Biz olmamız gereken yerde değiliz

ÇAĞLA CANBAZ

Kimi şehirler var, adına türküler yakılır, kimisinin beş minaresi, kiminin surları, kiminin horozu, tozu, tuzu var, kendini yansıtan bir simgesi bir albenisi var. Tarih boyunca elden ele geçen bu coğrafyada nice şehirler nice değerler var. Hele İstanbul, constantinepol, constantine, islambol doğu romanın sonrasında Devleti Aliye'nin göz bebeği Payitaht, İstanbul var. 

81 ili tek tek değerlendirsek hepsinin ayrı bir albenisi hepsinin ayrı güzelliği kahramanlığı, hatta gaziliği bile var. Bazı şehirler kuruluşundan beri nasiplidir, popülerdir. İlkokuldaki sınıfın en popüler çocuğu gibidir, Anadolu da kime şehir ismi sorsanız hemen hemen herkesin aklına belli isimler gelir. Aslında bunları bilir kılan o şehirlerin büyüklüğü nüfusu değil barındırdığı değerler, sakladığı hikayelerdir. 

Neyse konumuz en güzel şehirlerden ziyade en boynu bükük şehirler, bunlardan birisi de benim gariban şehrim, benim memleketim. Bilecik ve Bozüyük.  Osman oğullarının at sürdüğü kılıç kuşandığı o küçük obanın Anadolu da dünya tarihi yazmak için var olduğu gariban boynu bükük topraklar. O topraklar ki bir tohumun filizlendiği, filizin sürgün verip imparatorluğa dönüştüğü toprakların merkezi. 622 senelik imparatorluğun doğum yeri, neyse konumuz O'da değil değil, konumuz manevi değerini şehrin maneviyatına katamayan bir Bilecik.

Aydının Nazilli'si, Afyonkarahisar'ın Dinar'ı, Burdur'un Bucağı vs. bunun gibi nice ilçeler var bağlı oldukları ilin önüne geçmek için yarışır Ticaret odası açtırır, kooperatif kurdurur, organize sanayi bölgesi, serbest bölge bile açtırır. 

Neyse tekrar Bozüyük'e gelelim, kısaca Bilecik kavşak noktası Marmara, kuzey ege kıyıdan İç Anadolu'nun bağlantı kavşağı, hatta egenin kuzeyinden Karadeniz'e bile biz bağlarız yolları desem coğrafyaya hakaret etmiş sayılmam. 

Şimdi komşuları şatafatlı hayat süren bir eli yağda bir eli balda apartman düşünün, tüm komşular harika bir hayat yaşıyor, aynı apartmanda olmasına rağmen, apartmanın en gariban en boynu bükük hanesini düşünün. Heh tam olarak o gariban boynu bükük hane Bilecik. Yanında Eskişehir, bir kuş uçumu ötesi Bursa körfez, 318 km ötesi başkent. 

Eee konuya gel demeyin, söyleceklerimi ağdalandıra ağdalandıra söylemem lazım. Biz öyle bir şehiriz ki tarihsel maneviyatı kullanıp modern yüzyılda hamur karamıyoruz, biz öyle bir şehiriz ki dibimizde ki sanayi kentlerinin sinir uçlarına dokunup kendimize entegre edemiyoruz, başkente 6 saat uzaklıkta ki şehirler kadar siyasi kulis yapamıyoruz. 

Sahi biz ne yapıyoruz?

Elde imkan olanak var çekim noktası oluşturamıyoruz. Maden, turizm, gıda neden çalıştay yapmıyoruz? Neden bu koca düzlüklerde rüzgara koşmak yerine, kuytu köşede yaşıyoruz? 

Bunu sorarken nankörlük ettiğimi sanmayın 2020 yılı ihracat ve ithalat rakamları ortada ne ilime nede ilçeme haksızlık etmem, ettirmem. Buraya 2021 verilerini yazıp yine haksızlık etmem, malum pandemi ticaret hacmi dalganlanmaları, neyse uzun lafın kısası biz olmamız gereken yerde değiliz efendiler, çalıştaylar yapalım, kulisler yapalım, daha çok emek verelim daha çok çalışalım, olmamız gereken yerde olalım bunca kazanılmış başarı varken neden daha fazlasını yapmıyoruz?
 

Yorum Yap
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yorumlar (1)
Yükleniyor ...
Yükleme hatalı.