Mücahid ERDAL
FETÖ/PDY operasyonlarının ardından bu çetenin askeriyede nasıl çoğaldıkları, devamında askeri okullara nasıl girdikleri gündeme geldi. Benimde köylüm olan, ilkokulu, ortaokulu başarılı bir şekilde bitirip, askeri liseye giren, ancak Kara Harp okulunda büyük eziyetler gören akrabam, uzun mücadelenin sonunda Kara Harp okulundan ilişiği kesilmişti.
Büyük eziyetler gördüğü zaman kendisini dönemin Milletvekili Fahrettin Poyraz ile görüştürmüştük. Poyraz ise o yıllarda Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e durumu aktardığını, Vecdi Gönül’ün ise bu tip şikayetlerin çoğu illerden geldiğini söylemişti.
İlişiği kesilen köylüm daha sonra tekrar üniversite imtihanlarına girerek sivil havacılık bölümünde lisans eğitimi alıyor. Aynı zamanda KPSS’yi kazanarak devlet memuru oldu.
Kendisiyle o günlerde çektiği eziyet ve mücadelesiyle ilgili röportaj yapmak istedim. “Bu fetöcülerden Çekmediğim eziyet, görmediğim zulüm kalmadı” diyen akrabam kendisinin devlet memuru olması hasebiyle video görüntülü röportaj yapmak istemediğini, ve isminin de kodlanmasını rica etti.
3 saati aşkın gerçekleştirdiğimiz röportajda eziyet gördüğü, işkence gördüğü anları anlatırken 25 yaşındaki zımba gibi delikanlı kendini tutamayarak ağladı, röportajı ben de gerçekleştirirken gözyaşlarıma hakim olamadım.
Türk ruhunun asil duruşunu, devletine ve milletine olan sadakatini, tüm zorluklara karşı vatan sevgisi ve mücadelesini gördükçe akrabam ve köylüm olan H.K ile kıvanç duydum. Türk milletinin içine sinmiş devlet ve millet sevgisi ve bu uğurdaki mücadeleler, içimizdeki milli duyguyu kabartıyor.
Hepimize ibret olacak, röportaj bugünden itibaren yayınlamaya başlıyoruz.
Mücahid ERDAL: Askeri okula nasıl heves ettin? Nasıl başladı bu merak?
H.K. : Abi sen de benim gibi Kurtköylüsün. Babamın dedesi istiklal savaşı gazisi. Madalyamız var bizim. Annemler bana nasıl esir düştüğünü anlatırlardı. Orada ilaçlı suya sokmuşlar yakaladıkları esirleri eziyet olsun diye, hacı dedem gözlerini kapamış ellerini sımsıkı bastırmış gözlerini kör olmaktan kurtarmış.
Mücahid ERDAL: Biz de çocukken bu hatıraları dinledik.
H.K. İngiliz askerleri bunlar zaten kör oldu bir de bunları beslemekle mi uğraşacağız demişler, salıvermişler. Dedem gözlerini öyle kapadığı için kör olmaktan kurtulmuş, kör gibi davranmış. Günlerce yürüye yürüye Bilecik'e dönmüş.
Bilecik'e döndüğü dönemlerde seferberlik ilan edilmiş, seferberlik zamanı tekrardan askeriyeye katılmış. İzmir’de düşmana karşı orduda, birlikte görev yapmış. İzmir’i de gördüm dermiş bu vesile ile.
'KURULUŞUN VE KURTULUŞUN ŞEHRİNİN ÇOCUKLARIYIZ'
Biz zaten bu milli duygularla büyüdük ve kuruluşun ve kurtuluşun şehrinin çocuklarıyız. Bilecikliyiz, Osmanlı torunlarıyız, metristepe, büyükönder Atatürk İsmet İnenöye çektiği telgrafta "siz orada sadece düşmanı değil, milletin makus talihini yendiniz." Biz kuruluşun ve kurtuluşun şehrinin çocukları olduğumuzdan dolayı bizim içimizde askerlik var, biz askeriyede de her Türk asker doğar diye söyleriz, yürüyüş kararı söyleriz. Her Türk asker doğar bizim milletimiz asker bir millettir, ben kendimi zorla asker olacağım diye baskı yapmadım kendim askeriyeye yöneldim.
