24 Kasım Öğretmenler Haftası münasebetiyle il merkezi başta olmak üzere ilçelerimizde çeşitli etkinlikler düzenlendi. 24 Kasım akşamı Bilecik Belediye Başkanımız Selim Yağcı’nın organize ettiği, Milli Eğitim Müdürümüz Fazilet Durmuş’un ev sahipliğini yaptığı ve Sayın Valimiz Tahir Büyükakın başta olmak üzere öğretmenlerimizin eşleri ile birlikte katıldığı güzel bir yemek programı gerçekleştirildi. Konuşmacılar öğretmenlik mesleğinin ulviliğinden bahsettiler. İl Milli Eğitim Müdürümüz Fazilet Durmuş’un bir sözü çok ilgimi çekti. Önümüzdeki dönem emekli öğretmenlerimizi öğrencilerimizle buluşturup, onların özlemlerini bir nebze de olsa giderileceğini söyledi. Gerçekten de çok güzel bir düşünce… Yıllarca öğrencileriyle birlikte olan bir öğretmenin emekliye ayrıldıktan sonra birden öğrencilerinden ayrı kalması… Öğretmenlik mesleğine gönül vermiş kişiler için çok zor olsa gerek… Laf aramızda ben de 36 yıllık bir meslek hayatımdan emekli olduktan sonra boşluğa düştüm. Çeşitli söyleşi ve konferanslarla öğrencilerimizle birlikte olup, hasret gidermeye çalıştım. Daha da ileri giderek 2 yılı geçtin süredir de bir anaokulunda görev alarak öğrencilerimizle iç içe olmaya çalıştım.
Milli Eğitim Müdürümüz Fazilet Hanım’ı bu düşüncesinden dolayı tebrik ederim. Bu düşünceyi pekiştiren bir anımı da anlatmak istiyorum. 1988 yılında başımdan geçen bir anı… Yani bundan tam 30 sene önce gerçekleşen bir anı… Pazaryeri ilçe merkezinde bir okulda yöneticilik yapıyordum. Emekli olan Ali Can adında bir öğretmenimiz… Yıllarca eğitime hizmet vermiş, herkes tarafından bilinen ve sevilen bir öğretmenimiz. Görev yaptığım okulun çok yakınında bir tarla satın almıştı. Her sabah o tarlaya gider akşamüzeri evine dönerdi. Günlerce onu takip ettim. Tarlaya gider çok fazla bir şey yapmadan saatlerce o tarlada vakit geçirirdi. Bir gün sordum “Ali Abi her gün bu tarlaya geliyor, çocuklar evlerine gidinceye kadar kalıyor, daha sonra tarladan ayrılıyorsun” dediğimde “ Muzaffer kardeşim ben bildiğin gibi yıllarca görev yaptım. Emekliye ayrıldıktan sonra günlerce öğrencilerimin hasreti ile yanıp tutuştum. Uykularım kaçtı… Bu hasreti az da olsa gidermek ve öğrencilerin seslerini duyabilmek için sizin okulun yanından tarla aldım. Amacım tarladan ürün almak değildi, Öğrenciler teneffüse çıkıp, cıvıl cıvıl seslerini dinledikçe, onların oynadığı oyunları gördükçe kendime geldim. Senin anlayacağın bu tarlayı satın alarak öğrencilerle yakınlaşmak istedim. Onların seslerini duydukça öyle haz duyuyorum ki sanki öğretmenliğe tekrar dönmüş gibi oldum.” Tabi bunları anlatırken ne o ne de ben gözyaşlarımıza hakim olamamıştık.
Sayın Fazilet Durmuş Hanım bu düşüncenizi zaman geçirmeden uygulayın. Uygulayın ki hasretle öğrencilerine kavuşmak isteyen öğretmenlerimizi daha fazla bekletmeyin. Bu projenin Bilecik Gençlik Kültür ve Eğitim Derneği olarak paydaşı olabiliriz. Bilecik’te eğitim adına o kadar umutlandım ki yarın bugünden daha güzel olacak…