen, sırf Avrupa Birliği’ne üye olmak hayaliyle bize dayatılan kanunları Meclisten geçirdik. Ahlaki çöküntü, akla hayale gelmeyecek dereceleri aştı.
Dinimizde, Allah’ın verdiği cana kıymanın yasak olduğu birçok Ayet-i Kerim’de belirtilmesine rağmen, her gün onlarca insan öldürülüyor, canavarlaşan insanlar kendi öz evlatlarını öldürüyor.
İki yaşında ki kız çocuğuna tecavüz eden insan müsveddeleri, medeni kanunun indirim, iyi hal maddelerinden istifade ederek üç beş sene sonra aramızda yeni suç işleme planları yapıyorlar.
Türkiye’de “adalet yok” diye bağrışanlar, bize hala batı uygarlığından, orayı örnek almamız gerektiğinden bahsediyorlar.
Onlardan aldığımız kanunlarla geldiğimiz ahlaki çöküntü ortada. Daha fazla onlara benzediğimizde ne hale geliriz düşünmek bile istemiyorum.
Batı’da hak, adalet iyi uygulanıyorsa, İsrail’in bugün Gazze’de, Lübnan’da uyguladığı katliamların da arkasında durmasının doğru olduğunu kabullenmiş oluruz.
Kanunlar suç işleyenin lehine, biran evvel hapisten çıkaralım lehinde işliyor. Geçtiğimiz hafta bir polisimizi şehid eden şahıs daha 19 yaşında olmasına rağmen 29 çeşit suçtan sabıkalı olduğu anlaşıldı. Daha böyle binlerce sabıkalı suç makinesi cemiyet içinde dolaşıyor.
Bir tarafta doğum oranında düşüş sebebiyle yükselmesi için teşvikler getiriliyor. Kanunların yetersizliği yüzünden binlerce cinayet işleniyor, alkol yüzünden trafik kazalarıyla onlarca insanımızı kaybediyoruz.
Ceza kanunlarımızı tezelden caydırıcı hale düzenlemeliyiz.