Ortaokuldan sonra askeri liseye gitmeye karar verdim. Anneme babama söyledim. Annem babam da ne yapacaksın askeriyede tek erkek çocuksun biz senin başına bir şey gelse ne yaparız dediler. Ben de çok istiyorum diğer meslekler benim aklıma gelmedi. Ben çocukluğumda çok sakin bir çocukluk geçirdim. 5 kızın içerisinde büyüdüm. Bir benim öz ablam dört tane amcamın kızları. Benim ilkokulda da notlarım iyiydi ve ben o durgun çocukluktan çıktım ve böyle bir aksiyona bürünmek istedim.
Askeri sınavlarına girdim, askeri sınavlarda başarılı oldum ve o zamanlar yabancı filmler vardı. Ben o zamandan beri pilot olmak istiyordum fakat ben askeri sınavlardan kara kuvvetlerini kazandım, sonra mülakatlara girdim ben havacı olmak istiyordum ama kara kuvvetleri denk geldi.
'İLK GİRİŞİMDE FETÖ'NÜN OYUNUYLA KARŞILAŞMIŞIZ FARKINA VARAMADIK'
Havaymış karaymış hiç fark etmez bize vatanımız için çalışmak hizmet etmek her türlü onurdur. Bayrağın dalgalandığı her yer bizim vatanımız ve her yerde görevimizi yaparız dedim İstanbul Kuleli lisesinde mülakatlara girdim. İlk önce ön sağlık vardı. Ön sağlıktan geçtim, spor testleri vardı spor testlerini geçtim, sözlü mülakatlar vardı sözlü mülakatları geçtim. Bir günde oldu bunlar ertesi günde sağlık muayeneleri var büyük geniş çaplı sağlık muayenelerine geldik. İstanbul Yeşil yurtta hava harp okulunda oldu. Sağlık muayeneleri bütün bölümleri gezdim ortapedi de bir sorun çıktı.
Hiç bilmediğimiz duymadığımız bir hastalık. Türkçe karşılığı bel açıklığı, hayatım boyunca hiç bir engel teşkil etmedi. İsterseniz itiraz edebilirsiniz fakat iki tane hastane gezmeniz lazım, ikisinden de olumlu rapor almanız gerekir dediler. Babama döndüm ne yapacağız baba dedim babam da hava harp okulundaki doktorlar böyle bir şey olmasa söylemezler dedi uğraşmayalım Bozüyük'te bir liseye girersin dedi. Bende baba buraya kadar gelmişiz gel bu hastaneleri gezelim eğer bir hastalık varsa da kesin olarak bilelim tedavisini yaptırırız dedim.
Sadece harbiyeye girmek önemli değil. Şimdi ben tek çocuk olduğum için babamın da niyeti yok beni askeri okula göndermeye. Beni de kıramadı tamam oğlum dedi bize hakem hastanelerine gitmemiz için belgeleri verdiler. Biz hakem hastaneler için bir sıra gerektiriyor mu diye sorduk hayır hangisinden başlarsanız başlayın sıranın bir önemi yok dediler. GATA'ya gidelim GATA olur derse olur olmaz derse olmaz dedi gittik. GATA'da hiçbir şeyin yok dedi, bunu dediklerinde kitlendik ama bir tane daha gideceğim iki tane olur raporu almam gerekiyor. Diğer Gümüşsuyu'na gittik hiçbir şeyin yok senin dediler. Ben o zamanlar bu olayı anlamadım ama sene 2016 acaba bu oyunu da FETÖ'cü doktorlar mı bu oyunu yaptı.
Sonra ben listeye girdim, ben yedeklerdeyim bizim mülakat itiraz süreci 17 gün sürdü, normalde 2-3 gün sürüyor. kağıtlarınıza su döküldü dediler kağıtlarınızı bir daha çıkartın gelin dediler, gittik bugün sağlık kurulu yok dediler, araya hafta sonları girdi hep yani 17 gün sürdü.
Mücahid ERDAL: Yani sen bu kadar inat etmeseydin dönüp gelecektin. Senin gibi zorluk çıkardıkları kişiler var mıydı?
'HAKKIMIZI ARADIĞIMIZ İÇİN HAK'TA BİZİM YANIMIZDA OLDU'
H.K. : Oradaki çoğu kişi böyle iş mi yapılır demiş ve dönmüş gelmiş. Çoğu kişiyi orada uğraştırdılar, ama biz inat ettik biz geleceğiz dedik. Biz hakkımızı aradığımız için Hakta bizim yanımızda oldu, yardım etti girdik. Biz yedek kaldık, yedeklerdeydim ben asil listeye giremedim.
