Dünya üzerinde sadece sağlığı değil ekonomi, turizm, ulaşım gibi birçok alanı etkileyen; zararlarını halen gördüğümüz global tehdit COVID-19…
Virüs kendini değiştirdikçe, geliştirdikçe kahraman sağlık ordumuz tedavi için yeni yöntemler bulmaya ve yeni planlar geliştirmeye devam ediyor.
COVID-19’a yakalanan popülasyon arttıkça hastalıkla ilgili yeni tablolar karşımıza çıkmaktadır. Virüs, kişilerin daha aydınlatılamamış bir takım farklılıklarından kaynaklı olduğu düşünülen nedenlere bağlı olarak farklı davranışlar sergilemektedir.
COVID-19’a neden olan SARS-CoV-2’nin klinik belirtileri çeşitlilik göstermektedir. Bu belirtiler arasında ateş, öksürük, kas ağrısı, baş ağrısı nefes darlığı vardır. Hastalığın ortaya çıkışındaki en dikkat çekici belirtisi ise tat ve koku kaybı olmuştur.
Özellikle koku kaybı hastalığın başlangıcında meydana gelip, haftalarca belki de aylarca kendini göstermiştir. COVID-19 hastalarında gelişen koku kaybı mekanizması net olarak aydınlatılamamış olsa da, üzerinde durulan birkaç teori vardır.
Olfaktör sinir dediğimiz koku alma sinirinin virüs tarafından enfekte edilmesi üzerinde en fazla durulan teoridir.
Olfaktör sinir kendini yenileyebilen bir özelliğe sahip olduğu için koku kaybı yaşayan hastaların bu şikâyetleri bir süre sonra kaybolduğu görülmüştür.
Bazı viral enfeksiyonların da bazı dokuların yenilenmesini ve iyileşmesini teşvik edebildiği gösterilmiştir.
Bu vakamızda görülen ise koku kaybının aksine COVID-19’a yakalanınca koku duyusunun iyileşmesidir.
55 yaşında erkek hastamız 34 yıl önce burnuna aldığı travma sonrası koku duyusunda kayıp yaşanmış. Sonrasında ise çoğu kokuyu alamadığını belirtmiştir. Sistemik herhangi bir başka hastalığı olmayan hastamızın sürekli kullandığı bir ilaç yoktu.
Öksürük ve ateş yüksekliği şikayetiyle başvurduğu merkezimizde COVID-19 PCR testinin pozitif çıkması sonucu; hasta hastaneye yatırılarak tedavi başlanmıştır.
Klinik takiplerinde koku duyusunun normal olduğunu ve daha önce alamadığı kokuları alabildiğini ifade etmiştir.
Yapılan radyolojik incelemelerde COVID-19 öncesi ve sonrası koku sinirinde ve etrafındaki dokularda belirgin fark olduğu görülmüştür.
Hasta takiplerinde ise koku duyusunun normal olduğunu; vanilya, çamaşır suyu, kakao ve kahvenin kokusunu alabildiğini belirtmiştir.
Özet olarak bu vakada ortaya çıkan noktalar şunlardır; SARS-CoV-2 yenilenebilen dokularda yenilenmeyi teşvik edebilir. Virüse karşı yeterince bağışıklık sağlanabildiği, ölümcül etkilerinin ortadan kaldırıldığı durumlarda farklı tıbbi uygulamalar geliştirilebilir.
Günümüz koşullarında bu bağışıklığı sağlamanın tek yolu ise aşı olmaktır.
COVID-19 sürecinde bir ilk olan ve bilinen durumun tersine gelişen bu vaka ülkemizde yer alan uluslararası hakemli saygın bir tıp dergisinde yayınlanmıştır. Bu makalede birlikte çalıştığımız meslektaşlarıma teşekkür ederim.
Makaleye ulaşım için: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1768166
Sağlıklı günler dilerim
Uzm. Dr. Erkut Etçioğlu