Amerikan Robert Koleji'nin arsasını Ahmet Vefik Paşa vermiş. Vefik Paşa ağır hastalanınca “beni Eyüp Sultan Mezarlığı'na gömün diye vasiyet etmiş. Sultan II. Abdulhamit “O Eyüp Sultan'a değil, arsasını verdiği Robert Koleji'nin dibine gömülecek. Çan sesini duya duya orada yatacak” der ve oraya gömdürür.
Daha evvel de “Ne çekiyorsak memleketimizde faaliyet gösteren yabancı okullardan mezun olanlardan çekiyoruz. Bizim çocuklarımızı bile bize karşı yetiştiriyorlar.” demiştim.
TÜSİAD, yeni hazırlanacak anayasada olmasını istediklerini açıkladı. Nüfus kağıdında din hanesi kaldırılsın, Dinayet İşleri teşkilatı kaldırılsın. TÜSİAD' ın bildirisini hazırlayanların içinde Yahudisi, Ermenisi, Süryanisi, Alevisi var. Olmayan Dinayet teşkilatından bir temsilci zaten TÜSİAD' ın şu anki başkanı bayanda zaten İstanbul' da bir yabancı liseden mezun. Bu lisede Türkiye Cumhuriyeti Devleti tarafından Türkçe dersi okutulma mecburiyeti konmasına rağmen kabul etmeyip okulun kapanmasına bile göze alıyor. Her nasılsa hala eğitime devam ediyor.
Bütün yabancı okulların yetiştirdikleri yetmezmiş gibi yıllarca Amerikasına, İngilteresine “eğitim”, “kurs” adı altında çocuklarımızı gönderdik ve halende gönderiyoruz. Gidenlerin bir kısmı oralarda iş buldu kaldı. Geri dönenlerin bir kısmı bürokratik kadrolarda yer aldı canımıza okudu. Geri kalanlarda şerefleriyle milletine hizmet ediyorlar.
Geçmişten ders almamış olmalıyız ki Milli Eğitime 40 bin İngilizce öğretmeni getirileceğini bizzat Milli Eğitim Bakanı açıkladı. Bir gazeteci sayın bakan bayana “Gelen öğretmenler misyoner olamaz mı?” diye soruyor. Bakan “Benim bu yönde düşüncelerim yok” diyor.
1960 ihtilalinden sonra Amerika'dan “Barış Gönüllüleri” adı altında gelenler oldu. O gelenlerden biri ilimiz merkezine bağlı Dere Sakarya köyünde, biri de Pazaryeri'nin Karaköy köyünde kaldıklarını hatırlıyorum. Hatta Dere Sakarya köyünde kalanın bir pehlivanlık hikayesini ağabeyim Ali Erdal yazmıştı. Görüldüğü gibi hiçte öyle boş adamlar göndermedikleri anlaşılıyor.
Güneydoğuda bugün yaşanan olayların tohumları barış gönüllüleri tarafından atıldığı, o tarihlerde yörede görev yapan emniyet müdürleri, valiler tarafından hazırlanan raporlardan basında yer alanlardan öğreniyoruz. Hala geçmişteki gafletimizden ders almamış olmalıyız ki 40 Bin ingilizce öğretmeni getirmeyi düşünüyor bayan bakan.
Milli Eğitim Bakanlığı 87 yıllık cumhuriyet döneminde yabancı dil sahasında başarılı olmadığını ilan ediyor. Zaten bu hükümet döneminden evvelki hükümet, ekonomide başarılı olamayınca, ismi Türk kafa yapısı Amerikan olan birini ekonominin başına ithal bakan getirmemiş miydi. Olayları iyi ve geniş tahlil ettiğimiz zaman sadece eğitimin, yabancı dil sahasında değil, her sahada SOS verdiğini görmeliyiz. Yabancı dili öğretemedik de kendi dilimiz Türkçeyi öğretebildik mi? Dilekçe yazamayan Üniversite mezunu yetiştiriyoruz. Bırakın Cumhuriyetten evvelki konuşulan dili anlamayı 20 yıl evvelki konuşulan dili anlamayan öğrenci yetiştiriyoruz. “Sebep”, “yekvücut”, “acizane”, “biçare” gibi daha nice kelimelerin manasını soran Lise mezunlarımız var. SOS verdiğimiz Türkçe dersi öğretmenlerini nereden getireceğiz?
Amerika ve İngiltere'de öğretmen maaşlarının üç bin dolardan başladığını öğrendim. Bizde Üç bin dolar alan öğretmen yok. Gelenlere 3 Bin Dolar verilirse öğretmenlerimize hükümet ne cevap verecek. Farz edelim 2 Bin dolar versek, memleketinde 3 Bin Dolar alan niye gelsin. Hatta daha fazla almalı ki gelmeyi kabul etmeli. 1960'lı yıllarda “Barış gönüllüleri” adıyla gelen Amerikalıların maaşını “Kiliseler Birliğinin” verdiği söylendi. Bu gelen öğretmenlere hükümetimizin verdiği maaşın üstünü “Kiliseler Birliği”mi ödeyecek diye sormadan edemiyorum. Böyle bir şey olursa getirilmesi düşünülen öğretmenlerin attığı tohumlar yeşerdiğinde nasıl kurutacağız. Bakın “Barış Gönüllüleri” iyi ki barış için gelmişler öğleyken 30 yıldır attıkları tohumların kökünü kurutamadık.
Eğitim sendikalarının tamamı ithal öğretmene karşı. Doğrusu 40 yıl düşünsem bir gün ithal öğretmen getirileceğini duymak aklıma gelmezdi. Seçimlere yakın gider ayak Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu'nun aklına kim girdiyse iyi etmemiş. Bayan bakanı çakma akılla doğru karar alınamayacağını birileri öğretmeli.
İthal öğretmen istemiyor sendikalar. Şimdiden böyle bir karar alınırsa “derslere girmeyeceklerini” açıklamalılar.
Son olarak Nimet isimli Bakanımıza düşündüğünüz bu millete Nimet değil Külfet getiri.
TAŞI GEDİĞİNE
Herhangi bir yakınımız, ummadığımız bir zamanda ziyaretinize geldiğinde "Nasıl oldu da geldin, ağır bir taş kaldırayım bari" deriz ya!
Tarımcılarda uygulamalı olarak fidan budaması göstermek üzere araziye çıkmışlar.
Hangi taşı kaldıralım!
TAŞI GEDİĞİNE
Pazaryeri Kaymakamı Vekiline veda yemeği düzenlenmiş.
Ömrümüz Pazaryeri, Yenipazar ve İnhisar ilçelerine gelen kaymakamları karşılamak, gidenlere veda yemeği düzenlemekle geçiyor.
Üç ilçemiz Kaymakamlık makamları zaman ayarlı otomatik gibi devamlı atıyor.