Mücahid ERDAL: Peki mülakat puanları nasıldı, yazılıya göre?
H.K. : Biz onları göremiyoruz. benim o sağlık muayenesi süresince ben dışarıda kaldım. Sonra geldik babam dedi ki oğlum o kadar uğraştık biz yedekteyiz oraya hak kazanan bir daha çıkmaz dedi. Napalım diye düşünürken benim Bözüyük’te kazandığım sivil lise vardı. Oraya kayıt olalım dedik. Hiç değilse lisesiz kalmayalım dedik. Gittik liseye kayıt olduk.
Sonra çağırdılar bizi. Biz ertesi gün gittik kaydı aldık 17 Ağustos doğum günümde kayıt olacağım, doğum günümde kaydımızı yaptırdık. 2006'dan 2008'e kadar Işıklar Askeri Lise'de hava kuvvetleri komutanlığında okudum. Biz orada havacılar ve karacılar birlikte okuduk sonra bazı değişikler oldu. İzmir Maltepe askeri lisesinde Kara Kuvvetlerinde 3 sene okudum mezun oldum.
'2011 YILINDA HEPİMİZ ONLARDAN TOKAT YEDİK'
Mücahid ERDAL: Bu zamanlarda hiç problem yaşadınız mı lise döneminde?
H.K. : Bursa Işıklar askeri lisede hiçbir sıkıntı yaşamadık. Şimdi zaten bu olaylara kuluçka dönemi ve harekete geçme dönemi olarak ikiye ayırıyorum. 2011 yılına kadar askeri liseler için kuluçka dönemiydi harp okulunda 2006 yılına kadar kuluçka dönemiydi. 2011'e kadar kuluçkada yattılar 2011'den sonra faaliyete geçtiler, harp okulunda 2006 yılına kadar kuluçkada yattılar 2006'dan sonra faaliyete geçtiler. Maltepe lisesinde 2011 yılına kadar hiç bir problem yaşamadık. 2011 yılından sonra bizim başımızdaki tabur komutanları, yarbaylar kurmay sınıfından seçilmeye başlandılar.
Bizim başımızda bulunan Önder Karabay diye bir komutanımız vardı. Allah razı olsun bize askerliği o sevdirdi. Bize hep evlatlarım derdi. İki kız çocuğum var bir erkek babası olmadım ama sizler sayesinde 200 küsür tane evladım oldu derdi. Bizi böyle severdi. Bu adamı da başımızdan aldılar ve başımıza Kurmay Yarbay Nurullah Özdemir diye birisini gönderdiler.
Bu adamın döneminde disiplin kuruluna çıkanlar okuldan ayrılanlar böyle uçtu gitti. Alt devrelerimizden Kurmay Yarbay Ahmet Otal darbe girişiminde onu da hapse attılar fakat Nurullah Özdemir'e bir şey yapmadılar. İnşallah haberler sayesinde soruştururlar.
'BİZİM ÖNDERİMİZ ATATÜRK ONLARIN ÖNDERİ FETHULLAH'
2011'de hepimiz tokat yedik onlardan. Kimimiz ayrıldı bir şeyler oldu onların yüzünden. Biz Harp Okuluna geldik, bir şekilde lise bitti. 2011 yılında kara harp okulu intibak kampına girdim. Ankara'ya 4 Ağustosta Ankaraya geldik malzeme alacağız 2 gün sürecek İzmir'e Menteş bölgesine kampa gideceğiz. Malzeme alımı 2 gün sürer mi? Sürmez. Harp okulunda 2 gün boyunca öyle bir eziyet çektiler ki, siviller zaten İzmir’deymiş. Onları oraya almışlar oyun oynatıyorlar, biz askeri liseliler Atatürkçü yetiştik laikçi, devrimci, modern bu adamlar da aksine, gerici biatçı bu tarz insanlar. Atatürk’ten nefret ettikleri için bizden de nefret ediyorlar. Şöyle düşünürsek bizim önderimiz Atatürk, Atatürk'ün çocuklarıyız, onların önderi Fetullah ve Fetullahın çocukları. O zamanlar bu mevzuları bilmiyoruz, askeri liseden bir geldik 10'ar kişilik mangalar kuruyorlar 10 kişilik mangalarda komutan 10 kişilik mangasını kuruyor. Kendi mangasına aklına gelmeyecek eziyetler ediyorlar, insanlık dışı zaten bunları sıkça televizyonlarda gazetelerde duydunuz.
