Bilecik milletvekili intihar etti

Doç. Dr. TANER BİLGİN

Bilecik milletvekili intihar etti.

Neden intihar eder ki insan?

Hiç akıl sağlığı yerinde olan biri böyle bir şey yapar mı?

Belki bir anlık cinnet, akıl tutulması. Ya da yaşanılan sorun, acı veya keder karşısında bir çıkış yolu bulamamak….

Hem dinimiz açısından da düşünecek olursak büyük bir günah. Bu dünyasını kaybettiği gibi ahiretini de kaybetmek.

Bu haftaki köşe yazımda canından çok sevdiği birisinin ölümü dolayısıyla Bilecik milletvekilinin nasıl intihar ettiğini kaleme alacağım…

Bundan tam 84 yıl önce yaşanan ama çok daha büyük bir olayın gölgesinde kaldığı için üzerinde pek durulmayan, sadece satır aralarında kalan ve kulaktan kulağa nakledilen bu olay tarihte eşine ve benzerine rastlanmayan bir dostluğun, arkadaşlığın ve kardeşliğin hüzünlü öyküsüdür.

Peki kimdir bu Bilecik Milletvekili neden intihar etti????

Eminim ki okuyucularım arasında bilenler vardır.

Merak edenler içinse ben söyleyeyim,

Salih Bozok…

Salih Bozok, Atatürk’ün hayatı boyunca yanından ayırmadığı tek isim. Atatürk gibi 1881’de Selanik’te dünyaya gelen Bozok, Mustafa Kemal’in hem mahalle hem de okul arkadaşıydı. Aynı okullarda okudular, Harp Okulunu bitirdiler. Atatürk’ün yıllarca başyaverliğini yapan Bozok, Bilecik milletvekili olduktan sonra bile hep Ata’nın yanı başındaydı.

Mustafa Kemal’e hem kişisel hayatında hem de bürokratik işlerde yardımcı olan Salih Bozok, Atatürk’ün her anını kayıt altına almıştı. Bugün Mustafa Kemal Paşa’yı daha iyi tanıyorsak aslında bunu Salih Bozok’a borçluyuz.

Salih Bozok ve Mustafa Kemal Atatürk

Öyle ki  Atatürk’ün bir şeye ihtiyacı olduğunda gözünü ilk çevirdiği anda gördüğü kişi her zaman Salih Bozok’tu. Sadece bakışlarla anlaşan, neyin yapılması gerektiğini, neyin yapılmaması gerektiğini kaş göz işaretleriyle kararlaştıran ve uygulayan bir uyum söz konusuydu.

Ata’ya Salih Bozok’tan daha yakın birisinin olmadığını dönemin tanıkları hatıralarında hep dile getirmişti. Milli Mücadele yıllarında Atatürk’ün en yakın arkadaşlarından biri olan İsmet İnönü dahi başbakanlık görevinden istifa etmesi istendiğinde Bozok’a ulaşarak Mustafa Kemal ile konuşmasını ve pişmanlığını iletmesini rica etmişti. Çünkü o da çok iyi biliyordu ki, Mustafa Kemal’in kıramayacağı tek insan, Bozok idi.

Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Salih Bozok

Bu kadar samimi iki dost idi Mustafa Kemal ile Salih Bozok. Bu yaşanmışlıklar dolayısıyla da Salih Bozok için Mustafa Kemal’den ayrılmak çok zor gelecekti.

Aylarca yatağının başucunda bekledi

Atatürk amansız hastalığa yakalandığında Salih Bozok aylarca yatağının başucunda bekledi. Mustafa Kemal, o kötü günlerde, en sevdiği 4 mevsim tablosuna baktıktan sonra Bozok’a dönerek “Ne kadar bizim oralara, Selanik’e benziyor, bir gün iyileşirsem böyle bir yerde yaşayalım” demişti.

Durumunu bilen Bozok ise gözyaşlarına hakim olamamıştı.

Gözünün önünde Atatürk eriyor, Bozok ise buna bir çare bulamıyordu. Komutanı, arkadaşı ve daha önemlisi en yakın dostu olan Atatürk’ten sonra yaşamamaya karar verdi… 

Aslında Bozok, ölmeye komutanına siroz teşhisinin konduğu 1938 ilkbaharından sonra karar vermişti. Bu amaçla tanıdığı doktorlara en rahat ölüm şeklinin ne olduğunu, mesela şakağa ateş etmenin kesin ölüm getirip getirmeyeceğini bile sormuştu. 

