İl Müftüsü Necati Akkuş, Berat Kandili dolayısıyla yayımladığı mesajında, “Berat; günahlardan arınmak, Allah’ın affına ve rahmetine kavuşmak, Allah katında berat etmek ve temize çıkmak demektir” ifadelerini kullandı.
Bu akşam idrak edeceğimiz Berat Kandili’ni Müslümanların dolu dolu değerlendirmesi gerektiğine vurgu yapan Müftü Akkuş, “İşledikleri hata, kusur ve günahlarını itiraf edip Cenâb-ı Hakka tövbe ve istiğfarda bulunan Müslümanların ilahi rahmete nail olup affedilecekleri umulduğu için bu geceye ‘Berat Kandili’ denilmiştir.
Berat; Müslümanların kurtuluş gecesidir. Bütün senenin bir çekirdeğidir. Mahlûkatın bir sene içindeki rızıklarına, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacaklarına, ecellerine dair Allah tarafından meleklere talimatın verileceği bir gecedir, Peygamberimiz (s.a.v.)’e şefaatinin tamamının verildiği bir gecedir” ifadelerine yer verdi.
Bilecik Müftüsü Necati Akkuş, mesajında şunları dile getirdi:
“Kandiller, yıldızların semayı aydınlattığı gibi yüreklerimizi aydınlatan gecelerdir. Bu geceler, kendini bilmenin ve bir beşer olarak ilâhî kudret karşısında acziyetimizin farkına vararak ibadet, taat ve Yüce Yaratıcıya karşı şükürlerimizi artırmanın bir vesilesidir.
Bu mübarek gecelerde, modern dünyanın getirmiş olduğu yalnızlaşmaya bir neşter vurulur. İnsanlar birbirleri ile kandilleşir, birbirlerinin hatırlarını sorar, birbirlerini ziyaret eder ve her şeyden önemlisi hayatının bir muhasebesini yapar.
Şaban ayının on beşinci gecesi de biz Müslümanlar Berat Kandil’ini kutlamaktayız.
Berat; günahlardan arınmak, Allah’ın affına ve rahmetine kavuşmak, Allah katında berat etmek ve temize çıkmak demektir.
İşledikleri hata, kusur ve günahlarını itiraf edip Cenâb-ı Hakka tövbe ve istiğfarda bulunan Müslümanların ilahi rahmete nail olup affedilecekleri umulduğu için bu geceye “BERAT KANDİLİ” denilmiştir.
Berat; Müslümanların kurtuluş gecesidir. Bütün senenin bir çekirdeğidir. Mahlûkatın bir sene içindeki rızıklarına, zengin veya fakir, aziz veya zelil olacaklarına, ecellerine dair Allah tarafından meleklere talimatın verileceği bir gecedir, Peygamberimiz (s.a.v.)’e şefaatinin tamamının verildiği bir gecedir.
Efendimiz(s.a.v.) bir hadîs-i şerifinde bu mübarek gecenin önemini bizlere şöyle ifade ediyor: “Cenâb-ı Hak, Şaban’ın yarısında(Berat gecesinde) geceleyin (rahmet ve gufrânıyla) bütün kullarına tecelli eder. Allah’a ortak koşan müşrik ve bir de koğuculuk yapıp insanların arasını açan kimse dışında (mü’min) kullarının hepsini bağışlar.”
Diğer bir Hadîs-i Şerif’inde ise : “Şaban ayının 15. gecesi olduğunda o geceyi ibadetle geçirin, gündüzünde de oruç tutun. Çünkü Yüce Allah, bu gece güneşin batışından fecre kadar (olan sürede) dünya semasına rahmetiyle tecelli eder ve ‘Tövbe eden yok mu, tövbesini kabul edeyim! Rızık isteyen yok mu, rızık vereyim! Şifa isteyen yok mu, şifa vereyim!.. Başka isteği olan yok mu, ona da istediğini vereyim”. der. buyurmuştur.
Bir diğer hadis-i şerifte ise, Berat kandilinde yapılacak duaların geri çevrilmeyeceği müjdesi verilmiştir.
Bizler de bu af ve mağfirete mazhar olmak istiyorsak kul ve kamun hakkı, zulüm ve haksızlık gibi çirkin davranışlardan kaçınmaya çalışalım. Bu mübarek geceyi ibadet ve taatla Rabbimizin rızasına uygun bir şekilde ihya edelim.