Mücahid ERDAL: Askeri liseden gelen kişilerden 10 kişilik manga oluşturuluyor toplanıyor. sivillerle siz aynı mangalarda mısınız ?
'HİTLER'İN İŞKENCE KAMPLARINDA GİBİYİZ'
H.K. : Sivil liseliler ayrı bir köşede ve bu adamların eğitimle ilgili hiçbir bilgisi yok ve rahatlar. Biz Hitlerin işkence kamplarında gibiyiz. Ayrılıyoruz diyene kadar görüyoruz bu işkenceyi.
Mücahid ERDAL: Eğitim mi var yoksa hakaret mi var?
H.K. : Bu eğitim adı altında işkence gördük. İşkenceyi adamın rızası dışında ona zarar verecek onun psikolejisine darbe vuracak zarar verecek. Beni Özkan Özgenç hapiste bu adam beni 1 sene boyunca şahsi olarak işkence etti. Okuldan ayırmaya çalıştı, işkencelere dayanıp okuldan ayrılmayan adamım ben. Bir sene boyunca eziyet etti, ilk kamp döneminde başladı, gece beni 4 saat dikenlerin arasında süründürdü mesela 12'den 4'e kadar
Mücahid ERDAL: Sadece seni mi süründürdü?
H.K. : Evet sadece beni, diğerlerine de yapıyor ama farklı saatlerde.
Mücahid ERDAL: Seni istirahat edeceğin saatte mi yapıyor?
'BENİ İSKELEDEN DENİZE ATTI'
H.K. : Ayırmak istediklerini ayırdı zaten yemin ettik. Beni alıyor dağa taşa götürüyor süründürüyor. Kamuflaj ile dizlerim kan revan içerisinde avuç içlerim parçalanmış, her gün eziyet gördüğüm için ellerimde deri yok. Yere temas eden her yerim kan revan içerisinde dikenlerden dolayı. Sonra beni iskeleden denize atıyor ve ben tuzlu su içerisinde bu yaralarım, yaralarıma tuzlu su değdiğini düşün. Ben denizden çıkıyorum ama feleğim şaşmış ölüyorum yanıyorum. Sonra beni çadıra gönderiyor uyu uyuyabilirsen uyuyamazsın ki acıdan. Zaten saat 4 diğer gün saat 6'da tekrar devam eğitime. Joker hakkınız var diyorlar ailenizi arayıp ailenize okulu bırakmak istediğinizi söylemek telefonla görüşmek istiyorum joker hakkım var. Ayrılmak istediğim zaman tabiki tazminatı var 40 bin liraya 50 bin liraya varan tazminatı var.
Mücahid ERDAL: Zaten bu askerlerin çoğu anadoludan gelmiş, çok fazla geliri olan kişiler değiller.
H.K. : Biz zaten askeriyeye alınırken ne çok iyi ne çok kötü olmamasına dikkat ediyorlar. Maddi durumu çok iyi alırsa yaptığın görevin kıymetini bilmiyor ve başka yönlere çekmek çok kolaydır, maddi durumu çok kötü olursa da paraya düşkünlük olur ve insan şaşırabilir, bazı yönlerden para ile kandırılabilir dolayısıyla anadolunun temiz, saf, düzgün çocuklarını alırlar. Bizim 50 bin lira ödeme durumumuz da yok ve zaten bizim de yaptığımız bir hata yok bizden yana biz neden ailelerimize böyle söyleyelim?
Mücahid ERDAL: Peki siz bu eziyeti görürken diğer kısımdakiler böyle bir işkenceye maruz kalmıyorlar mı?
H.K. : Onlar gölge altında sağa dön sola dön, selam dur, rahat ol yani temel askerlik diyelim biz ona. Bizimle olduğunca temas kurmamaya çalışıyorlar, onlar zaten okula Fetullah sayesinde girdikleri için verilen görevlerden bazıları şunlar sonradan ortaya çıktı.
Mücahid ERDAL: O zamanlar bunlarla ilgili bir bilginiz yok neye yoruyordunuz peki?
