Bilecik’te Sanayi’den şehre doğru yürüyorum… Zihnimde darbeleri sorgularken Demirel’in unutmaması gerektiğini anlatan yazım ve “Darbeleri Araştırma Komisyonu” verdiği cevaplar… 4 saat cevap verdi; millî iradeyi destekleyecek 4 kelime çıkmadı diyorum…
Karşıdan biri geliyor ve dikkatle bana bakıyor… Olgun adam yaşlarında… Yaklaşınca selâm verdim. Tanımadığım için yoluma devam edip gitmeyi düşünüyorum, fakat o konuşmak istiyor… Selâmımı güler yüzle aldı ve durdu; elini uzattı:
–Sen yokuş aşağı yürüyorsun… Rüzgâr da arkandan geliyor… Senin selâm vermen gerekir, bakalım ne yapacaksın dedim. Selâm verdin; Allah razı olsun…
Haklı olduğunu söyledim. Malatya Darende’denmiş:
–Güzel memleketiniz var… İnsanınız da iyi…
Teşekkür ettim. Malatya’nın Battal Gazi’nin memleketi olduğunu söyledim. Sevindi. Memleketinin bildiğim büyüklerini saydım. Elimi bırakmıyor. Malatya da güzelmiş ama daha sıcakmış ve Bilecik daha yeşillikmiş. İklimi hoşmuş.
–Yedi iklimin yaşandığı bu topraklarda, yedi iklime yayılacak devlet doğdu!
Dedim. Elimi kuvvetle sıktı. Güler yüzüne ve elimi dostça sıkmasına cevap olsun diye meşhur Malatya türküsünü söyledim:
“Malatya Malatya bulunmaz eşin
Gönülleri coşturur ayla güneşin…”
Benimle beraber söyledi:
–Sen benden daha Malatyalı’sın!
Kayı Boyu Camii’ne gidiyormuş. Kayı Boyu’nun Osmanlı’nın çekirdeği olduğunu öğrenmiş.
–Sen de benden daha Bilecikli’sin!
Dedim. Dua etti ve ayrıldık…
İşte bizim insanımız… Sıcakkanlı, güler yüzlü ve samimi… Memleketinin ve milletinin değerlerine zevkle ve şevkle bağlı…
Bir müddet önce bir alışveriş merkezinde, seçilmiş birine nefretini her vesileyle belirten bir dostumla karşılaştım. Yine nefret ettiği kişiden bahsetti ve “O, bizim insanımız değil!” dedi. “Bak” dedi… İlerde bir şeyler seçen genç adamı gösterdi. Tanımıyormuş; bizim insanımızın ne olduğunu, onun vasıtasıyla gösterecekmiş. Genç adamın yanına gitti; selâm verdi. Birkaç kelimeden sonra kırk yıllık ahbap gibi beraber bir şeyler seçtiler. Daha sonra yanıma geldi:
–Bizim insanımız samimiyetle güler yüzlüdür. Gülümseme taklidi yapmaz. Güler yüzlü görüneceğim diye uğraşmaz. Candan yardımcı olur.
Demirel hakkındaki yazı bekleyebilir. Hem bir 4 saat daha konuşsun canım…
Birbirini tanıyan ve tanımayan kişileri kaynaştıran “selâm”a ve onu topluma hâkim kılan iman manzumesine bir daha hayran oldum… Ve “Selâmı yayınız!” emrinin yüceliği önünde başımı, salâvatlar getirerek eğdim.