Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Cavit Erkılınç, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu’nun Bilecik’te gerçekleşen 27. Başkanlar Kurulu toplantısına katıldı.
Genel Müdür Cavit Erkılınç, Şeyh Edebali Kültür ve Kongre Merkezi’nde düzenlenen programda yaptığı konuşmada, birbirinden önemli birçok konu başlıklarına değindi. Nitelikli gazeteler görmek istediklerini ifade eden Cavit Erkılınç, “Basanla basmayanın, satanla satmayanın, personel çalıştıranla çalıştırmayanın, maaş ödeyenle ödemeyenin, okunanla okunmayanın, habercilik yapanla yapmayanı Allah'ın izniyle ayıracağız birbirinden.” ifadelerini kullandı.
“GAZETELERİN İLAN PASTASINDA KESİNTİ OLMAMIŞTIR”
Cavit Erkılınç, Basın İlan Kurumu’nun faaliyetleri ve işleyişi hakkında bilgiler vererek başladığı konuşmasında, dijital dönüşüm sürecine değinerek ilk etabın başarıyla tamamlandığını ifade etti. Dijital dönüşüm süreciyle birlikte elde edilen kazanımlardan bahseden Cavit Erkılınç, “Son on yılda çeşitli dönemlerde gündeme gelen ve 2022 yılında yasalaşarak 1 Nisan 2023 yılında uygulanmasına başlanan kanunla dijital dönüşüm sürecinin ilk etabı başarıyla tamamlanmıştır. İnternet haber sitelerinin süreli yayın kapsamına alınarak resmi ilan ve reklam yayınlama hakkını kazanma, bu mecrada görev yapan arkadaşlarımızın basın kartı alabilmeleri ve özlük haklarına yönelik iyileştirmeler bu dönemin en önemli kazanımı olmuştur. Söz verdiğimiz gibi ve görüldüğü üzere gazetelerin ilan pastasında kesinti olmamıştır. Burasının altını çiziyorum. Gazetelerin ilan pastasından herhangi bir kesinti olmamış ve ayrı bir pasta dilimi oluşturulmuştur. Yani bir verilirken iki verilmeye başlandı. Kimilerinin iddia ettiği gibi ilan adetlerinde veya pastada yaşanan azalma, internet haber siteleri yüzünden değil, ilan kaçırma, resmi ilan zorunluluğuna ilişkin mevzuat maddelerinin arkasından dolanma veya ilan metinlerinde küçülmeye gidilmesiyle kaynaklıdır. Bunlarla ilgili mücadelemizi de inanın biz var gücümüzle sürdürüyoruz. Son olarak icra satışlarına ilan metinleri veya gayrimenkulün özelliklerine ilişkin kısımlar çıkartılarak gönderilmeye başlandı. Bu ilanları resmi yazı ile geri gönderiyoruz. Önümüzdeki günlerde de ilgili bakanlığımıza resmi bir görüşme yapmayı inşallah planlıyoruz ve sonuç alırız.
