CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş Bilecik’e geldi.
Bilecik’te gerçekleştirilecek programına, Vadi Park Sosyal tesislerindeki kahvaltı programı ile başlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş, burada bir açık oturum etkinliği ile Bilecik Programı’na başladıklarını belirtti.
Düzenlenen kahvaltı programına CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş ve beraberindeki Parti Meclisi üyelerinden oluşan heyet, CHP Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Tüzün,, Bilecik Belediye Başkanı Melek Mızrak Subaşı, CHP Bilecik İl Başkanı Ali Özdemir, Bayırköy Belediye Başkanı Aykut Dilsiz, Parti Yöneticileri, STK'lar, eğitimciler ve davetliler katıldı.
Programın başında söz alan CHP Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün genç ve dinamik bir genel başkana sahip olduklarını belirttiği konuşmasında;
“Türkiye’de nerede ve ne şekilde bir sorun var ise, bu sorunları bizzat yerinde bilip, inceleyip, sorunlara devr-i iktidarımızda çözüm yolları arayan bir çalışma başlatmıştık.
Çok genç, dinamik ve çalışkan bir genel başkanımız var. Türk köylüsünün, çiftçisinin sorunları ne var ise ilgili bakan o sorunları tespit edip çözüm yollarını söylemektedir. Esnafımızın ve sanayicimizin ne sorunları var ise ilgili gene başkan yardımcımız aynı sorunları yerinde tespit edip, çözüm yollarını söylemektedir. Emeklimizin ve içinde bulunduğumuz bu ekonomik krizin çözümleri Cumhuriyet Halk Partisi olarak neler yapacağımızı anlatma noktasında çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor.
Yerel Yönetimlerden sorumlu genel başkan yardımcısı olarak 412 Cumhuriyet Halk Partili Belediyenin birbiri ile olan istişarelerini, dayanışmalarını, kamuda olan işlerini ve belediyeler arasında ki yardımlaşmayı organize eden bir görevdeyim.
Bilecik’imizin ve Türkiye’nin başta ilk ve öğretim okullarında, üniversitelerde hangi sorunlar var ise bunların Bilecik’te giderilmesi noktasında, hangi çözümler üretilecekse bugün gün boyu bunları konuşacağız.” İfadelerini kullandı.
“Gölge Bakanlık mekanizması ile çalışıyoruz”
Milletvekili Yaşar Tüzün’ün ardından konuşmasına başlayan CHP Genel Başkan Yardımcısı Suat Özçağdaş şu ifadelere değindi;
“Yeni dönemde gölge bakanlık mekanizması ile çalışıyoruz. Sizler de biliyorsunuz gölge bakanlık çok uzun yıllardır olmak üzere başta Anglosakson ülkeleri olmak üzere, çok da iyi bir uygulama ve muhalefet partilerini iktidar olmadan önce iktidara hazırlayan ve iktidarın tüm çalışmalarını anbean takip ederek, gerektiğinde eleştirip, gerektiğinde de çözüm önerileri sunan bir mekanizmadır. Biz de kasım ayından bu yana bu şekilde çalışıyoruz.
“1 milyon atanamayan öğretmen var”
Çalışmalarımızın birkaç boyutu var. Bunlardan bir tanesi Cumhuriyet Halk Partisi’nin içerideki Milli Eğitim ve Yüksek Öğretime dair konuları yeniden idari olarak yapılandırıyoruz. Tıpkı Bakanlıkta olduğu gibi Cumhuriyet Halk Partisi içerisinde de gölge bakan yardımcıları, 17 genel müdürlüğe karşı gelen çalışma grupları ki bugün itibariyle 170’in üzerinde öğretim üyesi, akademisyen ve sendikacı görev aldı. Bu işleri birebir takip etmeye çalışıyoruz çünkü Milli Eğitim devasa bir alan. Türkiye’de 20 milyon öğrenci var, 7 milyon üniversite öğrencisi var, 1.2 milyon öğretmen var, 1 milyon atanmayan öğretmen var, öğretim üyeleri var. Dolayısıyla aslında her sabah eğitim ile ilgili, ama öğretmen ama öğrenci olarak 30 milyon kişi güne başlıyor. Anne babaları ya da çocukları hariç, onları da kattığınız zaman aslında Türkiye’de ki her doğan gün eğitimle ilgisi olmayan neredeyse hiç kimse yok gibi. Dolayısıyla çok kritik bir alan dünyanın birçok ülkesinden fazla bir nüfus aktif olarak eğitim hayatının içerisinde.”
Türkiye’de ki eğitim sisteminde yaşanan kritik sorunlara da değinen Suat Özçağdaş, bu sorunların bir kısmını iktidarın bilinçli bir şekilde uygulamadığını dile getirdi.
Suat Özçağdaş konuşmasına şu cümleler ile devam etti;
“Türkiye’nin de okul öncesinden başlayarak, yükseköğretimden, mesleki eğitimden hayat boyu öğrenmeye kadar çok farklı alanlarda, iç içe geçmiş sorunları var. Bu sorunların bir kısmı ülkenin gerçeği ile ilgili, bir kısmı iktidarın bile isteye uyguladığı politikalar ile ilgili.
