Ankara’da konuşulan iki senaryo var… Ben ikisini de yazayım, Kılıçdaroğlu’nun neden yıllar sonra Baykal’ın kapısını çaldığının cevabını siz bulun.
Birinci senaryo: Deniz Baykal asla sadece Deniz Baykal değildir! Devletçidir. Mehmetçik’in Zeytindalı Harekâtı’na başladığı gün Almanya’daki hasta yatağından askerlik fotoğrafını paylaşacak kadar hem de. Kendi partisini karşısına almak pahasına üstelik. Türkiye’nin yakın dönemde karşılaştığı ve “Devlet krizi” aşamasına gelen tüm süreçlerde hep “Akil adam” rolünü oynamıştır. Kılıçdaroğlu tam da bu sebeple muhalefetin Cumhurbaşkanı adayı olmak için Baykal’ın da onayını, desteğini almak istemektedir. Bu ziyaretle uzun zamandır arasına mesafe koyduğu ulusalcı, Atatürkçü seçmene Türkiye’nin üniter devlet yapısıyla bir sorunu olmadığının mesajını iletmiştir. O mesaj Baykal’ın şahsında sadece seçmene değil farklı yerlere de gitmiş olabilir.
İkinci senaryo: Kılıçdaroğlu altılı masada tıkanmıştır. Baykal ile yakınlaşma görüntüsü aslında Akşener’e çektiği bir resttir. “Beni başka alternatifler aramaya mecbur bırakma” demektedir. Akşener yine ikna olmazsa masaya bu kez de kafasındaki asıl senaryo olan Abdullah Gül’ün adını getirmeye hazırlanmaktadır. İyi Parti liderine “Madem ikimiz de aday olmuyoruz, o zaman Gül’ün adaylığına bu kez karşı çıkma. Aksi takdirde masa dağılır” tehdidinde bulunacaktır.
Ankara’da konuşulan iki senaryo böyle. Sizi bilmem ama ben ikinciyi senaryoyu tuttum. İşin sonu oraya varacak gibi…
EYT’yi kim çıkardı?
Çalışma hayatının en zorlu meselelerinden EYT artık tarih oldu. Geriye “EYT sorununu kim çözdü?” tartışması kaldı.
Marmaray’ı Ecevit’in yaptığını savunan muhalefet tam da beklendiği gibi “EYT’yi de ben çözdüm” diyor! Lafı hiç uzatmadan hakkı teslim edelim. Türkiye’nin EYT meselesi ile tanışması MHP’nin 28 Ocak 2011 tarihli Seçim Beyannamesi ile oldu. O güne kadar EYT diye bir kavram hayatımızda yoktu. MHP’nin 2015 ve 2018 beyannamelerinde de “EYT’yi çözme” vaadi yer aldı.
18 Ocak 2013’te MHP Mersin Milletvekili Ali Öz…
20 Haziran 2016’da MHP İstanbul Milletvekili Arzu Erdem…
2 Kasım 2017, 21 Aralık 2017 ve 1 Ekim 2018 tarihlerinde ise MHP Manisa Milletvekili Erkan Akçay, EYT’lilerle ilgili kanun tekliflerini TBMM gündemine sundu.
EYT’yi bir sorun olmaktan çıkaran ise Recep Tayyip Erdoğan oldu. Tıpkı geçmiş iktidarların çalışanların sırtına yüklediği Zorunlu Tasarruf ve Konut Edindirme Yardımı garabetlerinde olduğu gibi.
Muhalefetin konuyu sürekli gündemde tutması elbette kıymetlidir. Ama EYT’yi ilk kez gündeme getiren MHP, çözen de AK Parti’dir. EYT meselesinin kısa özeti budur.
Dediği öğrenildi gazeteciliği
Ekrem İmamoğlu medyası ısrarla “Ahmak Davası” adını verdikleri davayla ilgili stratejisini eski hâkim Hüseyin Zengin üzerine kuruyor. Zengin’in İmamoğlu’na ceza vermeye yanaşmadığı için sürüldüğü yalanından sonra dün de eski hâkime “Biz istinafı ayarladık. Tüm istinafların başkanı M.B cezayı onaylatacak. Yargıtay sürecini de çözmeye çalışıyoruz” denildiğini iddia ettiler!
Peki, doğruysa büyük bir skandal olan bu iddiaların kaynağı ne? Ya da kim? Orası belli değil! Bu tip haberlerde kullandıkları “Dediği öğrenildi” diye bir kalıp var. Onu yazınca istediğin yalanı meşrulaştırmış oluyorsun.
Oysa ortada okuyucudan sır sakladıkları bir gerçek var. “Sürüldü”, “Üzerinde baskı kuruldu” dedikleri hâkim hakkında İmamoğlu tam üç kez “Reddi Hakim” talebinde bulundu! İmamoğlu’nun avukatı Kemal Polat’ın, 29 Mart 2022, 19 Nisan 2022 ve 21 Nisan 2022 tarihli dilekçelerle üç kez reddihâkim talebi var.
Karar aleyhlerine çıkınca aslında istemedikleri hâkimi kahramanlaştırmaya ve kendilerine buradan bir mağduriyet hikâyesi çıkarmaya çalışıyorlar. Bu haberleri yapanlar İmamoğlu’na “Sürüldüğünü iddia ettiğiniz hâkim hakkında neden üç kez reddihâkim talebinde bulundunuz” diye sormuyor! Bunu sormayı akıl edemiyor! Neden acaba? Bu ayrıntıyı bilmemeleri mümkün mü? Tabii ki değil. Dertleri başka.
Zafer ŞAHİN/Milliyet Gazetesi