“BİZİ DÖVDÜĞÜNÜZ KADAR ONLARI DÖVÜN”
Basın İlan Kurumu sonuçta bir kamu kuruluşudur. Gidip de kamu kurumlarıyla kavga etme yetkisi ve gücü yoktur. Ama bize getirdiğiniz eleştirileri o kamu kurumlarına getirseniz, toplu manşetler atsanız, niye böyle yapıyorsunuz deseniz hem yerel yöneticiler hem valilerimiz rahatlayacak hem de belediye başkanlarımız rahatlayacak. Yani bizi dövdüğünüz kadar onları dövün yeter. Başka bir şey istemiyoruz. Birbirimizi suçlamaya ve ikna etmeye değil muhatap kurumlarımız nezdinde rıza üretmeye ve usulüne uygun ilan gönderme konusunda kararlı davranmalarını sağlamaya ihtiyacımız var. Elbette burada da bir de madalyanın diğer kısmı var. İsim vermem doğru olmaz ama şu kadarını söyleyeyim kamu kurumları özellikle gazetelerimize ilan vermek istemiyor. Kendi ifadeleriyle söylüyorum kamu kurumlarının basmayan, satmayan ve okunmayan bir mecraya bu kadar yüksek bedellerle niye ilan verelim? Gittiğimizde bize hep bunu söylüyorlar. Üstelik kendi ilanlarını yayımlamak üzere milyonlarca dolar karşılığında bu iş için özel internet portalı kuran kurumlarımız da var. Adalet Bakanlığı ve Kamu İhale Kurumu gibi ki bunlar asıl gelirlerdir. Bunlar kendi ilanları için kendi yayınlamak için hakikaten ciddi yatırımlar yaptılar. Son anda yasanın geçme sürecinde bu pastayı aslanın ağzından aldık dersem yeridir yani. Yerel yönetimlerin sesi oluyoruz. Basının durumuna bakıp biz bunlara niye ilan veriyoruz şeklinde itirazları var. Bu nedenle internet haber sitelerinin devreye girmesini çok önemsedik.
“HİÇBİR DENETİM YAPMADIK”
Gazetelerimize kimsenin beklemediği bir kolaylığı sağlayarak kendilerine ait internet haber siteleri üzerinden beklemeksizin resmi ilan ve reklam alabilmelerinin önünü açtık. Bunu hepiniz biliyorsunuz. Tekrar açmama gerek yok. Yani yasanın yürürlüğe girmesiyle beraber internet siteleri yirmi dört aya tabi ama gazetesi olan arkadaşlar yani sizler kesintisiz olarak çifte tarife ile ilan gelirlerini almaya başladınız ki 1 Ekim'e kadar da hiçbir kontrole tabi tutulmadınız. Bu konularda hiçbir denetlemeye tabi tutmadık. 1 Nisan'dan 1 Ekim'e kadar o süre zarfında biz de bunu bilerek yaptık. Yatırımlarınızı gerçekleştirin. Biraz bu işe para harcayın, çok da atla deve değil. Zaten personeliniz var. Ek göstergelerden, ek gösterge için fazla çalışan elemanlarınızı aktarsaydınız bile bu iş hallolacaktı. Son iki yıldır resmi ilan fiyat tarifesinde öngörülerin üstünde zam yapmayı başardık. Hakikaten bu kendiliğinden olmuyor. Gazeteci arkadaşları destekleyelim anlamında sizin yapmanız gerekeni biz yaptık ve iki yıldır yüzde yüz zam. Ama önümüzdeki sene neyi mazeret yapacağız onu bilmiyorum. Yani şimdiden haber vereyim. Hakikaten iş biraz zor yani. Her seferinde bir gerekçe bulmamız lazım artık yolun sonuna geldik diye düşünüyorum. Bizi sonuca götürecek çözüm basılan okunan ve gündem belirleyen basılı gazetelerimizin bu alanda devam etmelerini, diğerlerinin ise her anlamda yeniden güç kazanmak ve nitelikli gazetecilik yapmak üzere internet mecrasını tercih etmelerinde görüyorum. Bir tam sayfa renkli ilanı veya reklamı gazetesinde resmi ilanın yarı fiyatına 35 bin lirayı alabilen kaç gazetemiz var? Yani özel reklamlar, holdinglerin, şirketlerin, ticaretlerin, reklamları resmi ilan fiyat tarifesinin dörtte biri, üçte biri, ikide biri oranında.
