Hadisler ya Peygambere, ya da Allah’a nispet edilir. Peygambere nispet edilenlere “Hadis-i Nebevî”, Allah’a nispet edilenlere “Hadis-i Kudsî” denir. Demek oluyor ki; Kudsî Hadis, Peygamberimizin Mevlâ’mızdan rivayet ettiği sözdür. Kudsî hadislerin sayısının, yüz ve beş yüz elli arasında olduğu zannedilmektedir. Kur’an hakkında: “Allah buyurdu”, Kudsî hadis hakkında ise, “Peygamber Allah’tan rivayet ettiği hadiste buyurdu” denilir. Namazda, Kur’anın yerine Kudsî hadis okunmaz. Kur’anın, lafız yönünden de Allah’tan olması şarttır. Hâlbuki kudsî hadisin lafzı peygamberden, mânâsı Allah’tandır. Zaten mânâsı Allah’tan olduğu için “Kudsî”, lafzı peygambere ait olduğu için “Hadis” denmiştir. Kudsî hadis hakkında bu kısa bilgiden sonra, işte bir demet kudsî hadis:
“Ey insanoğlu! Hayır işle. Çünkü hayır cennetin anahtarıdır ve oraya götürür. Kötülüklerden sakın. Çünkü o cehennemin anahtarıdır ve oraya götürür. Ey insanoğlu! Bil ki, dünya harap sayılan evdir. Ömrün bu harap için, bedenin de toprak olmak içindir. Topladığın mal ise vârisler içindir. Nimet başkasının, hesap vermek senindir. Azap çekmek ve pişman olmak da sana aittir. Mezarda arkadaşın, işlediğin hayırlı iştir. Sen hesaba çekilmeden önce, kendi nefsini hesaba çek ve bana ibadete koyul, bana isyan etmekten sakın, sana verdiğime razı göster ve şükredenlerden ol.
Ey insanoğlu! Günah işlerken gülen kimseyi, ağlar olduğu halde ateşe atarım. Ey insanoğlu! Çok zengin vardır ki, ağlarken onu cehenneme koyduğum zaman, fakir olmayı temenni edecektir. Azametimden korkarak oturup ağlayan kimseyi, güler halde cennete koyarım. Ey insanoğlu! Çok zengin vardır ki, hesap gününde fakirliği temenni edecektir. Nice zalim vardır ki, ölüm onları perişan edip kıymetsiz bırakmıştır. Nice tatlı şeyler vardır ki, ölüm onları acı yapmıştır. Ey insanoğlu! Eğer ölüme dair sizin bildiklerinizi hayvanlar bilseydi, açlık ve susuzluk çekerek ölünceye kadar yemezler ve içmezlerdi. Ey insanoğlu! Eğer ölümün acısı ve şiddeti gizlenmeseydi, gece uyumaman ve gündüz durmaman gerekirdi.
Ey insanoğlu! Gençliğine güvenip aldanma, nice genç vardır ki, ölümde ileri geçmiştir, yani ihtiyarlardan önce vefat etmiştir. Ey insanoğlu! Seni topraktan yarattım, seni toprağa çevireceğim ve seni topraktan dirilteceğim. O halde, dünya zevklerini bırak ve ölüme hazırlan. Bil ki, ben bir kulu sevdiğim zaman dünyayı ondan uzaklaştırırım ve onu âhiret için kullanırım, dünya ayıplarını ona gösteririm de onlardan sakınarak cennet ehlinin işlerini yapar. Ben de onu rahmetimle cennete koyarım. Bir kula da buğz ettiğim zaman, onu dünya ile meşgul ederek ahiretten habersiz bırakırım ve onu dünya işinde kullanırım. Böylece cehennemliklerden olur. Ben de onu cehenneme koyarım.
Ey insanoğlu! Dünya, gölgenin meyline benzer. Az gölge yapar, sonra kaybolarak bir daha sana dönmez! Ey insanoğlu! Seni yaratan benim, sana rızk veren benim, seni dirilten benim, seni öldürecek benim, seni öldükten sonra diriltecek benim, seni hesaba çekecek olan da benim. Eğer hayırlı iş yaparsan, onun mükâfatını göreceksin ve eğer kötü iş yaparsan, onun cezasını çekeceksin. Ey insanoğlu! Rızk yönünden kederlenme. Çünkü rızk işini sana bırakmadım. İşini sana bırakmadığım şeyin endişesini yüklenme. Şükreder halinle az bir rızk, şükretmeksizin sahip olduğun çok maldan daha hayırlıdır.”