Bir hikaye ile başlayalım. Zorba, zalim atına binmiş giderken rast geldiği kendi halinde birini kırbaçlar. Az ileri gittiğinde at huysuzlaşır, zorba attan düşer. O sırada oradan geçmekte olan hoca efendiye ‘’Hoca efendi kişi yaptığı hatanın cezasını 40 gün veya 40 yıl sonra karşılığını görür derler, halbuki ben az evvel birini kırbaçladım, bak hemen attan düştüm buna ne buyurursunuz?’’ der. Hoca efendi ‘’Siz kırk yıl evvel yaptığınızın cezasını şimdi gördünüz, bunun cezasını ayrıca göreceksiniz.’’ Cevabını verir.
Bir çok yazımda elli yıldır Türkiye’ de tarımı bitirme politikasının uygulandığını belirttim. AK Parti iktidarı da maalesef bu politikayı durduramadı. Gelinen noktada birçok tarım ürünü ve eti ithal eder duruma geldik. Hikayede olduğu gibi kırk elli yıl evvel uygulanmaya başlayan yanlış tarım politikalarının cezasını bu gün çekiyoruz. Bu günkü yanlışların cezasını ileride torunlarımız görecek.
Yanlış tarım politikaları yüzünden köyler nüfus itibariyle bitti, bir çok tarım arazisi işlenemez durumda. Köylerden sonra birçok ilimizin tarımına dayalı ilçeler dahil bitik duruma geldi.
Yıllardır ihraç ettiğimiz ürünlerin parası, ithal ettiklerimize yetmiyor. Buna cari açık deniyor. Bu cari açığın bir çoğu tarım ürünleri ithalatı yaptığımız için oluyor.
Refik Arslan Öztürk valiyken bir ziyaretinde zamanın hükümeti çiftçinin istediği buğdaya taban fiyatı vermemekte ısrar ediyordu. Sayın vali ile bu durumu konuşurken Vali Öztürk ‘’Şadi bey devletin çiftçiye verdiği fiyattan daha büyük fiyata ithal edebiliyor, niye fazla fiyat versin?’’ demişti. Ben ‘’Sayın valim ucuza ithal ettiği buğdayı karşı devlet çiftçisine destek veriyor. Bizde çiftçiye destek az. Böyle çiftçiyi bitirirsek yarın üretim düşer. İthal ettiğimiz devlet ile bir savaşsa girsek o devlet bize tarım ürünü satar mı? Çiftçimizi de zarar ettirdiğimizden toprağına küser, üretim yapmaz. O vakit ne yaparız?’’ demiştim.
Bu gün başımızdakiler ‘’Ekonomik savaşın içindeyiz.’’ diyorlar. Aynı ithalata devam etsek cari açık ikiye katlanacak. Eskilerden yerli malı hafatları yapılır "Yerli malı, yurdun malı’’ sloganları atılırdı. Böyle kutlamaları kaldırmıştık. Şimdi ekonomik savaşla karşılaştık, yerli malı kullanalım denilmeye başlandı. Yerli kullanımda üretici kaç kişi kaldı? Bu ekonomik savaş, 1974 Kıbrıs harekatından sonra uygulanan ekonomik savaş ve ambargodan daha fazla ders çıkartmamız gerekiyor diye düşünüyorum. Mevlam feraset vermesin…