14 Mayıs’ta bir seçime gidiyoruz. Ülkemizin gelecek 5 yılının yönetiminde söz sahibi olacak Cumhurbaşkanını ve Milletvekillerini seçeceğiz. Türk Milleti 14 Mayıs günü, vatandaş olmanın kendisine vermiş olduğu yetkiyi kullanarak seçmek için oy kullanacak. Seçimde oy kullanacak seçmen sayısı yaklaşık yurt dışı seçmenleri ile 63 Milyon küsur. Bu 63 Milyon seçmenin de hepsi, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin vatandaşıdır.
Evet sadece bir seçim yapacağız.
Kavga etmeyeceğiz.
Dövüşmeyeceğiz.
Birbirimizle dalaşmayacağız.
Birbirimizin boğazına sarılmayacağız.
Evet evet sadece bir seçim yapacağız. Kimiz A partisine, kimimiz B partisine, kimimiz C ittifakına kimimiz de M ittifakına oy vereceğiz. Sandıklara oyumuzu kullandıktan sonra, aynı apartmanda oturduğumuz, fakat nereye oy verdiğini bilmediğimiz komşumuzla birlikte belki de pikniğe gideceğiz. Belki de komşumuzu evimize davet edip balkonumuzda hep birlikte çay içeceğiz. Birbirimize nereye oy verdiğimizi bile sormadan, siyaset muhabbetine girmeden, en önemlisi de ayrı partilere bile oy vermiş olsak da birbirimize düşmanca bakmadan sohbet edeceğiz.
Evet evet 14 Mayıs’ta sandığa gidip sadece bizleri yönetecek olanlar oy vereceğiz. Demokrasiyi içimize sindirerek, farklı görüşlerde olsak ta birbirimize saygı duyarak, 15 Mayıs Pazartesi günü yine bir müşkülatta birbirimizin yardımına koşacağımızı bilerek.
Fakaaattt!
Siyasetin başında olan zevatlar, 14 Mayıs seçimini öyle bir hale getirdiler ki, sanki bir ölüm kalım savaşı. Kendilerinden olanlarla olmayanları, kendilerine oy vereceklerle karşı cenaha oy verecekleri adeta düşman haline getirmek için birbirleriyle yarışıyorlar. Birisi çıkıp “14 Mayıs’ta ülkeyi Küffara teslim etmeyeceğiz” diyor. Bir diğeri çıkıp “Bu seçim İşgalcilere Karşı, İstiklal Mücadelesi Seçimidir” diyor. Bir diğeri “14 Mayıs akşamı, Ya şampanya patlatıp bunu sabaha kadar kutlayanlar olacak ya da temiz alnını şükür için secdeye koyup Rabb’ine hamdedenler olacak” diyebiliyor.
Bir oy için bu kadar çirkinleşmekten, bir koltuk uğruna bu kadar çirkefleşmekten çekinmeyenler, utanmayanlar, sıkılmayanlar, yine utanıp sıkılmadan bu ülkenin ve bu milletin yönetimine talip olanlardır. Bu söylemleri ile Milleti ayrıştırıp kutuplaştıranlardan, bizden olanlar ve olmayanlar diye ikiye ayıranlardan, milletin bütününü kucaklamak yerine milleti bölmek için siyaset yapanlardan bu ülkeye ne hayır gelir ki?
Dedim ya; sadece bir seçim yapacağız. Sandığa gidip anamızın ak sütü gibi helal olan oylarımızı beğendiğimiz bir partiye ve adaya vereceğiz. Milletin iradesi hangi adayda ve hangi partide tecelli edecekse de 15 Mayıs sabahı ona saygı göstereceğiz. Bu kadar basit. Ama bu basitlik medeni ülkeler için geçerli, uygar ülkelerin siyasetçileri için geçerli değil mi? Bizler, yüzlerce yıl dünyaya Türk’ün töresini taşımış, Adalet timsali olmuş, 72 Milleti aynı çatı altında toplayarak barış ve kardeşlik içerisinde idare etmiş bir Devlet geleneğinden gelmiyor muyuz? Eeee bugünkü halimiz nicedir? o zaman. Bana oy vereceksen alnın temiz vermeyeceksen şampanyacısın. Benim safımda olacaksan Türk’sün ve Müslümansın olmayacaksan Küffarsın. Benim partimdensen İstiklal’ cisin, değilsen İşgalcisin. Yapmayın beyler, Türk Milleti 85 Milyonuyla birdir, beraberdir, kardeştir. Alevi’siyle Sünni’siyle, Çerkez’iyle Laz’ıyla, Boşnak’ıyla Kürt’üyle bu millet TÜRKLÜK çatısı altında birdir, beraberdir. Makam mevki ve bir koltuk uğruna, 14 Mayıs’ta alacağınız bir oy uğruna TÜRK’ün binlerce yıllık kardeşliğine halel getirmeyin. Türk Milleti’ni birbirine düşman etmeyin. Yoksa bu ihanetinizin altında kalırsınız. Sizleri ne Allah affeder ne bu millet affeder ne de tarih affeder. Torunlarınıza en güzel miras olarak şerefli birer isim bırakmak istiyorsanız, Lütfen dilinizi düzeltiniz, kininizi örseleyiniz, vicdanlarınızla hareket ediniz. İçinizde sevginiz bittiyse, saygınızı bari muhafaza ediniz.
Hoşça ve Dostça Kalınız!