Hz. Aişe Validemiz anlatıyor:
Resûlullah Şaban ayının tamamını hemen hemen oruçlu geçirirdi. Bunun üzerine dedim ki: “Ey Allah’ın elçisi! Şaban ayında oruç tutman, sana göre ayların en sevimli olmasından mıdır?” Efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor: “Şüphesiz ki Allah, o sene içinde ölecek her nefsi Şaban ayında yazar. Ben de istiyorum ki, oruçlu bulunduğum bir halde ecelim bana gelmiş olsun”
Yine Hz. Aişe Validemiz anlatıyor:
Resûlullah bu geceyi ibadetle geçirmek için namaza kalktı. Kıyamda fazla durmayıp, Fatiha ve kısa bir süre okuduktan sonra gece yarısına kadar secdede kaldı. Sonra ikinci rekât için ayağa kalktığında, ilk rekâtta olduğu gibi Fatiha ve kısa bir süre okuyup secdeye vardı. Secdesi sabaha kadar uzadı. Kendinden o kadar geçmişti ki, ruhu kabz olundu sandım. Yanına yaklaşıp mübarek ayaklarına dokunduğumda şöyle duâ ettiğini işittim:
“İlâhî! Cezandan affına sığındım. Gazabından rızana güvendim. Senden sana sığındım. Senin senân büyüktür. Fakat seni hakkıyla, senin kendi nefsini senâ ettiğin gibi övmekten acizim” şeklinde, Efendimiz secdede iken Cebrâil (a.s.)’ın zikretmesini emrettiği şekliyle Yaradan’a yalvarışta bulunuyordu.
Bu gece müminler için af ve mağfiret gecesidir. Ancak tövbe etmedikleri müddetçe, bu gecenin af ve mağfiretinden şu kimselerin istifade edemeyeceğini Efendimiz haber veriyor:
- Allah’a eş ve ortak koşanlar.
- Din kardeşlerine karşı devamlı bir kin ve düşmanlık taşıyanlar, Ana-babasına isyan edenler, başkalarına zulüm ve haksızlık edenler, Zina yapan, namus ve iffete dil uzatanlar, İçki, kibir gibi Allah’ın yasakladığı kötülüklere bulaşanlar,
Elbette Cenâb-ı Hak bu kimseleri de af ve mağfiretin dışında bırakmıyor;
“Deki: “Ey kendilerinin aleyhine aşırı giden kulları Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyin. Şüphesiz Allah bütün günahları affeder. Çünkü O, çok bağışlayandır, çok merhamet edendir.” (Zümer 39/53)
Enes b. Malik (r.a.) Resûlullah (sav)’İ şöyle buyururken dinledim dedi:
“Allah Teâlâ şöyle buyurdu:
Ey Âdemoğlu! Sen bana dua ettiğin ve benden affını umduğun sürece, işlediğin günahlar ne kadar çok olursa olsun, onların büyüklüğüne bakmadan seni bağışlarım.
Ey Âdemoğlu! Günahların gökyüzünü kaplayacak kadar çok olsa, sonra da benden affını dilesen, seni affederim.
Kandiller; iman, ibadet ve düşünce hayatımız bakımından kendimizi yenilememiz, geçmişimizi muhasebe etmemiz, geleceğimizi planlama ve ümitlerimizi tazelememiz için büyük bir fırsattır.
O halde bu mübarek gecede, Rabbimizin af ve mağfiretinden ümidimizi kesmeyerek hata ve kusurlarımızdan dolayı tövbe ve istiğfarda bulunalım.
Efendimizin (a.s.) emirlerine, hadislerine, tavsiyelerine kulak vererek şefaatine nail olmaya gayret edelim. Belki de bu mübarek gece ömrümüzün son beraatı olacak. Bir daha ki beraata kimlerin çıkacağını Allah Teâlâ’dan başka kimse bilmiyor. O halde elde fırsat, dilde ruhsat varken bu mübarek gecede “ebedi kurtuluş beratımızı” almaya çalışalım.
Bu mübarek gecede günahlarımızdan arınarak, Allah’ın rahmet ve affına mazhar olarak, Allah katında berat edip temize çıkalım.
Bu mübarek gecede; Allah’ın affının, rahmet ve mağfiretinin bol bol tecelli ettiği bu gecede, her zamankinden daha çok tövbe ve istiğfar edelim. Bol bol Kuran-ı Kerim okuyalım. Kılmadığımız namazlarımız var ise kaza edelim. Yoksa nafile namaz kılalım. Büyüklerimizi ziyaret edip hayır dualarını alalım. Ölülerimizi rahmetle anıp dargınlarımızı barıştıralım. Yaşantımızla çocuklarımıza güzel örnek olalım. Bir sene boyunca yapmış olduğumuz işlerin hesabını yaparak, yanlışlarımız varsa düzeltelim. Bu gecenin feyiz ve bereketinden uzaklaştıran, kin, nefret, düşmanlık, kibir, ana ve babaya isyan gibi davranışlardan uzaklaşalım.
İlahi mağfiretin yoğun olarak yaşanacağı, on bir ayın sultanı mübarek Ramazan-ı Şerif gelmeden önce bu gün ve geceleri Ramazan’a hazırlık olarak geçirelim. Nafile oruç tutmak suretiyle nefsimizi terbiye edip, ruhumuzu cilalayalım.
Dünya ile ahiret, madde ile mana, nefis ile ruh arasındaki dengeyi sağlamaya, insanlara faydalı olmanın yollarını araştırıp, iyiliksever, hayırsever bir kimse olmaya çalışalım.
Bu vesileyle Berat Kandilinizi tebrik eder, bu geceyi Yüce Rabbimizin rızasına uygun bir şekilde ihyâ etmeyi Cenab-ı Mevla’dan niyaz ederim.”