Birinin şahsında, İKİ ASIRLIK SİYASÎLERE BAKIŞ

ALİ ERDAL

Fransız tarihçi (Benoist Mechin)… Ülkemizde, “Mustafa Kemal – Bir İmparatorluğun Ölümü” isimli kitabı ile tanınır. Bizim hakkımızda bir tespiti var. Bizim idrak etmiş olmamız gereken bir tespit: “Türkler, devletler tesis ve idaresinde, fıtrî kabiliyetlere maliktirler.” Doğuştan kabiliyet… Bunun delili olarak da bir eserimize dikkat çekiyor: “Kutadgu-Bilig”…  Devam ediyor: “Türk edebiyatının –Doğu Türkistan’da Kâşgar’da yazılmış– en eski kitabının Kutadgu-Bilig / Hikmet-i Hükûmet’ adını taşıması, şüphesiz tesadüflere atfedilemez.” Bir eserden bu sonuca varmak, bir vasfı tespitten daha çok takdire şayan. Tarihçi haklı… Devletine “ebed müddet” diyen; “Allah; devlete, millete zeval vermesin” diye dua eden; “devlet malıdır, nem kapmasın” ahlâkını misallendiren kaç millet var dünyada?..

Bu basireti sebebiyle milletimiz; uzun vâdeli düşünen ve davranan, ufku geniş, öngörüleri isabetli devlet adamlarını daha fazla sevmiştir… Anadolu kapılarını açan Alpaslan… Büyük devlet zeminini hazırlayan Ertuğrul Gazi… Ve o devleti kuran Osman Gazi… İstanbul’u fetheden Fatih… Hilâfeti kazandıran Yavuz… Siyaset dehası II. Abdülhamid… Fikirce derin, ufku geniş devlet adamları…

Fakat iki asırdır... Siyaset sahnesi, doğrudan vaz geçtim, eğri görüşü bile olmayan fikirsiz, basiretsiz, boş, üstelik de çok konuşan politikacılar panayırı… Göz önündekini bile doğru teşhisten aciz rey sahibi olmaktan mahrum kişiler… Nerde kaldı ilerisini görmek… Uzun vadeli düşünmek… Bugün için doğru yanlış bir lâf et, gerisi mühim değil… Saman alevi gibi kurulup kaybolan partiler mezarlığı, bunun itiraz edilemez belgesi. Neler dinledi bu millet o sözümona devlet adamlarından… Saadet yalanları anlatan bezirgânlardan… Söylediklerine kulak asmazsak, başımıza gelecekleri tekrarlayıp duran devrimbaz felâket tellâlı çapsızlardan… Bize ait her şeyi tehlike gören Batı hayranı kibirli basiretsizlerden…

Günümüze ait bir örnek vermesek olmaz. Kılıçdaroğlu konuşuyor… Bu ileri görüşlü devlet adamımız, Afrin’e girersek başımıza gelecekleri “felâketleri” söyleyiveriyor. Eee dost acı söyler:

“Türkiye, güvenliğini alabilecek noktaya kadar gitmeli ama ben Afrin’e girilmesini asla doğru bulmuyorum. Kenti ele geçirmek gibi bir düşünce olmamalı. Afrin’e, terör örgütü Türkiye sınırına konuşlanmasın diye girdik. El Bab’da meselâ, Fırat Kalkanı’nda belli bir yere kadar gittik. Güvenliğimizi sağlamak için konuşlandık, durduk. Daha derinlere inmenin mantığı yok. Hiç gerek de yok. Daha fazla şehit veririz, yazıktır, günahtır.”

Neticeyi gördük… Dediği gibi olmadı. “Felâket tellâllığı yaptığı ortaya çıktı. Ücretli ücretsiz bütün danışma imkânlarına sahip, yetkililerden istediği bilgiyi istediği zaman alabilecek, araştırma yolu kendisine hep açık biri, nasıl bu kadar öngörüsüz olabilir? Ettiği lâflar sadece basiretsizlik ve öngörüsüzlük de değil, en hafif tâbirle densizlik. Çünkü doğruysa bile söylenmemesi gerekenleri davul zurnayla ilân ediyor. Ölümle burun buruna askerlerimizin ve kenetlenmiş milletimizin şevkini kırmaya ne hakkı var? Varsa bir bildiği yetkilileri uyarır.

Sağ olsun bu büyük deha, her konuşmasında kendi rekorunu kırıyor. Millet de her seçim, cezasını kesip önüne koyuyor: ‘Sana iktidar verilemez!’ Sekiz seçimdir böyle…

Fransız tarihçi haklı…

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.