1937-38 yıllarında Dersim’de bir katliam yapıldı. Zaman zaman harekete geçen yanardağ misali, bu konu arasıra gündeme gelir ve CHP’nin başını ağrıtır. Son olarak Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, katıldığı bir televizyon programında bu katliam sebebiyle “Dersim’de acı duyan herkesten bin kere özür diliyorum” dedi. “Genel başkanın bilgisi dâhilinde programa katıldığını” ve CHP adına özür dilediğini de ısrarla söyledi. Fakat başta Dersimli genel başkanı olmak üzere, partisinden tepki gördü.
CHP, özür dileyemez. Çünkü mesele Dersim’den ibaret değil. Bütün geçmişi ile yüzleşmesi gerekir. Böyle bir nefs muhasebesi, ya hakikate teslim olup aklanmak ya örtbas etmek ve görmezlikten gelmek…
Bugün CHP, kendisini yavaş yavaş tüketeceğini bildiği halde, gittiği yere kadar gitsin çaresizliğini tek yol görüyor. Bunun için özür dileyemez ve nefs muhasebesi kahramanlığı gösteremez. Bunu daha önce de ifade etmiştim:
*
Dersim tartışması gösterdi ki, kendisiyle ve milletle yüzleşmekten hiçbir şey onu alıkoyamayacaktır. Boşuna çırpınıyor.
CHP’nin işi zor… Bir Dersim olsaydı, belki kolaydı… Bir özürle hesap ödenebilir, yüzleşme bitebilirdi. Asıl endişe, ardından gelecek olanlar için... Memleketinde yapılanları çok iyi bilmek durumunda olan Dersimli bir genel başkanı olduğu halde, Dersim meselesini konuşmaktan çekinmesinin asıl sebebi CHP’nin; bu! “Dersim…” diye bir başlanırsa, yani CHP’nin hesaba çekilebileceği bir görülürse, gerisi çorap söküğü gibi gelecek… Nedir bunlar?..
● “Önce infaz yapılsın, şahitler sonra dinlensin” diye karar veren İstiklâl Mahkemeleri…
● Şapka Kanunu çıkmadan önce yazdığı kitap sebebiyle “Şapka Kanunu’na muhalefetten” yargılanan ve idam edilen İskilipli Atıf Hoca…
● İnananlara yapılanlar…
● Kur’ân öğrenmenin yasaklanması…
● Ezanın değiştirilmesi…
● 1946 seçimleri…
● Jandarma dipçiği…
● Tahsildar korkusu…
● Ve daha neler neler… Boncuk gibi dizilecek…
● Bir yüz yıla yakın süre ile yüzleşilecek… Artık susturma imkânları yok, tehditler para etmiyor, “sizin asıl kastınız şu” nevinden efelenmeler ve hedef saptırmalar, şuna buna sığınmalar kâr etmeyecek…
● “Eskiyi unut,
Yeni yolu tut!”
Diyen bakanların şahsında; milletin aslını, kültürünü, özünü inkârıyla, ezanı aslından koparmasıyla yüzleşecek.
● “Ne mucize ne füsun,
Ne örümcek, ne yosun;
Kâbe Arab'ın olsun;
Yeter bize Çankaya!”
Diyen dalkavukların ve devlet imkânlarıyla donatılanların ipliği pazara çıkacak…
Dikkatinizi çekerim; “Millet CHP’nin yaptıklarını ve ne mal olduğunu öğrenecek” demedim… CHP, aynaya, yani mazisine bakıp; kendisini görecek ve kendisiyle yüzleşmek zorunda kalacak. Çünkü millet; reyleriyle, onu iktidar yapmadığına göre, his yoluyla da olsa onu zaten tanıyor. Bir kısım meraklıların, araştırmacıların, bazı aydınların şahsî gayretleriyle erebildiği bilgiler, belgeler; herkesin gözü önüne serilecek… Bir Dersim değil… Çok sevdiğim türküsündeki ifadeyle, “Dersim bir dağ içinde”!.. Yüzleşirse bu dağ yarılacak… (29.11.2011; 02.04.2014)