BU İŞİ BİLMİYORSANIZ GEÇMİŞTEN İLHAM ALIN!

MEHMET ERDAL
Örf ve adetlerimizle, misafir ve ev sahibinin uyması gereken adab-ı muaşeret kuralları bellidir. Misafir, ev sahibini sıkıntıya sokmadan, fazla külfet olmadan, edebini adabını bilerek hareket edecek. “Misafir umduğunu değil, bulduğunu yer” atasözümüzdeki gibi, misafir ev sahibine tabii olacak.
Tabi ki bu tek taraflı değil. Ev sahibinin de misafirine karşı vazifeleri var. Misafirini incitecek ve rahatsız edecek hareketlerden uzak durup, misafirini rahat ettirmek için her imkanı sağlayacak.
Hasılı, misafirin uyması gereken kurallar, ev sahibinin uyması gerekenler örf, adet ve dinimizde nasıl olması belli.
Gel gelelim, son yıllarda misafir ev sahibi ilişkisinin hangisini Söğüt Şenliklerinde görebiliyoruz.
Osmanlı Devlet-i Aliye’nin ilimiz topraklarından çıkması kadar önemli bir olayda, 733 yıldır böyle büyük bir ihtifalin Söğüt’te devam etmesidir. Dünyanın hiçbir yerinde yaşanmayan bu gelenek Söğütümüz’de yaşatılmakta. Fakat bu geleneği yaşatma yerine, sanki nasıl baltalarınız peşine düşülmüş. Kimi örf, adetini değiştirmeye kalkar, kimi mızıkçılık yapar.
Ecdat önünde sergilenen tatsız olaylar maalesef bu gerçeğin göstergesi.
Kendi başını bağlayamayan, gelin başı bağlamaya kalkarsa olacağı budur. Örf ve adetlerimizden vazgeçilip, yeni icatlar çıkartır, misafir misafirliğini, ev sahibi ev sahipliğini bilmezse daha ne beklenir ki. Söğüt ihtifali, kavga meydanına çevrilir başka da bir şeyde olmaz.
“Ecdadımızın huzuruna geldik” diye nara atan son yıllardaki misafirlerin örf ve geleneklerimizden hangi birine uyduklarını gördük. Söğüt’ün güzel bir manevi atmosferi vardı. Son yıllarda siyasilerin şovmenlikleri gölge düşürdü Söğüt şenliklerine. Hep haklıydılar. Hep diğer siyasi görüş yapmıştı çığırtkanlığı… Bana göre bu yılki Başbakan Ahmet Davutoğlu’nun ziyareti, konunun mana ve önemini belirten konuşmasını bir yana bırakırsak, hepsi aynı yolun yolcusu oldu Söğüt’te. Maalesef yıllardır böyle devam ediyor Söğüt şenlikleri.
Kalabalığı gören şovmen siyasetçiler, adab-ı muaşeret kurallarından bir haber… Yok ben nutuk atacağım, o konuştu ben de konuşacağım kavgası içine giriyorlar. Bir yanda ecdat diyeceksin, diğer yandan misafirliğini unutup, külhanbeyliği yapacaksın, onun yanında yürümem, ben ayrı giderim, türbeye beraber girmem, protokolde yerim niye burası...
Yukarıda belirttiğim gibi, bu tek bir siyasi düşünce için geçerli değil. Bu yapılan yanlışlıklar her yıl aynı.
Sen haklı olsan ne, o haklı olsa ne, ecdat huzuruna geldik diye nutuk atanlar, ecdat karşısında nasıl davranacağını bilip, öyle gelsinler. Misafir misafir olsun, başımıza tacedelim.
Gelelim yerel idarecilerimize.
Ne yapsınlar. Şaşırmış durumdalar. Gelme desen olmaz, git desen olmaz. Aşağı tükürsen sakal, yukarı tükürsen bıyık.
Fakat şu bir gerçek ki, Söğüt şenliklerinin manevi havası günümüz siyasetçileri ve idarecileri yüzünden bozulmaya yüz tuttu.
Gazetemiz sahibi Şadi Erdal’ın Salı günkü yazısında da belirttiği gibi, devlet el attı, Söğüt Şenlikleri’nin maneviyatı bozuldu.
Misafirlere kabahat buluyoruz da, ev sahipliği yapanlar çok mı farklı? Örf ve adetini kendi bildiğine değiştirir, geleneklerle oynamaya kalkarsanız olacağı budur.
Halbuki, nasıl devam ettirileceği konusunda örnek belli. Bu işi bilmiyorsanız, geçmişten ilham alın yeterli. 733 yıldır bu gelenek nasıl devam etmişse, son 33 yılını çıkartıp, aynısını tatbik edelim. Önümüzde koskoca bir sene var. Tarihçilerimiz araştırıp, bu gelenek nasıl devam etmişse ona göre tatbik etmek en doğrusu olacaktır. Gelecek nesillere da aktarmamız gereken bir görevi ifa etmiş olacağız. Görülüyor ki, yıllardır katlanarak devam eden hatalar silsilesinin gelindiği nokta maalesef bu. İdarecilerin kendi kafalarına göre uygulamaya çalıştıkları yeni uygulamalar Söğüt şenliklerine gölge düşürmekten başka bir işe yaramıyor. Devlet adamlarına göre yapılan programlar, vatandaşa çileden başka bir şey olmadığı gibi, ihtifalinde şanına göre hareket edilmiş olunmuyor.
Bilecik Şeyh Edebali Üniversitesi’nde başta Rektör hocamız olmak üzere birbirinden değerli bir çok tarihçimiz var. Üniversitemizden istenilecek böyle bir araştırmaya en çok Sayın Hocamız memnun kalacaktır. Siyasi görüşler bir yana bırakılıp, akademisyenlerin yaptığı araştırmalarla örf ve adetimize geri dönüp, bu geleneğimizi devam ettirmemiz gerekir. 
Tarih; 700 küsür sene devam eden şenliklerin devamında, böyle bir geleneği heba ettiler diye de yazabilir.
Halkın şifalı pilav dediği, Allah rızası için halktan toplanan bulgurlar, yağlarla yapılan pilavın ikramıyla, hazır yemek firmasına yaptırılan pilavın tadı bir olur mu?
Ecdat ecdat diye yanıp tutuşup da, ecdadın fıtratına uygun hareket edenlere selam ve dua ile.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.