Atasözümüz, “Doğru, sallanır ama yıkılmaz!” der. Atasözleri; yüzyılların, hattâ bin yıların tecrübesi… Kim bilir kaç nesil; bir şeyin sonucunu, acı tatlı nice olaylarda görüyor da ondan sonra bu ortak tecrübe darb-ı mesel oluyor… Fransız şairi günde bin yıl yaşarım demiş. Her atasözü yaşanan bin yılların mahsulü… Büyük milletler ne kadar yaşıyor bir düşünün.
Yıkmak isteyen ne kadar güçlü olursa olsun “doğru”, hakka dayandığından sonunda galip gelir. Bunun doğruluğunu sadece ezanda iki defa gördü milletimiz. Birincisinde ezanın hüviyeti bozulmak istendi… İkincisinde, ona cüret edilemedi, bir basamak ricat ederek bir merkezden okuma mecburiyeti getirildi. İlkinde ezandan sonra sıra ibadete gelecekti. İkincisinde camilerden canlı olarak okunması önlenerek, yasaklanmadan camilerden kaldırıldı.
Ezanın aslî şeklinden çıkarıldığı günlerde doğanlar, Demokrat Parti iktidara geldiği zaman, askere gidecek yaşa yaklaşmışlardı. Düşünün bu yaşa kadar, aslî ezanı hiç duymamışlardı. Onlardan 3-5 yaş küçük ve büyükleri de katalım, hiç ezan duymamış nesiller… “Mabetsiz şehir” kurduklarını iddia edenlerin ve başardıklarını sananların kurbanları… Bereket ki, kulaklara çocuk doğduğu zaman ezan okunur. O nesillere, durumun vehametini ifade için işaret ettim, yoksa zarar gören sadece onlar değil. 18 yıllık bu “sallantı” nihayet bir kanunla Demokrat Parti tarafından sona erdirildi. Doğru sallandı ama yıkılmadı. Üstelik yıkmak isteyenler, hüsrana uğradı.
İkinci “sallantı” da, ezanın merkezî sistemle okutturulması, vaazların aynı şekilde yaptırılması… “28 Şubat darbesi”nin marifeti… Medyayla milleti ve idarecileri gütme, tehdit, şantaj ve baskı ile olayları ve toplumu yönlendirme hareketi; camileri tesirsiz namazgâhlar haline getirmeyi hedefledi. Şehrin bir yerinden nakledilen ezandan sonra 5-10 dakikalık namazdan sonra kapanan binalar. İlerde temelli kapatılma adayları… Merkezî ezan, “irticayla mücadele” hezeyanlarından biriydi sadece. O yıllarda doğan çocuklar şimdi bulûğ çağında…
Şimdi şükür ki, ezan ve vaazdaki merkezî sistemin kaldırılması yolunda çalışmalar başlamış. 2016 yılına kadar merkezî sistem tamamen kalkacakmış. Kocaeli ve Diyarbakır müftülükleri uygulamayı başlatmışlar bile. Artık her minarede canlı ezan okunacak ve her camide ayrıca vaaz verilebilecek. Böylece camileri ve minareleri silikleştirme “sallantısı” da sona erecek. “Postmodern darbe”nin marifetlerinden 12 yaşından küçüklere Kur’ân öğretme yasağı ve imam hatip okulu mezunlarını mağdur eden katsayı farkı daha önce kaldırılmıştı. “28 Şubat zihniyetinin bin yıl süreceğini” iddia edenler, emellerine ulaşamadı. Dalları budadıktan sonra ağaçları kesme hülyaları sona erdi. Kur’ân öğrenmeyi belli bir yaşa kadar yasaklamak da aynı emelin plânlarından biri idi.
Doğru sallanır ama yıkılmaz… İlk nazarda söylemeye değmeyecek kadar basit bir söz gibi geliyor… Ama insan düşündükçe ve olaylara ibret gözüyle baktıkça ne kadar derin bir mânâ taşıdığını anlıyor.