“Türkiye’nin eğitim sisteminde baktığımızda bir keşmekeş görüyoruz”
Türkiye’nin eğitim sisteminde baktığımızda bir keşmekeş görüyoruz, bir yapboz tahtası görüyoruz ama iktidar perspektifinden baktığımız zaman çok temel iki konuyu görüyoruz; eğitimin gericileştirilmesi ve eğitimin piyasalaşması. Bu iki ana akstan hiçbir bakan vazgeçmiyor. Ama eğitim uygulamaları açısından her biri bir öncekinden bambaşka bir alana gitmeye devam ediyor. İlkesel bir tutarlılıkları var ama uygulamada birbirlerinin yaptıklarının tam tersini yapmaya devam ediyorlar.
Dolayısıyla; iç içe geçmiş sorunlar yumağı, doğal olarak öğrencilerin mutsuz ve gelecekten umutsuz olmalarına neden oluyor ve aynı zamanda Türkiye’de yapılan tüm uluslararası testlerde düzenli olarak 2002 öncesine göre daha kötü çıkıyor.
Ben bugün buraya sizlere eğitim sistemini anlatmaya değil, sizlerden dinlemeye geldim. Ve görüyorum ki harika bir katılım var. Burada ki katılımcılarımıza, kuracağımız eğitim komisyonlarına katılmaları konusunda çağrıda bulunuyorum. Eğitim komisyonlarımızda yer alarak, düzenli çalışmaların içinde bize ve ülkeye katkı yapmaları konusunda davette bulunuyorum.
“Bu kanun teklifi 1.2 milyon öğretmenin sorununu çözen bir kanun teklifi değil”
Parlemanto da meclis başkanlığının istatistiklerine göre en uzun süre tartışılan yasa teklifi öğretmenlik mesleği kanun teklifi oldu ve bu ilan edildi. Komisyondan başlayarak çok yoğun itirazlar oldu. Türkiye’nin hemen her sendikası bu öğretmenlik mesleği kanununa itiraz ettiler. Çünkü bu kanun teklifi 1.2 milyon öğretmenin sorununu çözen bir kanun teklifi değil, daha ziyade öğretmenleri nasıl eleriz, içeriye kazara kaçabilecek Cumhuriyetçi, Atatürkçü bir öğretmen varsa bunu nasıl engelleriz yasa teklifidir.
Ben bakanımıza herkesi kapsayan, kapsamlı bir personel kanunu teklifinde bulundum. Sayın bakan düzenli olarak ölü taklidi yapıyor. Bugün basın toplantısında tekrar kendisine sesleneceğim bu konuyla ilgili.
Türkiye’de domates mitingi oluyor, patates mitingi oluyor ama ülkenin en önemli konusu ile ilgili hiç miting yapılmamıştı. Dolayısıyla bir eğitim mitingi gerçekleştirdik. 24 saatlik bir eğitim maratonu gerçekleştirdik. Eğitimin sorunlarını iki üç dakikada konuşmak mümkün değil, devasa bir alan. 24 saat konuşsak bile az ama biz bu 24 saati konuşarak başlayalım dedik. Bu yeni bir etkinlikti, 92 kişi geldi konuştu, içlerinde eğitim fakültesi dekanı var akademisyenler var, öğretim üyeleri var.
Genel başkanımız ile konuştuk bu programları nasıl devam ettiririz diye, Hatay’dan başladık, Gaziantep, Kahramanmaraş, Adıyaman ve Malatya ile devam ettik. Sonra Edirne, Çanakkale, Yalova, geçen hafta Kastamonu, Sinop, Bartın, Zonguldak, bu hafta da Bolu ve Bilecik ile devam ediyoruz. Yıl sonuna kadar büyük şehirlerimiz de katılınca 21 il belediyemiz ile toplamda 45 ilimize gitmiş olacağız.
“Ülkemizi yöneten bir iktisatçı Profesör Cumhurbaşkanımız var”
Program bittikten ve ben gittikten sonra da eğitim ile ilgili çok konuşmalıyız. Eğitim Türkiye’nin en temel meselesi, evet ülkemizi yöneten bir iktisatçı profesör Cumhurbaşkanımız olabilir ama sonuç olarak iktisat problemleri çözülebilir başka bir profesör tarafından. Bazı sosyal politikalar geliştirilebilir, çevre ile ilgili adımlar atılabilir ama eğitimde kaybettiğimiz her bir günün yıllara sebep olacak bir karşılığı var.
Bugün burada açık oturum şeklinde konuşacağız, bazı konulara kamuoyunun hemen hemen hemfikir olduğu konular. Yapacağınız konuşmalarda yüzde yüz özgürsünüz. Genel kabullerimiz olan alanlardansa başta Bilecik olmak üzere eğitim alanları ile ilgili farklı perspektifleri birbirimizden duyarsak, çok besleyici bir oturum olur diye düşünüyorum. Tekrardan geldiğiniz için teşekkür ederim.”