Geçen yazımızda EKONOMİK SAVAŞLAR başlığı altında Gustave Le Bon’un Dün ve Yarın adlı kitabından aktarmalar yapmıştık. Konuya daha kapsamlı bir şekilde yaklaşabilmek için aynı yazarın Zamanımızın Belirsizlikleri isimli kitabının 27-29 sayfaları arasından ilaveler yapacağız.
Söylevler, konferanslar ve hatta yasalar dünyayı sımsıkı saran ekonomik gerekliliklerle savaşamazlar. Ya bunlara uymak sağlamak ya da yok olmak zorunluluktur.
Bilimsel gerçekler kolayca yerleşir çünkü bunlar zekaya hitap ederler. Ekonomik gerçekler duygulara ve toplumsal illüzyonlara çarptıklarından ancak yıkıcı deneyimlerden sonra benimsenir. Rusya’nın ekonomik yıkımı bunun en son örneğidir.
Ekonomik ve toplumsal sorunlarda kamuoyunu ve ondan doğan kurumları çıkarlar belirlemektedir. Doktrinlerini korumakta avantajları sürdükçe İngilizler serbest piyasacı, Amerikalılar korumacı olarak kalacaklardır.
En fazla işsizlik çeken ülkelerin kambiyoları yüksek olan ülkeler oldukları büyük bir doğrulukla saptanmıştır. Alıcılar için kambiyo gerçekten de malların fiyatlarındaki muazzam bir artış ile tamamen aynı sonuca sahiptir. O zaman bu mallar satılamaz olurlar ve sonuçta fabrikalar kapanır, işsizlik artar.
Kambiyo basit olarak bir devletin kredisinde dünyanın güveninin derecesini gösterir. Bir barometre veya bir başka ölçü aleti nasıl sabitleştirilemezse kambiyo da sabitleştirilemez. Kambiyo değişiklikleri özellikle güvendeki değişiklikleri gösterir.
BİR ÜLKENİN SERVETİ istediği kadar basabileceği garantisiz paralardan değil, TARIM VE SANAYİSİNDE bulunur. Almanya ne tarlalarını ne de fabrikalarını kaybetmediğinden parasının hemen tümünü kaybetmesine karşın hemen hemen savaştan önceki kadar zengin bulunmaktadır.
YABANCILARDAN ALINAN BORÇLARLA YAŞAYAN BİR ULUS KAÇINILMAZ OLARAK VERDİĞİ BORCUN GARANTİLERİNİ İZLEMEK ZORUNDA OLAN ALACAKLI ÜLKENİN BOYUNDURUĞU ALTINA DÜŞER. FAKİR BİR ULUSA ÇOK BORÇ VERECEK KADAR ZENGİN BİR ULUS SONUNDA ONU ASKERİ BİR FETİHLE YAPABİLECEĞİNDEN ÇOK DAHA SIKI BİR EGEMENLİK ALTINA ALIR.