H.K. : 3 ihtimal var; 1 bu adamlar Fetullahçı ,2. bunlar Ak Partili, 3. bu adamlar ergenekon, balyozdaki askerler bunlar bu 3 ihtimalleri geçiriyoruz ama bir netlik yok. Biz arkadaşlarla bunları değerlendirmesini yapıyoruz. Ergenekon ve balyozun kumpas olduğunu biz zaten biliyorduk. Bu bizim için en zayıf ihtimaldi. Bu adamların darbeye veya hiçbir şeye teşebbüs etmeyeceğini ve edemeyecekleriniz zaten biliyoruz.
Ak Partinin çok güçlü olduğunu böyle bir şey olsaydı bunları harp okulunda tutmayacaklarını o zamanki şartlarını biliyorduk. Acaba Ak Parti hükümeti ergenekon ve balyoz operasyonu ile ilgili bir darbe olabileceğini harp okullarında da öğrencilerin böyle mi eğitildiğine bunlardan kurtulmamız gerekiyor diye düşünüp hükümet mi yapıyor bu eziyeti dedik. Hükümetin de böyle bir şey yapmayacağını biliyorduk, hükümet zaten gerekli o zamanki şartlarda saçma kişilere bile aklamıştı. Bizim gibi çoluk çocukla mı uğraşır dedik. Kaldı ki dilekçe komisyonunu dilekçeye boğduk, hükümet o zaman bir komisyon gönderdi olayları araştırın burada ne oluyor diye.
'ERDOĞAN'A BİR NEFRETLERİ VAR'
Hükümette elinden geleni yapıyor bu olayı çözmek için. Ak Parti de bunu yapmaz. Geriye Fetullahçılar kaldı. Bir de ben bir şey daha anlatayım. 2012-2013 eğitim sezonunda 8.bölük komutanı hatırlamıyorum. Beni psikiyatriye gönderirlerken demişti ki sana bir rapor vereceğiz. Bu raporu başbakanın bile gelse bozamayacak. Çünkü raporu psikiyatriden verecekler. Kimse bozamıyor çünkü doktorun kendi kanaatine dönüyor olay hasta olmadığım ortaya çıksa bile o zamanki şartlarda ben hasta olarak gördüm diyor. İşin içinden çıkıyor ve o zamanki dönemlerde Recep Tayyip Erdoğan olduğu için Sayın ERDOĞAN'a bir nefretleri var.
O dönemde mecliste bir önerge verildi milletvekili maaşları artması yönünde. Bazı kötü cümleler sarfettiler ve şöyle söylediler: “Kendi maaşları artacağı zaman HDP'lisi CHP'lisi herkes birleşirler dedi ben buradan da anladım bunların Ak Partili olmadıklarını. Sürekli toplantılar yapıyorlardı biz toplantı içeriklerini bilmiyoruz ve zaten toplantıdan çıkanların çoğu bize eziyet eden kıdemli şerefsizlerdi, gizli gizli toplatılar yapıyorlardı. Oradan anladım ben bunların Fetullahçı olduklarını. Ergenekon ve balyoz komutanlarımdan da şüphelendiğim için utandım. Ne yapabiliriz demeye kalmadı bizi ayırdılar 2011 yılındayım harp okuluna girdim, kampı bitirdim dayandım kamptan bir sürü arkadaşım dayanamadı gitti ve kamp 7 hafta sürüyor.
'AİLEM BENİ GÖRÜNCE HÜNGÜR HÜNGÜR AĞLADI'
Kampı bitirdim yemin ettik. Ailem kampa törene geldiler benim halimi gördüler hüngür hüngür ağladılar. Size bahsettiğim gibi ölüyordum. Yani bir iki tane arkadaşım da annemin babamın yanına gitmiş annemin babamın yanına eziyet filan yok ben iyiyim diyorum siz nasıl bir çocuk yetiştirmişsiniz çocuğu öldürecekler demişler çok iyi bir çocuk eriştirmişsiniz diyorlar.
Mücahid ERDAL: Senin kendi arkadaşlarından değil mi?
H.K. : Evet benim kendi arkadaşlarımdan, annemin babamın elini öptüler ben su almaya gittim o arada ben bir geldim annem hüngür hüngür ağlıyor sen niye söylemedin çocuklar böyle böyle söyledi dedi, artık onlarında haberleri oldu.
Mücahid ERDAL: Belki ilk defa o zaman haberleri oldu.
