DİN VE AHLAK (9)

NECATİ TAYYAR TAŞ

Âlimler; ahlâkı, “ Tabiî ” ve “ Kesbî ” olmak üzere iki kısımda incelemişlerdir. Tabiî ahlak; İnsanların yaratılışında doğuştan var olan hasletlerdir. Geneli kapsamasa da, umûmî bir doğru olmasa da, irsiyet ve kalıtım diye bildiğimiz akrabâlıktan, ilgi ve ilişkiden dolayı sitil, ses, renk, uzunluk, kısalık, zayıflık, şişmanlık ve bir çok hastalık nasıl ki nesilden nesile sirâyet ediyorsa, sıhrıyet dediğimiz irtibat ve kan bağı sebebiyle de, bâzı güzel ve çirkin huylar, iyi ve kötü karakterler, müspet ve menfî olgular, olumlu ve olumsuz melekeler ve hatta zekâlar, ulu dedelerden, seneler sonrası gelecek torunlara geçebilir. Kesbî ahlâk; Terbiye ile ta’dili, tağyiri ve tebdili mümkün olandır. Görülmüştür ki, güzel huyları olan pek çok insan zaman içerisinde, bulunduğu cemiyetten, okuduklarından, kazandıklarından, arkadaşlarından etkilenerek kötü huylu, kötü huylular da, yine benzer ama müspet olan odakların iyiliklerinin, doğrularının, güzelliklerinin tesirinde kalarak iyi huylu olabiliyorlar.
Onun için, bedenen sağlam, rûhen mazbut fertleri, güzelim ülkemize çok görmemek adına, yazılı ve görüntülü medyamıza, yazarlarımıza, öğretmenlerimize, pedagoglarımıza, siyasetçilerimize, din görevlilerimize ve hepsine bedel hamurumuzun yoğrulduğu, mayalandığı evimize, ebeveynimize çok mu çok sorumluluk düşmektedir. Cemiyet, bu sorumluluğun idrakine müdrik olmayan, “saldım çayıra, Allah gayıra” diyen sorumsuzlara karşı yaptırımcı ve baskıcı tavır almalı ve bunları en şiddetli şekilde kınamalı, yermeli, inatlarında ısrar edenleri, gerekirse içtimâî hayatta yalnız bırakmalıdır.
Hz. Ali : “Çocuklarınızı bulunduğunuz zamana göre değil, gelecek zamana göre terbiye ediniz. Zira onlar sizin zamanınızdan başka bir zaman için yaratılmışlardır” der. Çocuklar en usta gözlemci ve taklitçi olduklarına göre, herhalde en çok evde ebeveynini, sokakta arkadaşlarını, okulda öğretmenini örnek alacaklardır. Hükemâ’nın şu sözü ne kadar düşündürücüdür: “Beşiği sallayan el dünyaya hükmeder.” Yine denmiştir ki: “Büyük milletlerin büyük oğulları vardır. Büyük oğulları da büyük analar doğurur.” Ya yüce peygamberimizin buyurdukları: “Çocuklarını güzel huylarla, hasletlerle terbiye etmeyenin çocuklarını zaman terbiye eder.” Halbu ki zaman, şiddetli rüzgârlara, kasırgalara harman olan andır. Rüzgârların, kasırgaların kimleri nereye ve nerelere savurduğu bilinmez...
Evet, her iki âlemde mutluluk için tek sermâye, güzel ahlâktır. Bir sahâbi, peygamberin önüne çıkarak, “din nedir?” der. Cevap: “Güzel ahlaktır.” Aynı soruyu, peygamberimizin arkasına, sağına, soluna geçerek soran sahâbi hep aynı cevabı alır : “Din, güzel ahlaktır.” Yine bir gün biri, peygamberimize gelerek, bana tavsiyede bulun der. Cihanın peygamberi: “Nerede olursan ol, Allah’tan kork!” Adam, biraz daha tavsiyede bulun der. Peygamberimiz: “Kötülüğün arkasından hemen bir iyilik işle ki o kötülüğü silsin.” Adam, yine biraz daha tavsiyede bulun deyince, sabır, tahammül ve hoşgörü insanı Hz. Muhammet: “İnsanlara karşı güzel ahlak ile davran” buyurur.
Ve geldik “Din Ve Ahlak” yazı serimizin sonuna... Nokta, ahlâkın mutlak ve muhakkak muallimi peygamberimizin duâsı ile konsun istiyorum: “Allahım! Yaratılışımı güzel kıldığın gibi, ahlâkımı da güzel kıl!”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.