DÜNYA ÇÖLLEŞMEYLE MÜCADELE HAFTASI

FERRUH ERDOĞAN

İnsanoğlunun zirai tarihi binlerce yıllık bir geçmişe sahiptir. Ülkemizde ulusal gelirin %15’ini ve istihdamın %45’ini oluşturan ziraat sektörü; milli gelire katkısı ve sanayi sektörüne sağladığı hammadde yanında, sağlıklı bir çevrenin oluşması ile ekolojik dengenin kurulması açısından da çok önemlidir. 

Toprak olmadan, ziraat yapılamaz. Toprak olmadan, bitki olmaz. Canlılar hayatlarını idame ettiremez. Toprak; tabii çevre olarak bir yaşam alanı, gen kaynağıdır. Fazla suyu tutar. Ziraat dışında da çok sayıda sektöre hammadde sağlar. Ancak toprak, yeniden üretemeyeceğimiz ve satın alamayacağımız bir varlıktır.

Sürdürülebilir tarım için toprağı korumak, korunan toprağı da ıslah edip geliştirmek gerekir. Aksi halde yanlış zirai uygulamalar toprağı tüketir, erozyon ve çölleşmeye yol açar. 

Çölleşme, insan faaliyetleri neticesinde oluşan arazi ve toprak bozulmasıdır. Yani kısaca toprağın verimliliğini kaybetmesidir.Bu bakımdan çölleşme; kuraklık, susuzluk ve açlık demektir. Çölleşme ve kuraklıkla mücadele, bütün dünya ülkelerinin müşterek sorumluluğudur. 

Bugün dünyanın çözmesi gereken en önemli problem, insanların temel ihtiyaçlarını karşılayan, sürdürülebilir tabii kaynak yönetimini sağlayacak bir sistem kurmaktır. Bu hedefi gerçekleştirmek için ortaya konan Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi’nin temel maksadı, sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için çölleşmeyle mücadele etmek ve kuraklığın tesirlerini hafifletmektir.

Dünyanın her tarafında ormanları tehdit eden risklerin başında gelen orman yangınları konusunda da büyük ilerleme kaydettik. İklim özellikleri dolayısıyla risk oranlarımız benzeyen İspanya, İtalya, Yunanistan gibi Akdeniz ülkeleri ile mukayese edildiğinde, yangınlarda çok daha az orman alanımızı kaybettiğimiz görülecektir. 

Ayrıca yanan alanlar bir yıl içinde yeniden ağaçlandırılmakta, başka maksatlarla kullanımına kesinlikle müsaade edilmemektedir.

Orman yangınları gibi erozyon risk değerlenmesinde de acil müdahalede imkanı sağlayan coğrafi bilgi sistemlerini büyük bir hızla hayata geçiyoruz. 

Ayrıca Çevre ve Orman Bakanlığı’na bağlı Orman Köy İlişkileri Genel Müdürlüğü tarafından kırsal bölgelerde güneş enerjisinin geliştirilerek orman kaynaklarının korunması için krediler verilmektedir. 

iPhone'umdan gönÇölleşmenin beraberinde getirdiği bir diğer problem ise toprağın tuzlanarak çoraklaşmasına ve su kıtlığına yol açmasıdır. Çölleşmeye dur diyebilmek için öncelikle, yaşadığımız yerlerde iktisatlı su kullanımını temin etmemiz gerekmektedir. Bunun içinse mevcut su kaynaklarımızın büyük bir bölümünün kullanıldığı zirai sulamada tasarruf sağlamalıyız. Çünkü vahşi sulama sadece suyu israf etmekle kalmaz; rastgele salınan su, toprağın en verimli üst tabakasını sürükleyip erozyon ve çölleşmeye yol açar.

Toprak ve su kaynaklarının korunması, sürdürülebilir tarımla gıda güvenliği açısından da önem taşımaktadır. Gelecekte gıda güvenliğinin sağlanması için önümüzdeki yıllarda sulu ziraatın artırılması gerekmektedir. Yeni sulama alanları kısıtlı olduğu için yapılması gereken sulamada üretkenliğin artırılması, yani suyun daha randımanlı kullanılmasıdır.

Gelecek nesillere susuzluk ve çölleşme endişesi olmayan bir Türkiye miras bırakmak birincil mesuliyetimizdir.

Kaynak: Tema vakfı

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.