‘‘Şakak pek garantili değildir, namlu azıcık kaysa insan ölmez ama kör kalır. En ideal intihar kalbe ateş etmektir’’ cevabını almıştı. Öldürücü noktanın neresi olduğunu öğrenen Bozok, her gün ilk iş olarak sabahları tıraş oluyor, sonra göğsünün üzerine tentürdiyot sürüyor ve doktorlardan gelecek kaçınılmaz haberi beklemeye başlıyordu.

Gerçekten onun için dayanılmaz bir ıstıraptı bu bekleyiş. Doktorlarla her konuştuğunda kötü bir haber alacağım düşüncesiyle kalbi yerinden çıkacak gibi oluyordu. Atanın sürekli başında bekliyor ve neredeyse bir an bile yanından ayrılmıyordu.

Bu nedenle de Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk’ün ölüm haberini alamayacaktı. Zira Ata’nın hayata gözlerini kapadığı anlarda 1938 sabahında odada kendisi de bulunuyordu. Doktorlar Atanın çenesini bağlarlarken o asker adımlarıyla ilerleyerek kumandanının soğumaya başlamış elini öptü ve usulca odadan dışarıya çıktı.

Salih Bozok Mustafa Kemal Paşa’nın hayata gözlerini yumduğu dakikalarda Atanın elini öperek ona veda ettikten sonra kalan işini tamamlamak amacıyla odayı terk etti…

 

Dolmabahçe Sarayı’nın zemin katındaki yaverler odasına indi. Oda da kimsecikler yoktu. Göğsünü açtı, belindeki tabancayı çıkararak namlusunu daha önce işaretlediği tentürdiyotlu noktanın üzerine koydu ve hiç tereddüt etmeden tetiğe dokundu.

10 Kasım sabahı Dolmabahçe de saat dokuz buçuğa gelmek üzereyken tek bir el silah patlamış, patlama sarayın hemen her tarafına dakikalar önce sinmiş olan yüzyılın hüznünü keskin bir çığlıkla delip geçerken, tetiği çeken elin sahibi kanlar içerisinde yere yuvarlanmıştı.

Atatürk’ün Selanik’teki çocukluk yıllarından itibaren en yakın arkadaşı olan, nikâh şahitliğini yapan ve zamanın Bilecik Milletvekili Salih Bozok ‘‘Onun var olmadığı bir dünyada yaşamanın hiçbir anlamı yoktur’’ şeklindeki notu yazarak intihar etmişti.

Bozok intihar ederken eşine de bir mektup yazmıştı. Mektubunda eşine şu şekilde veda etmişti:

“İşte o gün gelmiştir, ben artık aranızdan çekiliyorum. Senden çok memnun olarak ayrılıyorum. Ben hayatımı Atatürk’ün hayatına bağladım ve ondan sonra yaşamamaya karar verdiğim için hayatıma nihayet verdim. Fazla teessüre mahal yoktur. Ebediyen arz-ı veda ederim sevgili karıcığım, Pakize’m.”

Salih Bey ve Eşi Pakize Hanım.

Kanlar içerisinde yerde yatmakta olan Bozak’a ilk müdahaleyi yapan üst kattan koşup gelen Doktor Mim Kemal Öke’ydi. Sonra öteki doktorlar, Neşet Ömer ile Nihat Reşat gelmişti. Kurşun kalbin etrafındaki yağ tabakasına takılıp kalmıştı. İlk müdahalenin ardından Bozok, hemen Şişli Sıhhat Yurdu’na nakledildi.

Hastahanede üç hafta yattıktan sonra taburcu edildi ama hatırasına hayatını vermeye çalıştığı komutanının cenazesine katılamadı.

Geçirmiş olduğu ameliyat sonrası hayata döndürülen Bozok, kaldığı yerden Bilecik Milletvekilliği görevine devam etti.

Atanın ölümünden sonra birkaç yıl daha yaşadı. Ancak bir yanı hep eksikti Bozok’un ve hayattan hiç keyif almıyordu. Zira Salih Bozok’un yakın çevresinin de söylediği bir şey vardı. “Atatürk’ten sonra Salih Bey yaşamamıştır.” 

İki sene daha yaşadı Bozok ve ölümü de kurşunla delemediği kalbini aniden vuran bir krizle oldu.

15 Nisan 1941 tarihinde Salih Bozok öldüğünde gazete manşetlerinde Salih Bozok öldü değil Salih Ata’sına kavuştu başlığı atılmıştı.

Salih Bozok, Atatürk’ü en çok seven isim olarak kaldı hafızlarda. Başyaverlikten öte bir dost olarak, hatta ahiret yolculuğunda bile gönlü yalnız bırakmaya razı gelmeyen bir dost ki ne o dönemde ne bu dönemde böyle bir vefa duygusunu, sadece duygu değil eylemini görme şansımız çok zor.

Haftaya yeniden görüşmek dileğiyle Hoşçakalın…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (9)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.