“BİZDEN ZİYADE İŞ SİZLERE DÜŞÜYOR”
Kamu ilanları hakikaten çok pahalı oldu. İkna edemiyoruz. Adalet Bakanlığı icra ilanları, satış ilanları da onlar da ilanları küçültüyor. Dolayısıyla bir sayfa gelecek ilan sizin önünüze çeyrek sayfa olarak geliyor. Burada da bizden ziyade iş sizlere düşüyor. Pandemi döneminde yapamadığımız, sonrasında niyetlendiğimiz ve tam başladığımız esnada deprem felaketi nedeniyle askıya almak veya esnetmek kaldığımız denetimlere de inşallah mevzuatımız gereği, kanun gereği devam edeceğiz. Haber vermeden geliyorsunuz diyorlar. Kanun haber veriyor, mevzuat haber veriyor, yönetmelik haber veriyor. Biz yılda bir defa sizleri denetleyeceğiz. Bununla yükümlüyüz. Yani bundan sonra artık kapıyı çalmayacağız. 1 Nisan'ı dolduralım ve şu bir yılı geçirelim denetleyeceğiz. Çünkü bu denetlemelerdeki hoşgörümüz işini düzgün yapan, hakikaten gazetecilik yapan, içinizdeki arkadaşlarımızı da çok fena üzüyor. Ben emek veriyorum, ben gayret sarf ediyorum, ben habercilik yapıyorum. Öbür tarafta adam holding işi yapıyor, ticaret yapıyor, hastane sahibi. Benle aynı parayı alıyor diyor. Biz söyleyecek söz bulamıyoruz. Basanla basmayanın, satanla satmayanın, personel çalıştıranla çalıştırmayanı, maaş ödeyenle, ödemeyen, okunanla okunmayanı habercilik yapanla yapmayanı Allah'ın izniyle ayıracağız birbirinden. Yani bu konuda kalırsak, vademiz yeterse ben burada olduğum müddetçe. Bunun sözünü sizlere şimdiden veriyorum. Bunu yapabilelim ki en azından işini hakkıyla yapanlar hakikaten mutlu olsunlar, para kazansınlar.
“ORTALIK AYAĞA KALKIYOR”
Isparta'dan bir örnek vereceğim 13-14 tane gazete vardı. Isparta'nın çapı belli yani çok güzel bir şehrimiz iyi bir şehrimiz. Ama 13 tane gazeteyi kaldıracak bir şehrimiz değildi. Sonra biraz kızdık, bağırdık, tatlı sert 3’e veya 4’e düştüler. Biz niye zamanında böyle yapmadık dediler, arkadaşlar pasta bir tane. Bunu söyleye söyleye dilimde tüyü bitti. Kurun ortaklıklarınızı, aklın yolu birdir. Biz size ille de birleşin demiyoruz. Ama pastanız da büyüsün, personelden tasarruf edin. Yani bir şekilde iyi gazete çıkarmanın ekonomik kaynağını oluşturun. Mevzuat gereğince bir gazeteye veya internet haber sitesine mahsup uygulanmışsa ortalık ayağa kalkıyor. Basın İlan Kurumu'nun bundan hiçbir kazancı yok. Hayır ceza değil o para Basın İlan Kurumu'na gelmiyor. Gazete sahibinden, cemiyet başkanımızdan başlıyor, milletvekiline ve bakana kadar gidiyor mesele. Artık telefon üstüne telefon. Biz elimizden geleni yapıyoruz, söylüyoruz, doğruyu gösteriyoruz. Ama artık iş sizde.