H.K. : Evet annem sürekli oğlum sizin okuldan bir sürü öğrenci ayrılıyor size eziyet ediyorlar mı diye soruyorlardı. Ben de yok anne ben çok iyiyim diyordum. Annemde peki onlar neden ayrılıyor diyordu. Ben de bilmiyorum ben onları görmedim dedim. Okula başladık eziyet dönemi biter diye düşündük artık bundan sonra rahata ereriz diye düşünüyordum. O zamanlar hiçbir şey bilmiyorum sadece şüphe var. Sanki polyanacılık oynar gibi. Belki de bizim dayanıklılığımızı ölçüyorlardır dedim. Bizi zor şartlara eğitmeye çalışıyorlardır diyorum ama diğer taraftan bir yan da sivilden gelenler daha dayanıksız onları da eğitime alırlar diyor. Onların dayanıklılığını test etmeleri lazım senin değil diyor. Sonra harp okuluna başladık ilk bir hafta kimseyle uğraşmadılar sanırım o ilk haftada toplantı yaptılar sanırım eziyet sürecini belirlediler, ilk bir hafta rahattık. Dedim ki sanırım eziyet dönemi bitti.
Mücahid ERDAL: Süleyman abi, deden bize telefon açmıştı. Bizde birisi ile görüştürmüştük o dönemlere mi geliyoruz?
H.K. : Fahrettin Beyle mi ? Evet tam bitti okula başlamadım daha o döneme denk geliyor.
Mücahid ERDAL: Süleyman abi gazeteyi aradı. Bizim oğlanı (torununu) askeriyede harp okulunda çok eziyet ediyorlarmış. Çocuk daha annesine babasına hiçbir şey söylememiş. Onlar da haberi olunca çok üzüldüler. Bu durumu milletvekiline aktarsak dedi. Babam da evet aktarırız dedi hatta o zaman Bozüyük il genel meclis üyesi Nail Dağlı vasıtasıyla Fahrettin Bey ile görüşme ayarlanmıştı. Cemalettin Köklü Parkı'nda sizi bir araya getirdi devamını senden dinleyelim.
H.K. : Biz bir akşam vakti gününü hatırlamıyorum akşam 10-11 suları Bozüyük'te Cemalettin Köklü Parkı'nda buluştuk. Sayın milletvekilimiz yanında danışmanı vardı. Gelmişler sağolsunlar bizi bekliyorlardı. Olayları anlattım, babam yemin törenine geldiğinde gördüğü manzarayı anlattı, yaşadığımız olayları anlattık, adamların kim olduğunu bilmediğimizi o zaman kafamdaki 3 ihtimal var ya bu 3 ihtimali söylemedim çünkü o 3 ihtimali söylersek milletvekilini şaşırtabiliriz kendisi objektif bir şekilde incelesin diye.
Mücahid ERDAL: Benim anladığım kadarıyla Ak Parti şüphesi tamamen silinmiş.
H.K. : Evet silindi ki biz onlara sığınıyoruz zaten. Böyle ihtimalleri de söylemedik sayın milletvekilimiz olayı araştırsın neymiş bir öğreniversin ona göre dayanalım ayrılalım bilmiyoruz çünkü. Sayın milletvekilimiz dinledi Fahrettin POYRAZ konuyu araştıracağım size dönüş yapacağım dedi, bize kartını bıraktı gitti. Ben harp okuluna dönmüştüm. O zamanlar sayın milletvekilimiz arabasıyla babamın çalıştığı yere kadar gitmiş, babamın yanına girmiş babamla konuşmuşlar. Demiş böyle böyle söylediklerinizi araştırdım ama buna destek olan şeyler bulamıyoruz. Bunlar hep duyum söylenti olarak var kimi çocuklar ayrılmak istiyor, istemedikleri için böyle yalan uyduruyorlar ama şimdi bu kadar aynı anda söz birliği etmiş gibi olacak şey değil. Kimisi insanlık dışı işkence komisyon gitmiş gelmiş delil yok, bilmiyorum diyor. Bende araştırdım ama elle tutulur bir şey bulamadım demiş babama.
Mücahid ERDAL: Benim bildiğim kadarıyla Fahrettin Beyle de daha sonra görüşmüştük o zaman Milli Savunma Bakanı Vecdi Gönül ile görüşüyor. Vecdi Gönül diyor ki bir çok milletvekili değişik illerden bana bu konuyu aktardı ben de bunu başbakana ilettim diye bize de böyle bir bilgi verdi o tarihte belki size öyle söylememiş olabilir fakat bize böyle bir bilgi geldi.
