Yeni yıla girmenin arifesinde başlayan hızlı fiyat artışı vatandaşın belini bükmeye devam ediyor. Zamlar akıllara ziyan bir şekilde tırmanıyor. Yurt dışından gelen mallardaki artış bir nebze anlaşılıyor olsa da, kendi ürettiklerimizin bu kadar yükselmesi endişe verici.
Hele hele gıda sektöründe bu denli artış ihmalkarlığın bir sonucu. Ülkemizde binlerce dönüm arazi boş duruyor. Çiftçi üretememekten, tüketici pahalılıktan yakınıyor. Uzun süredir bu feryadın dikkate alınmayışı tarımda bu duruma gelmemize neden oldu.
Dengeyi koruyacak olan yetkililer satışın son evresini kontrol etmeye çalışıyor. Gün geçmiyor ki, market denetimlerle ilgili haberleri görmeyelim. Fahiş fiyat uygulayan marketleri savunacak halim yok, fakat takip edilen silsile yanlış.
Üretim tarladan başlıyor. Çiftçinin üretim maliyetini düşürmeden marketin kontrolü nasıl sağlansın? Denetmenler üretim maliyet hesabı yaparak mı kontrollerde bulunuyorlar? Raf ve kasa fiyatı tutuyor mu diyerek yapılan denetimle, ceza yazmak çözüm değil. Markete yazılan cezanın faturasını da halk, ürünlere yapılan zamlarla yeniden ödüyor. Ciddi ve samimi eyleme geçip, üretim maliyetlerinin bir an önce düşürülmesi gerekiyor. Önümüzdeki mart ayından itibaren tohumlar toprakla buluşacak, denetim yerine çiftçiye destek sağlansın, öncelikle üretim maliyetleri düşürülsün.
Üreticinin hammadde fiyatlarının birçoğunu devlet kuruluşları belirliyor. Peki buralarda yeterli indirimler yapılıyor mu? Geçtiğimiz sene 170tl olan gübrenin fiyatı 900tl’yi gördüğü oldu. Yetkililer açıklama yapıyor, yüzde30 indirim yaptık. Yeterli mi, tabi ki yetmiyor. 5 kat artışın yanında yüzde 30’luk indirim devede kulak.
‘Dengeyi korumak sopayla olmaz’ diyerek önce haftalardaki yazımda hatırlatmıştım. Son noktada yapılan denetimlerden bir sonuç alınması mümkün değil.
Gübrede gördüğümüz sıkıntının bir benzeri de elektrikte yaşanıyor. Fahiş fiyat artışı sonrası hükümet şimdi de indirim yapma yolları arıyor. İyi de bu zamlar yapılırken, onlarca danışman, yüzlerce siyasi bu rakamların yüksek olduğunu, halkın bu artışlar karşısında zor duruma düşeceğini öngöremediler mi?
Ne diyordu Conficius “Etraflıca çalış, doğru bir şekilde araştır, dikkatlice düşün, düşündüklerini gözden geçir, ciddi ve samimi bir şekilde uygula”.
Bir de Şeyh Edebali Hazretlerinin sözünü yeri gelmişken hatırlayalım.
İnsanı yaşat ki, devlet yaşasın.