“TAKDİRİ SİZE BIRAKIYORUM”
Bir örnek vereyim. Bir gazete aynı ildeki diğer gazeteyi şikayet etti. Arayanlar oldu şikayet varmış. Niye denetlemiyorsunuz? Yani şikayet ediyor, dilekçe geliyor. Bir de artık siyasilere ulaşmak çok kolay eskisi gibi değil. Dedi ki gideriz ama tüm gazeteleri denetleriz. Gitti arkadaşlarımız denetlemeyi yaptı. Şikayet edenin de edilenin de mevzuat ihlalleri söz konusuydu. Hiç birbirinden farkı yoktu. Tabii gereğini yaptık. Yoksa gitmeyecektik yani. Biliyoruz ama ya göz yumuyoruz. Sonra ne oldu biliyor musunuz? Şikayetçinin dilekçesini bir an önce işleme alın diye bizi arayan kişi bu kez niye mahsup uyguluyorsunuz diye aradı ve yine araya bir sürü siyasilerimizi, milletvekillerimizi, bakanlarımızı koydu. Yani size bırakıyorum takdiri. Ne yapabiliriz biz, paydaşız. Artık bu trajik komik oyuna, tiyatroya son vermemiz lazım. Gerçekle yüzleşmemiz lazım arkadaşlar. 6-7 tane gazetesi olan arkadaşımız var. Ya ne yapıyorsun bu kadar gazeteyle. Nereden buluyorsun bu kadar gazeteciyi, Anadolu'nun bir şehrinde? Yani mümkün mü yani? En az dört tane adam çalıştırması lazım. Habercisidir, kameramanıdır, yazarıdır. Yok, bulunuyor. Sorduğumuzda da efendim onlar gazeteci. Haber verin ki biz denetlemede o arkadaşları çabucak toparlayalım. Maalesef hadise böyle geçiyor.
“GAZETELERİN NİTELİĞİNİ YÜKSELTMEK İSTİYORUZ”
Sizler her biriniz bizler için gerçekten çok kıymetlisiniz. Birbirimize göbekten bağlıyız. Biz aslında ilan kurumu olarak sizler için varız. Elimizi vicdanımıza koyalım. Basın İlan Kurumu karşılıklı bir dayanışma içerisinde inşallah bugünleri atlatacağız. Nitelikli kalifiye hakikaten topluma yön veren, haber üreten, bölgesel, yerel her neyse artık küresel yorumlar katan gazete görmek istiyoruz. Gazetelerin niteliğini yükseltmek istiyoruz. Resmi ilan yayınlamak babadan oğula devreden bir hak değildir. Getirin o şartları yerine getirmezsek o zaman söyleyin. Hakikaten söylediğimizde de bizi mahkemelerde uğraştırmayın. Bugüne kadar mahkemeyi kazanan da içinizde yüzde bir bile değil. Yargıyı kilitliyoruz, mahkemeleri kilitliyoruz. Keyfi hiçbir uygulamamız yok. Şunu çok açıklıkla ifade edeyim size. Biz hem sağ basından hem sol basından sopa yiyoruz. Adam gazetecilik yapıyor. Diline dikkat ediyor. Haberini düzgün yazıyor. Artık burada Basın İlan Kurumu keyfi davranamaz. Biz savcı değiliz. Biz mahkeme de değiliz, hakim de değiliz.” ifadelerini kullandı.
“SİZLERİN ROLÜ ÇOK DEĞERLİ”
TGK 27. Başkanlar Kurulu toplantısına katılan İletişim ve Medya Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü İdris Kardaş ise yerel basının önemine dikkat çekti. İdris Kardaş, dezenformasyonla mücadele için yerelden beslenen doğru bilgiye çok ihtiyaçları olduğunu ifade ederek, “Bu bağlamda sizlerin rolü çok değerli” dedi.
Öte yandan, TGK 27. Başkanlar Kurulu toplantısına, Bilecik Valisi Şefik Aygöl, Kütahya Valisi Musa Işın, Basın İlan Kurumu Genel Müdürü Cavit Erkılınç, İletişim ve Medya Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi Koordinatörü İdris Kardaş, İller Bankası Yönetim Kurulu Başkan Vekili Selim Yağcı, Türkiye Gazeteciler Konfederasyonu Genel Başkanı Nuri Kolaylı, Bilecik Temsilcisi Mehmet Ergün, 18. Dönem Milletvekili Tayfur Ün, 9 gazeteciler federasyonu, gazeteciler cemiyetlerinin başkanları ve temsilcileri katıldı.