'İLK SENE BURNUM KIRILDI'
H.K. : Biz ne yapıp edip dayanmaya karar verdik senelerce emeğimiz var gönüllü ayrılmakta tazminat duruyor zaten biz vatanı milleti çöpte bulmadık, mücadele ettim sanırım benim verdiğim mücadeleyi kimse vermemiştir şimdi anlattığım zaman anlayacaksınız. Ben ilk sene devam ederken burnum kırıldı. Askeri liseden MAP diye kısalttığımıza arkadaşlarımız var. Misafir Askeri Personel dışında yurt dışından Türk Devletlerimizden geliyorlar okumak için Türk devletlerinden, Müslüman Devletlerden mesela örnek veriyorum Kazakistan, Kırgızistan, Kenya, Somali, Afganistan. Bizim ülkemize geliyorlar eğitim görüyorlar kendi ülkelerine dönüp kendi ülkelerinde subay oluyorlar.
'7-24 EZİYET EDİYORLARDI'
Mesela Kaddafi Harp okulu mezunu. Kazakistanlı bir öğrenci arkadaşım var. Ayvaz Kasımov diye ilk önce bu arkadaşı Türk sandılar ve bu çocuğa da eziyet etmeye başladılar sonra öğrendiklerinde bu çocuk MAP Kazakistan’da bir generalin oğlu, çocuğu hemen ayırdılar. Bizimle eziyet görürken bir baktılar biz ne yapıyoruz bu çocuk MAP çocuğu daha sonra ayırıyorlar ne kadar özür dilediler. Aramıza gelip sivil liselerden eziyet görenler vardı bunları da ayırmaya çalışıyorlardı muhtemelen FETÖ üyesi olmadıkları için. Dışarıda FETÖ abileri gelip bu bizden dedikleri zaman onları da eziyetten kurtarıyorlardı fakat bize eziyet 7/24. Benim geceleri 1-2 saatlik uyumak için vaktim kalıyordu gece 4'e kadar eziyet ediyorlardı 6'da tekrar uyanıyorduk. Bir iki saat açıyordum ellerimi Allah'ım ne suçum günahım vardı bana neden bu musibeti reva gördün, ben vatanıma milletim için çalışmak onları korumak için geldim buraya, ben gariban bir ailenin gariban bir çocuğuyum. Ben ayrılmaya kalksam bu paraları vermeye niyetim yok kaldı ki ben subay olmaktan başka bir şey istemiyorum, eğer bu bir sınavsa ben dayanıyorum Allah'ım ve dayanmaya da devam edeceğim ama sınav değilse gerçekten çok zorlanmaya başladım biran önce bitsin bu dedim. Her gece dövüyorlardı, iki saatlik uyku vaktinde dua ettim ben. Beni ayakta tutan ne oldu belki biter ihtimali oldu o kadar zor olmuştu ki bizimle bir gün uğraşmadıklarında bayram gibi seviniyorduk. Her gece yatarken tek isteğimiz bir sonraki gün uğraşmasınlar bizimle yani o zamanlar ergenlik dönemi kişiliğimizin oluşmaya başladığı dönem biz bu olayları yaşadık yani 80 döneminde bile bu olaylar yaşanmamış bu dönemde okuldan ayrılma sayısı Cumhuriyet döneminde bir rekor.
Mücahid ERDAL: Hakikaten şu anlattıklarını duyunca bende çok duygulandım ağlayacak pozisyondayım. Allah sabır vermiş, işte bu sabırda ailelerden aldığımız kültürün, inancın ve vatana sadakatin neticesi.
H.K. : Ayvaz olayını anlatıyordum, bu çocuk iri yarı bir arkadaşımızdı bazı zamanlar koşamıyordu yetişemiyordu bize askeri liseli olmasından dolayı tutuyordum kolundan çekiyordum. Ayvaz sende gel hadi yetiş bize diyordum yardımlaşıyorduk birbirimizle ilk başlarda Ayvaz'da eziyet çektikleri için üzülüyorum ona da oysa ki acınacak olan benim sonra bu çocuğu aldılar komutanlar hiç akla gelmeyecek bir sebepten tartıştırdılar bizi o çocuk küçük bir tartışmaydı.
