Kıymetli okurlarım tarımdan bahsetmeye devam edeceğiz. Bugün sizlere 2016-2018 yılları arasında Bilecik ilinde yapılmış bir akademik çalışmanın ışığında Bilecik tarımının önündeki engellerden bahsedeceğim. Araştırma, belirtiğim tarih aralığında yapıldığı için fiyatlar da o tarihlere ait rakamlardır. Güncel rakamlarla kıyaslama yaptığımızda tarımsal üretimin önündeki engellerin ne derece büyük olduğu rahatlıkla anlaşılacaktır.
Araştırmaya göre tarımsal üretimin önündeki en büyük engel olarak; ilk sırada motorin fiyatlarının yüksek olması (% 11,60), bunu gübre fiyatlarının yüksek olması (% 10,54), üçüncü sırada ise ilaç fiyatlarının yüksek olması (% 10,09) takip etmektedir. Bu üç madde tarımsal üretimin ana girdi kalemleridir. İlk üç sıralamanın üretimle ilgili olmasına karşın ikinci üç sıralamada satışla alakalı engeller gelmektedir. Buna göre fiyat ve pazarlama ikinci planda kalmaktadır. Tohum fiyatlarının yüksek olması (%6,93) ile olumsuz hava koşulları başa baş gitmektedir. Üretim için enerji gideri olarak motorin ilk sırada yer alırken, elektrik fiyatının yüksek olmasının (%5,87) 10. sırada yer alması elektriğin Bilecik’teki tarımsal üretimde motorine göre daha az kullanıldığını göstermektedir. Buradan yola çıkarak tarımsal üretim için motorinin çok önemli olduğu söylenebilir. İşçi ücretlerinin yüksek olması oranın (%6,17) 9. sırada yer alması ilde tarım işçisi sayısının ve işçi günlük ücretinin makul olduğu şeklinde değerlendirilebilir. Burada şunu ifade etmek gerekmektedir. Çalışma esnasında üreticilerin genelde aile bireylerinden işgücü tercih ettiği, diğer durumlarda doğu illerinden gelen veya mültecilerden düşük ücretlerle işgücü ihtiyacını karşıladıkları gözlemlenmiştir. Bu nedenden dolayı bu maddenin son sıralarda yer aldığı düşünülmektedir. Verginin yüksek olması seçeneğinin (%3,92) 13. sırada yer alması devletin tarımsal vergileme sisteminde kabul edilebilir bir seviyede olduğunu göstermektedir. Nakliye ücretinin yüksek olması (%4,07) sondan üçüncü sırada yer alması bölgede lojistik imkanların yeterli olduğunu göstermektedir. Ulaşım sorununun en son sırada kendine yer bulması bölgede ulaşım ağının yaygın olduğunun belirtisidir. Zira Bilecik’in başta Bursa, Eskişehir, Sakarya gibi büyük illerle komşu olması ve Kocaeli ve İstanbul gibi önemli büyük şehirlere yakın olması ulaşım açsından ili oldukça avantajlı duruma getirmektedir. 2002 yılında Bilecik’te ocak ayında litresi 0,94 TL (TZOB, 2013) olan motorin % 442,55 artışla 2017 yılı aralık ayında 5,10 TL’ye yükselmiştir (OPET, 2017). Aradan geçen 15 yılda akaryakıt fiyatlarının astronomik artışı tarımsal üretimi zora sokmaktadır. Önemli girdi kalemindeki bu artış oranı, tarımsal üretimin önündeki en büyük engellerin başında motorin fiyatlarının yüksek olması (%11,60) sonucunu desteklemektedir. Bir başka tarımsal üretim girdisi olan ve üreticinin yaygın olarak kullandığı Diamonyum Fosfat (DAP) gübre fiyatları incelendiğinde 2003 yılında tonu 388 TL iken 2017 yılında % 285,02 artışla 1.493,90 TL’ye yükselmiştir (BÜGM 2017). Bu sonuç da ikinci sırada yer alan gübre fiyatlarının yüksek olması (%10,54) sorununu teyit etmektedir.
Diğer sektörlerde olduğu gibi tarım sektöründe de temel amaç kar elde etmektir. Üreticileri penceresinden bakıldığında, faaliyetin ve mevcudiyetin sürdürebilmesi kar elde etmekle mümkündür. Aksi durumda yani bunun tersi zarar ortaya çıkması sonucu üreticiler üretimden soğurlar ve üretmeyi bırakırlar. Bu nedenle üretim miktarları düşer. Üretim miktarlarının düşmesi fiyatların yükselmesine neden olur. Akabinde ise sektörde tekelleşme meydana gelebilir. Bilecik’te en yaygın yetiştirilen sebze olan domates örneğinden yola çıkıldığında üreticilerin kar maksimazyonuna ne kadar uzak oldukları daha net anlaşılacaktır. TÜİK’in 2015 yılı tarım ürünleri üretici fiyat endeksi ürün fiyatları raporuna göre 2014 yılı ocak ayında domatesin kilogram satış fiyatı 1,53 TL iken 2015 yılı eylül ayında bu rakam %35,29 düşüşle 0,99 TL’ye gerilemiştir. Ancak bu düşüş statik değil dalgalı bir şekilde gerçekleşmiştir. 2014 yılı eylül ayında 0,94 düşerken, 2015 yılı nisan ayında 2,08 TL olarak dalgalı seyir izlemiştir. Bu sonuçlar düşük ürün fiyatı (%9,34) ve ürün fiyatındaki ani düşüşler (%8,13) sorunsallarıyla paralellik arz etmektedir. Evet bir tarafta yüksek girdi maliyetleri diğer tarafta düşük ürün fiyatları üreticileri zorlamaktadır. Tüketici açısından bakıldığında fiyatlar yüksek gelmektedir. Burada bir başka engel olarak tarla ile tezgah arasındaki fiyat uçurumları tarımsal ekonominin temel sorunları arasında yer almaktadır.
Gelecek yazımda sorunların çözüm yollarını ele alacağım. Karlı bir üretim sezonu dileğiyle görüşmek üzere.