15 Aralık Çarşamba akşamı başörtüsü konusu, Bilecik’te bir panelde çeşitli yönleriyle ele alındı. Paneli, Ak Parti Kadın Kolları düzenlemişti… Sinema salonu dopdoluydu. Milletin bu mesajını iyi değerlendirmek lâzım. Kadın Kolları İl Başkanı Kevser Fidan, açış konuşmasında faaliyetlerinin devam edeceğini söyledi.
Paneldeki 5 konuşmacıdan biriydim. Başörtüsünün dünya kurulduğundan beri, birinci derecede iktidarı elinde tutanlar tarafından doğrudan doğruya yasak edilmediğine, edilemediğine işaret ettim:
“Doğrudan doğruya başörtüsüne hücum etmek mümkün değil… Yani onikiden hedef orada ona hücum et… Nasıl güneşe doğrudan doğruya bakamıyorsak, başörtüsüne de doğrudan doğruya başörtüsü olarak karşı çıkmak mümkün değil… Nitekim az önce dinlediğimiz hukukçu kardeşim, arkadaşım Serkan Aşıcı’nın dediği gibi bu konuda kanunen bir yasak yok. Yani doğrudan doğruya başörtüsü yasaktır denmemiş.
Krallar, şahlar, çarlar, firavunlar, kisralar, emirler, başkanlar, başbakanlar, cumhurbaşkanları, kontlar şunlar bunlar gelmiş geçmiş… Yani toplumu yönetenler… Erk diyorlar ya bugün… Gücü, iktidarı elinde bulunduranların hiç birisi doğrudan doğruya başörtüsü yasaktır dememiş. Bu konuda kanun, ferman, emir çıkartmamış…
Kimse karşı çıkmamış başörtüsüne, demiyorum… Dikkatinizi çekerim… Doğrudan doğruya merkezden hücum edememiş. Birinci derecede gücü, erki elinde bulunduranlar, böyle bir işe kalkışmamış. Peygamberi ateşe atmaya kalkan Nemrut bile… Firavun bile… Hitlerbile… İnsan harası kurmuş… Yeni bir insanlık meydana getireceğim demiş, bu yeni neslin başı açık olacak dememiş.
Ne Roma, ne Bizans; ne komünizm, ne faşizm, ne kapitalizm fertlerin şuralarını buralarını açmaları için doğrudan doğruya karar çıkarmış.
Niçin? Hepsi başörtüsüne taraf oldukları için mi? Hayır… Kamuoyuna bunu kabul ettiremeyeceklerini kimisi anlamış, bilmiş; kimisi de hissetmiş.”
Bunun sebeplerini ve istisna gibi görünen bir uygulamayı anlattım… Zaman sebebiyle orada ifade etmediğim pek çok husustan birini burada belirtmek istiyorum… Gücü elinde tutanlar, kendilerini ateşe atmamışlar ama yandaşları, bürokratları, yalakaları, piyonları, şamar oğlanları, kraldan fazla kralcıları ile düşmanlıktan geri kalmamışlar. Güneşi balçıkla sıvamak, onların emrinde ve güdümünde olan derebeyciklere ve samimi olarak iyi bir iş yaptığını sananlara kalmış… Bu durumda bize düşen, şununla bununla mücadele değil; başörtüsünün ehemmiyetini ve hakkını, bilhassa iyi bir şey yaptığını sanarak karşı çıkanlara merhameten, kamuoyuna anlatmak...