Tartışmadan sonra ben kovuşuma gittim. Tartışmanın sebebi de sınıfta müzik açtılar komutanlarda koridordan bizim oraya geliyor. Ayvaz müziğin sesini kısta bugün cuma ceza verirler çarşıya çıkamazsın dedim. Ben zaten cezalıyım. Ben her hafta cezalıyım zaten. Benim için bir sıkıntı yok. Ben sizi düşünüyorum kardeşim dedim.
Daha sonra koğuşta çıktım, üstümü başımı değiştirdim hafta sonuna giriyoruz. O günlerde izne çıkamıyoruz zaten. Tam kapıdan dışarıya çıkacağım bir baktım Ayvaz kapının önünde benim burnuma sağ koluyla bir vurdu benim burnum kırıldı. Foşur foşur kan akıyor. Durduramıyorum, sendeleye sendeleye çekmeceme gittim çekmeceyi açtım atletimi aldım kan dursun diye tuttum. Yerde kırka kırk fayanslar var. Üç tört tane fayans görünmüyordu, kan oldu her yer düşünün yani ne kadar kan kaybettiğimi.
Ben sonrasını hatırlamıyorum bir arkadaşım atletle burnuma tampon yapmış iki arkadaşım koluma girmiş sanki ölüymüşüm gibi ayaklarımdan kollarımdan tutup revire götürmüşler revirde zaten darp raporu alınıyor bilincim kapalı yazmışlar orada. Ambulans ile hemen GATA'ya gönderiliyorum e2'ye aldılar bölümde yoğun bakımdayım, gecenin bir vakti kendime geliyorum yanımda Hamdi diye bir arkadaş gelmiş refakatçı olarak sivil bir arkadaştı. Muhtelemelen gözetle bakalım ne yapıyor diye diye diktiler. Gecenin bir vakti uyandım, kendime geldim çocuğun adını bile hatırlayamadım o an, şuan hatırlıyorum ama o an bilincim kapalı dedim nerdeyim Hüsnü dedi Ayvazla kavga ettiniz dedi burnun kırılmış senin dedi ben ne dediğini anlamadım bile tekrar uyudum bir hafta olayı hatırlamadım ben, hafızam filan gitti.
Mücahid ERDAL: Ailenin bu durumdan haberi var mı?
'1 HAFTA BOYUNCA BİLİNCİMİN YERİNE GELMESİNİ BEKLEDİM'
H.K. : Hayır komutanlarda haber vermiyorlar, arayıp oğlunuza şöyle şöyle oldu diye. Ben bir hafta boyunca bilincimin yerine gelmesini ve ayağa kalkıp telefona gidebilmeyi bekledim, haber verebilmek için. Bir hafta boyunca ailemle görüşemediğim için onlarda çok üzülmüşler eziyet gördüğümü biliyorlar kamptan dolayı ve bana baskı yapıyorlar Serkan Polat şimdi hapiste ve şikayetçi olmamamı söyledi eğer şikayetçi olmazsan seni rahat bırakacağız dediler, bu çocuktan şikayetçi olursan hepimiz maf oluruz dedi. Ayvaz zaten arkadaşım şikayetçi olsam çocuğu zaten geri gönderecekler bana da zaten öyle bir teklifte bulundular, benim görüp görmem önemli değil benim bütün kardeşlerime eziyeti bırakın ya dedim Ayvazdan şikayetçi olmayacağım ama sadece bundan dolayı beni ayırmayın, bütün arkadaşlarıma yapılan eziyeti bırakın dedim onlarda tamam düşünürüz sen bu olayı hallette aciliyeti var kapatmamız gerekiyor dediler ve ben şikayetçi değilim diye yazdım. Burnumda saçma sapan bir atel var yani burnum yamuk yumuk kaynadı yani profosyonelce bir şey değil. Ben o süreçten sonra doğru düzgün nefes alamadım, ben şikayetçi olmadığımı söyledikten sonra savcılıktan kovuşturulmaya gerek kalmadığına dair bir belge geldi yani tamamen olay kapandı.
Mücahid ERDAL: Sen bu kadar mücadeleci insansın askeri liseden ötürü zorlukları aşmışsın tekrar harp okulunda bir sürü eziyete göğüs germişsin. Anlattıkların ibret verici.
Devam edecek...